--spoiler--
Özgürlük ve sevgi bir bütündür. Sevgi bir reaksiyon değildir. Eğer beni sevdiğin için seni seviyorsam, bu düpedüz ticarettir, marketten alınabilecek bir şey, bu sevgi değildir. Sevmek karşılığında bir şey istememektir, hatta birine birşey verdiğini hissetmemektir - ve sadece böyle bir sevgi özgürlüğü bilebilir.
--spoiler--
" We were saying how very important it is to bring about, in the human mind, the radical revolution. The crisis is a crisis in consciousness, the crisis that cannot anymore accept the old norms, the old patterns, the ancient traditions and considering what the world is now, with all the misery, conflict, destructive brutality, aggression and so on. Man is still as he was, is still brutal, violent, aggressive, acquisitive, competitive and... he has built a society along these lines.
What we are trying in all these discussions and talks here, is to see if we cannot radically bring about a transformation of the mind. 'Not accept things as they are' - but to understand it, to go into it, examine it, give your heart and your mind with every thing that you have to find out. A way of living differently. But that depends on you and not somebody else. Because in this there is no teacher, no pupil. There's no leader, there is no guru, there's no master, no savior. You yourself are the teacher, and the pupil, you're the master, you're the guru, you are the leader, you are everything! And, to understand is to transform what is. "
kurumsallaşmış olan her şeyden nefret eden bu insan wikiye göre 13 okuduğum kitaplara göre ise 14 yaşında theosophical society denilen örgütün bir numarası olarak dünyaya kurtarıcı mesih olarak tanıtılmıştır.
krişnamurti iç özgürlük adlı kitabında da bu örgüte verdiği mükemmel ayarlar vardır. 'bir kurtarıcı bekliyorsanız başka örgütler kurun. mutlak özgürlük olmadan bir sikim olmaz' gibisinden.
'Gerçek kendini bilmektir.
Aşk acısı çektiğinizde, düşünce size yardımcı olamaz.
Bu düşüncenin konusu değildir.
Düşünce, bu konuyu tanımlayamaz, anlayamaz ve kavrayamaz.
Bu konu psikolojik bir süreçtir.
...Düşünce, bu konuyu çözemediği için onu red edebilir,
fakat bu daha fazla depresyon demektir.
Gerçeğe yaklaşmak için düşünceyi terk etmek gerekiyor bu anlamda.
Kaçmadan sadece onurunla, bedeninle ve kalbinle acıyı yaşamayı
seçtiğinde acı artık senin için bir zevktir.
Aşk acısı bir gerçektir ve benim buna tepkim, düşünmeksizin bir kabullenmedir.
Bu tepki gerçek aşktır.
Ne sevgilimden nefret ettim. ne de aşktan.
gerçeği, akıl olmadan bedenen yaşamak düşüncenin yararsızlığıdır.'
jiddu krishnamurti
Biz, kendimizi sürekli başkalarıyla kıyaslayacak biçimde yetiştirildik;
eğitimimiz ve kültürümüz de ona dayanır. Böylece, olduğumuzdan daha başka biri olabilmek için uğraşırız.
J. Krishnamurti
"Sizi hiç kimse tuzağınızdan çekip çıkaramaz.
Hiçbir guru, hiçbir ilaç, hiçbir mantra.
Hiç kimse.
Ben dahil hiç kimse.
Bütün yapmanız gereken, başlangıcından sonuna kadar
farkında olmak ve arada dikkati yitirmemek.
Farkındalığın bu yeni niteliği dikkattir.
Bu dikkatin içinde ben tarafından çekilmiş hiçbir sınır yoktur.
Bu dikkat erdemin en yüce biçimidir.
Bu yüzden aşktır. Bu en yüksek derecedeki zekadır.
Eğer insan elinden çıkmış tuzakların yapısına ve doğasına duyarlı değilseniz,
bu dikkat var olamaz"
şeklinde bir aforizması bulunan "farkında beyin".
ya da şöyle bir sözü olan;
"Bütün bu tartışmalarda ve konuşmalarda yapmaya çalıştığımız,
beyinlerde radikal bir değişim sağlayamazsak ne olacağını görmektir.
Her şeyi olduğu gibi kabul etmemek için...
Fakat onları anlamak için, içinde olmak için, incelemek için,
bütün kalbinizi ve aklınızı, sahip olduğunuz her şeyinizi, keşfetmeye verin.
Farklı yaşamanın bir yolu.
Fakat sadece size bağlı ve asla bir başkasına değil.
Çünkü burada öğretmen yok, öğrenci yok, lider yok,
yol gösterici yok, efendi yok, kurtarıcı yok.
Kendiniz için, öğretmensiniz ve öğrencisiniz,
efendi, yol gösterici, lider sizsiniz, siz her şeysiniz!
Ve anlamak, değişimdir."
hakkında bu kadar az bilgi girildiğini görmek beni üzdü toplumun neye ihtiyacı var diye düzinelerce kitabı bulunan büyük bilge filozof çağın altın ışığı tanrı ve tanrı anlayışımız üzerine derin bilgileri bulunan zor anlaşılan filozof ne ilginçtirki onu evlat edinen kendini peygamber olarak tanıdırken kendisi (bkz: tanrı üzerine) yazmıştır.
Hakikati tanımlarken 'yolları olmayan ülkedir.' tanımını kullanmış hint kökenli düşünce adamı.. 1989'da doksan yaşında ölene kadar dünyanın her yerinde konuşmalarını sürdürmüştür...
13 yaşındayken theosophical society tarafından "dünya öğretmeni" olarak seçilmiştir.
kendisine mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu kesinlikle reddetmiştir. konuşmaları ve yazıları herhangi bir dinle bağlantılı değildir.
"insanlar hızla akan yaşam nehrinin yanında kendilerine küçük bir havuz kazarlar, işte o havuzda kokuşur, o havuzda ölüp giderler" sözü de kendisine aittir.
içimde bir yerlerde var olan her soruyu, her çığlığı, her acabayı, söze dökemediğim her şeyi, anlatmaya çabaladıkça kendi içimde kaybolduğum her sessizliği, evrenin huzurunu bozmaktan korktuğum için dışarı salamadığım her cesaretimi bir şekilde anlamlı cümleler haline getirip yazmış ve anlatmış öğretmen.
düşünceyi ortadan kaldırmayı öneren ve mantığa güvenmemeyi salık veren birine göre fazla fazla mantık yollarını kullanarak; dolambaçlı patikalardan geçerek; soruya renk renk sorularla karşılık verip sorulan soruyu unuttururarak kafamda kendisi hakkında soru işaretleri yaratan bilge kişi.
"gerçekten soru sormamak, kabullenmek mi gerekir?" sorusu, bu soru işaretlerinin en geniş kapsamlısıdır. belki bu sayede kişi her guruya şarlatan gözüyle bakmaktan kurtulabilir.
o zaman yaşı kurudan ayırmanın yolu ne olacaktır? hayal kırıklıkları mı??
"Peki ya, bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?..."
"Özgürlük bir tepki değildir,özgürlük bir seçim değildir.Seçebildiği için özgür olduğunu düşünmek sadece iddiadır.Özgürlük,içinde ceza korkusu ve ödül beklentisi olmayan yönsüz,saf bir gözlem halidir.Özgürlük,insanoğlunun gelişiminin sonunda değil,varoloşunun ilk adımında yatar.Gözlem halindeyken kişi özgür olmadığını görmeye başlar.Özgürlük,bizim günlük varoloşumuzu ve aktivitelerimizi yaşarken seçmesiz farkındalığımızda bulunur.
Düşünce zamandır.Düşünce deneyim ve bilgiden doğar,geçmişten ve zamandan koparılamaz.Zaman insanın psikolojik düşmanıdır.
Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için,insan zamanın kölesidir.Düşünce sürekli sınırlıdır,bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız.Psikolojik evrim yoktur...
insan,kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki;düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır.Gözlemleyen ve gözlemlediği,deneyimleyen ve deneyimlediği.Sonunda bunun bir illüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir.Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır,geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış.Bu zamansız kavrayışı zihine derim,köklü bir mutasyon getirir.Bütünsel,toptan omuzlama asıl en önemli harekettir.Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği herşey toptan omuzlandığında,yalnız ondan sonra orada aşk vardır,aynı zamanda merhamet ve zeka olan...."
Jiddu Krishnamurti, (12 Mayıs 1895 - 17 Şubat 1986) Hindistan'ın Madanapalle kentinde doğdu. 1909 yılında C.W. Leadbeater tarafından keşfedildi. 13 yaşındayken Theosophical Society tarafından "dünya öğretmeni" olarak seçildi. Konuşmaları ve yazıları herhangi bir dinle bağlantılı değildir. Kendisine mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu kesinlikle reddetmiştir. Bütün dünyada geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmış olmasına rağmen çevresindekiler tarafından oluşturulan örgütü kendisi dağıtmıştır. Hiçbir zaman kendisini bir otorite olarak görmedi ve çevresinde müridlerin oluşmasını istemedi. Her zaman bir birey ile bir başka birey olarak konuşmayı tercih etti. Krishnamurti, 1986'da ölene kadar konuşmalarını sürdürdü.
Eserleri, Dünyayı dolaşarak yaptığı konuşmalardan derlenmiştir. Konuşmalarında "hakikatin/gerçeğin yolları olmayan bir ülke" olduğunu ve bireyin ancak sessiz/dingin bir farkındalıkla ve tüm yaşam ile bütünleşerek yaşaması halinde gerçeğin/hakikatin kendiliğinden geleceğini söylemiştir. Ölüm ile Yaşamın bir ve tekliği, yaşamın durağan olamayacağı, korku, özgürlük, şiddet,doğa ve çevre vb. üzerine konuşmalar yapmıştır.