beş tane kankiş, tatlış yazarın çirkin oyunu ve ardından çaylak edilmesi sonrasında hayatında hiçbir şeyin eski gibi olmadığı, sanal alemden tamamen kendisini soyutlamış; yeni bir hayat kurmaya karar vermiş, kendisini toprağa, yağmura, çamura, kısacası gerçek dünyaya vermiş eski yazar. küçük bir sahil kasabasına yerleşti şimdi. ben bu satırları yazarken o kasabasında balık tutuyordur ya da yenı ektiği biberlerle ilgileniyordur muhtemelen. bilemeyiz. ama yaşamını entry girerek değil de balıkçılıkla idame ettiriyor artık. yerleştiği kasabanın en güzel kızıyla evlendi. üç tane de çocukları var. ve çok mutlu. ara sıra onu çaylak edenler geliyor aklına. yüzünde inceden bir tebessüm beliriyor. hayat böyle bi' şey işte diyor kendi kendine iki gün öncesinin gazetesini okurken...
kaka !
bu eticim in doğum günüymüş... bir yaş daha yaşlanmış yazarımız. radiohead seven, tatlı mı tatlı sohbeti ve kişiliği olan arkadaş. seviliyorsun !
iyi ki doğdun, hepberaber nice yıllaraa...
n'parsam yapayım bir türlü kızamadığım insan. zaten saat farkı sebebiyle farklı takılıyoruz, onun farkındayım. dur hiç girmiyorum. ulan karşıyaka çarşı'da göztepe formasıyla dolaştırıcam seni ibret-i alem misali. sonra atacağız seni iskeleden. gör bakayım o zaman sen karşıyaka'nın o soğuk sularını. balçova kroniklerinden çıkarsın. az kaldı. je t aime*
kendisine elimde mumları hala yanmakta olan peki ile güzel yaşa e mi diye haykırdığım pıtırcık mı pıtırcık her seferinde beni büyük bir neşeyle karşılamasından mutlu olduğum kişidir kendileri. vişneli pasta sözüm olan yazardır ayrıca tamam tamam hadi gel alacam üzülme..