yaptığı radyo yayınında neşeli ses tonu ve hoş sohbeti ile her gece kendini saat dörtlere kadar dinletmeyi başarıp iş hayatımdaki düzeni baltalamama neden olan on sekiz buçukluk harika yetenek.
hayatını beni okutmak için ve topluma faydalı biri olmam için adamış melektir. küçükken altımı bezleyen , mahalle maçlarımda hakem olan , bana okuma yazma öğreten ve babasızlığın eksikliğini yaşatmayan annemdir. bayramlarda elini öptüğümde parası olmadığından bir bardak su veren annemdir. hiç unutmam ; köfte yerken kendisi yağına bandırır bana köfteyi yedirirdi. anne işte.. bir gün artık koca adam olmuştum ve 'anne benim sevdiğim bir kız var' demiştim. o da , 'kimmiş bakalım bu kız' diye yanıtlamıştı. bu kızın piyon olduğunu söylediğimde hiçbir olumsuz tepki vermeyerek beni yeniden şaşırtmıştı bu eli öpülesi annem. aradan çok geçmeden piyonu babasından (filden) istemeye gittik. sonrası malum işte sözlük. annem artık kaynana oldu ve şimdilerde de torun sahibi olmayı bekliyor. nur topu gibi bir erkek at bekliyoruz.
nicki bir aralar benim nickim olan hidrofobik su aygırı hidrofilik deveye karşı yı hatrılatmıştır bu önemli veriden sonra yazara sevgi ve saygılar sunulup defolunulur.
şu çaylaklık günlerimde nickaltıma vermiş olduğu şeref dolayısıyla, ilerde görmesi dileği ile saygılarımı sunduğum yazar. gördüğüm yerde şukulara boğuyorum ama yetmez, bakınca yazdıklarına ona bir şukudan fazlası gerekir diye düşünüyorum.
internet üzerinden tanışmamıza rağmen kısa sürede iyi bir arkadaşlık kurduğumuzu düşündüğüm, * bütün sırlarımı paylaşabileceğim ve radyodaki ses tonuyla ve bir türlü yorulmamasıyla beni enerjisine hayran bırakan güzide insan.**
valla bu başlıktan tek anlaşılan her ikiside malzemesi bol meslek icra ediyor denebilir. Eve iş getirme demeyi yatağa iş getirme diye değiştirmezlerse mukayesli analizden göçebilirler.