jism

entry6 galeri0 video1
    1.
  1. yakan, yakıcı, yakacak tindersticks parçası

    If she'd have known
    She'd have shown me
    I need to taste her pain
    For encouragement
    If she'd have known
    She'd have shown me
    I need to taste her pain
    For accomplishment
    See, I can only take it out on you
    There's no-one else I can trust
    See, I can only take it out on you
    There's no-one else but us around
    You hide these things so well
    There's no finding
    You hide these things so well
    There's no finding, no finding
    These runs into the blue
    There are no edges
    How do I know where you are now?
    These paper cuts
    Need those gravel grind
    Need those pictures to wake me
    Give up the drugs
    Take the power I offer
    Oh the deeper I go
    The further I fall
    The more I know
    The tighter your grip around me
    So easily broken
    Running down your skin
    And the pain runs into the blue
    If there's ever anyone else, I'll understand
    And kill them
    And I'll overflow your every inlet
    You will not cough and spit
    You awoke from the end
    And I tell you with my tongue between your toes
    If there's ever anyone else
    Don't let them do this
    And I'll laugh and revel
    As you scratch and crawl
    If there's ever anyone else
    Just show them the ugly mess
    You hide these things so well
    There's no finding
    You hide these things so well
    There's no finding, no finding
    3 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. tindersticks vurgunu. bal gibi yapış yapış ve tatlı ve yakıcı. başka bi şey bu şarkı.
    2 ...
  5. 4.
  6. ‘’And the pink, runs into the blue.’’

    Pembe, mavilere karışıyor yine. Tindersticks’in, yazının başlığına kaynaklık eden bu şarkısını dinleyenler bilir. Böyle der şarkıda, pembe, mavilere karışıyor yine. Kulağa basit gelse de bu tümce, değil. Edebi açıdan bir analizini yapalım bu cümlenin, hadi.

    Pembe kelimesine bakalım; bir renk.

    Mecazi olarak, Türkçedeki ‘’tozpembe’’ kelimesini biraz andıran bir anlamı var.

    Bir olayın en güzel dönemini anlatır ‘’pembe’’ kelimesi. En verimli, en eğlenceli, en şevkli, en haz dolu dönemleri anlatır. ‘’Mavi’’ye gelince. Mavi, çoğu kişide umudu çağrıştırsa da, ingiliz Edebiyatı’nda mutsuzluğu, keyifsizliği ve çürümüşlüğü temsil eder. Bu yüzden, pembe maviye karıştığında şarkıdaki gibi; bir ilişkinin çözümlemesinin yapıldığını söyleyebiliriz. Her ilişki güzel başlar, ’’pembe’’ başlar. En güzel dönemleri pembedir, ondan sonra bir şeyler kırılır, dökülür, çürür. Dolu taneleriyle vurulmuş olgun meyvelere döner uzun lafın kısası. ‘’Mavi’’leşir. Çürür, mutsuzlaşır ve keyifsizleşir. Angaryaya döner. Bir erkekle bir kadının, bir anne ile çocuğunun, bir yazar ile yazdığı yazı arasındaki ilişki misali. Benim ilişkilerim de hep böyle oldu açıkçası. ‘’Pembe’’ iken, ‘’Mavi’’ye dönüştü. Çürüdü, mutsuzlaştı ve keyifsizleşti… ama, bu kadar renk analizi yeter.

    ‘’Jism’’ kelimesine bakalım. Basit tabirle, ‘’atmık’’ demektir bu kelime. Boşalma sonucu ortaya çıkan şu sıvı. Şarkı için o kadar uygun bir isim olmuş ki, başka bir isim konsaydı, sanırım yarım kalırdı bu şarkı. Neden mi ‘’Jism’’ bu şarkının ismi? Açıklayayım. Şizotipal bir orgazm yaşarsınız bu şarkıyı dinlerken. Bir şizotipalin yalnızlığını hissedersiniz, zira kimse yoktur yanınızda bu şarkıyı dinlerken, bu orgazmı yaşarken. Ruhunuzun spermini, karanlığın rahmine boşaltırsınız.
    Bu boşalmanın neticesinde, gayrimeşru bir umutsuzluğun tohumları atılır. Bu doğan umutsuzluğu ise hangi renkle besleyeceğiniz size kalmış, ama istediğiniz kadar pembeye boyasanız da onu, maviye karışacak onun rengi de, günü geldiğinde.
    3 ...
  7. 5.
  8. bu gidişle ölümüm olacak.

    1 ...
  9. 6.
© 2025 uludağ sözlük