eserleriyle tanıştığım andan itibaren hayatımı bütünüyle değiştirmiş olan , yaşamış en ufuk açıcı insandır.Diğer birçok din adamı,filozof yada idealistin aksine kişinin kendini tanıması ve anlamasıyla doğru yolu ve hakikati bulacağını savunan, yol gösterip yolumdan gel demek yerine ,kimsenin yolundan gitme kendi yolunu bul oradan ilerle temelli fikirleri ile bilinen yüce şahsiyettir.Kendisinin bir dövmesini de yaptırmak istiyorum ayrıca.
Hindistan asıllı düşünür, konuşmacı ve yazardır. ''anı yaşamak'' hakkındaki bir demeci okumaya değerdir; ''insan duygusal belleğinde kayda geçmiş “anı”ları tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker. Bu yüzden de geçmişte yaşar. Geçmiş ve Gelecekte yaşayan kişi de an’a dikkatini veremez. An’da kendisini, “şimdi ve burada” yaşayamaz. Farkındalık ışığını an’a yöneltemeyen kişi, bir an sonra geçmiş olacak anların karanlığında kalmaya kendisini mahkum eder. işte bu karanlık, cehaleti, bencilliği, bağımlılığı doğurur. An’da tüm farkındalığımızla dolu dolu yaşadığımızda hiçbir eksiklik kalmayacağı için bir an sonra “geçmiş” olacak bu an, eksikliği tamamlamak için bizi kendisine, geçmişe doğru çekmez. Ve biz yeni bir An’ı deneyimlemek üzere tümüyle özgür oluruz.''
"Sevgili ile ne demek istediğimi soruyorlar. Açıklayayım, siz istediğiniz gibi anlayın. Benim için O Krishna, Kuthumi, Maitreya, Buda... Bunların hepsi, ama hepsinin biçiminin ötesinde. Ne ad verdiğiniz ne fark eder ki? Benim Sevgilim gökler, çiçekler, her bir insan. Ben Sevgilimle birleştim Ve siz Onu her bir hayvanda, her bitkide, acı çeken her insanda göremedikçe anlayamayacaksınız" deyip evreni kucaklayan adam.
hindistan asıllı düşünür.
konuşmacı ve yazar.
hiçbir dinle bağlantısı olmayan kişidir.
bütün eserleri okunmalıdır. ki tarafsız ve herhangi bir din partizanlığı yapmadan yazmıştır.
dini inançlardan sıyrılma sebebidir. zira, jiddu'nun sarf ettikleri ile tanrı kelamı olduğu iddia edilen kitapların yazdığı kelimeleri ve içinde barındırdıklarını kıyaslayınca insanda ilginç, değişik düşünceler yaratabiliyor dikkat!
kuran ayetleri üzerinden; ahzap suresi... *
50. Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
51. Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
52. Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile, başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah her şeyi gözetleyendir.
53. Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber'i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.
*Tek amacım var: insanın özgürleşmesi; insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak.
*Burada öğretmen yok, öğrenci yok, lider yok, yol gösterici yok, efendi yok, kurtarıcı yok. Kendiniz için öğretmensiniz ve öğrencisiniz; efendi, yol gösterici, lider sizsiniz. Siz her şeysiniz! Ve anlamak, değişimdir!*
*Eğitimin gerçek amacı uyandırmaktır.
*Sen dünyasın.
*Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?
*Sevdiğiniz zaman ne sen ne de ben vardır. O durumda yalnızca dumanı olmayan ateş vardır.
*Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. Başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim, ama onların bana düşüncelerini, yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum. Daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. Dinliyor, izliyor, ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum.
*Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için yaşamla bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu, duyarlılığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz.
*Hakikat uzakta değil, yakında; hakikat her yaprağın altında, her gülüşte, her göz yaşında, kişinin sözcüklerinde, duygularında, düşüncelerinde. Ama öylesine gizlenmiş ki, onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı keşfetmektir; sahte olanı tanıdığınız an o ortadan kalkar, hakikat açığa çıkar.
Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum.
*Jiddu Krishnamurti
Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum.
*Jiddu Krishnamurti
her şeye başkaldırıyorum. başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim, ama onların bana düşüncelerini, yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum. daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. dinliyor, izliyor, ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum. - read jiddu krishnamurti
özetle, verili dinlerin ve ideolojilerin hiçbirine bağlanmayın, kendi dininizi, dünya görüşünüzü düşünerek ve deneyimleyerek kendiniz belirleyin diyen, çok dikkatli, derin, hayranlık uyandırıcı ve uyarıcı bir düşünür.
toplumun tutunduğu köklerin çürüdüğünü yıllar önce görmüş analiz etmiş ve çözümlemiştir. ne varki harika analizleri yeteri kadar değer ve destek görmemiştir. kimbilir toplumun kökten değiştiği birgün biri jiddu'yu hatırlar mı dersiniz?
zeitgeist'den sonra ülkedeki tanınırlığının arttığını söyleyebilirim. haddime değil muhakkak fakat 1960'lardan sonra şiddetini arttıran post-modern değişimin, sosyoloji ve felsefedeki öncülerinden olduğunu söylemekle hata işlemeyiz sanırım. "değişim"in eski ile olamayacağını, "devrim"i eskiyi yıkıp yerine ideal olanı değil yepyeni birşey getirmek olduğunu savunur. hindistan asıllıdır fakat amerikadaki konuşlarında devleştiği söylenebilir. "farkındalık" her konuşmasında dikkati çekmeye çalıştığı anafikir olmakla birlikte "ben dahil kimse size doğru yolu gösteremez, kendiniz bulacaksınız." diyen düşünür.
bildiğim kadarıyla yazılı eser bırakmamıştır. kitapları konuşmalarının band kayıtlarından yazıya aktarılmasıyla doğmuştur. omega yayınlarının çevirisi fena değildir.
"kişisel gelişim" ile ilgili düşüncelerini okuyup benzer fikirlere sahip olduğumuzu fark edince dikkatimi çekmiş, "sonunda bunun saçmalık olduğunu düşünen birileriyle karşılaştım" dedirtmiş ve kitaplığımdaki en güzel yerlerden birini almıştır.
severim kendisini dinlemeyi, "kendini" dinlemeyi öğütleyen insanları dinlemeyi sevdiğim gibi...
gerçekliğe ve varoluşa çok farklı bakan aşmış filozof.
buyrun şurdan yakın:
''Kendinizi Hintli, Müslüman, veya Hristiyan ya da Avrupalı ya başka birşey olarak tanımladığınızda aslında şiddet üretiyorsunuz. Şiddeti nasıl ürettiğinizi görüyor musunuz? Kendinizi inanç, millet, gelenek üzerinden ayrıksadığınızda bu şiddete mahal verir. Yani şiddeti anlamaya çalışan bir insan hiçbir ülkeye, dine, politik parti ya da kısmi sisteme ait değildir; insanlığı bütünüyle anlama çabası güder.