jeux d enfants

entry271 galeri4
    71.
  1. araba üzerinde ilk öpüşme sahnesi ile gönülleri fethetmiş filmdir.
    1 ...
  2. 70.
  3. 69.
  4. aynı tadı bana verebilecek başka bir filmi henüz bulamadığım ama sabırla beklediğim film. *
    1 ...
  5. 68.
  6. 67.
  7. sol framede görünce tekrar izleyesim geldi. böyle psikopat bir film işte. kimse bilmez ama bilen de ara ara izlemeden edemez, lanetli...
    2 ...
  8. 66.
  9. filmin yönetmeni sanki nazim hikmet'in tahirle zuhre meselesi şiirinden ilham almış, gibi geliyor bana..

    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
    bütün iş tahirle zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    yani tahiri zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    tahir ne kaybederdi tahirliğinden?

    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
    2 ...
  10. 65.
  11. benim gibi bir odunu bile salya sumuk aglatabilmis harika bir film. ya da ben asiri duygusalim yeni farkediyorum bilmiyorum.

    (bkz: aglayarak entry girmek)
    3 ...
  12. 64.
  13. Julien (Guillaume Canet) ve Sophie (Marion Cotillard), okul yıllarından beri tanışan iki yakın arkadaştır. Sophie'nin Polonya kökenli olması nedeni ile sınıftaki ırkçı çocuklar tarafından taciz edilmesi ve Julien'in kanser olan annesi ve sorunlu babası ile yaşadığı sıkıntılar, her ikisini birbirlerine daha da fazla yakınlaştırır. Haylaz ve hınzır yapıları ile sürekli olarak birbirlerinin cesaretlerini sınamaları ile başlayan süreç, zaman içinde ilginç bir cesaret oyununa dönüşür.

    Oyunun kuralı çok basittir; sırasıyla her biri, ötekine cesaret gerektiren zorlu görevler verecektir. Bu görevler arasında sınava sütyenle gitmek de vardır, okulun en sert çocuğunu tokatlamak da... Zamanla hayatın kendi zorlukları, bu oyunun bir parçasına dönüşmeye başlar. Ve bu oyun, gitgide inanılmaz bir aşk yaratır aralarında. Ama bu aşk birbirlerine kavuşmalarındaki en büyük engeldir.

    filmin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenen Yann Samuell harika bir iş çıkarmıştır ve tam puanı hak etmiştir. öyle ki izlerken duygularınızı kontrol edemezsiniz. yeri gelir ağlarsınız yeri gelir katıla katıla gülersiniz. son olarak film bittiğinde herkesin yüzünde memnuniyetten kaynaklanan bir tebessüm takılı kalır.

    (bkz: ölmeden önce izlenmesi gereken 100 film)
    5 ...
  14. 63.
  15. 62.
  16. mutluluktan ağladığım, kelimelere sığmayacak kadar tarifsiz film. etkisinden kurtulmak için uzun süre geçmesi gerekiyor. ama tekrar aklınıza getirdiğinizde ilk izledğiniz zamanki gibi mutluluk silsilesi gelip yerleşiyor ruhunuza.
    2 ...
  17. 61.
  18. baştan sona mükemmel bir tempoya ve senaryoya oturtulmuş, izlemekten hiç bıkılmayacak bir filmdir.ama bu film hakkındaki tek yorumu : bu film türk örf ve adetlerine uygun değildir olan insanlarla karşılaşmışlığımız da vardır.

    --spoiler--
    sophie'ye verilen en zor görev julien'i affetmektir
    --spoiler--
    4 ...
  19. 60.
  20. acılıs sahnesiyle insana zorla amelie yi hatırlatan film. oyle boyle degil hem de. o kadar da kastıydım "yok aslında benzemiyor" diye kendimi kandırmaya, mamafih basarılı olamadım. *
    1 ...
  21. 59.
  22. her ne kadar ortalık malı olsada, bütün varavaraların* agzına dolansada, benim için degerinden hiç bir şey kaybetmeyecek, kendi kategorisinde her zaman en üstte olacak film. * * * *
    2 ...
  23. 58.
  24. fransız sinemasını aforoz ettiğim filmdir. bende iyi etki bırakmadı.

    persepolis ile biraz kendilerini affettirdiler gibi aslında ama hâlâ durum aynı.

    edit: kendi düşünceleri olduğu için beğenenlere bir diyeceğim yok, aralarında bir takım dürrükler bulunsa da.
    2 ...
  25. 57.
  26. AŞKın tanımının daha güzel anlatılamayacağı, defalarca izlenilesi film...
    7 ...
  27. 56.
  28. bu filmi izlediğimde üniversiteye yeni başlamıştım,bana oldukca eğlenceli gelmişti,neticede gercek yaşamda hicbirimizin cesaret edemeyeceği şeylerdi filmde yaşananlar.bir şeyi güzel ya da cirkin hale getirmek icin iki kişinin inadının kafi olduğunu bu filmden önce de biliyordum fakat gün gelip cesaretimi cesaretsizlere inat edeceğim derken yitireceğim hic aklıma gelmemişti,sadece izlemiştim,yönetmeni kimdir,senaryosunu kim yazmıştır,film ne kadara malolmuştur,soundtrack kime ya da kimlere aittir falan filan,görüntü yönetmeni diye birşey var mıydı onu bile takip etmezdim ama o zaman daha dikkatli izlerdim filmleri,bir seyirciydim ve eleştirmen olmayacaktım,etrafımda da tartışacağım pek kimse yoktu acıkcası ama izlerken "evet bende bu potansiyel var..herşeyi yapabilirim ama bir kişi daha lütfen...tek başıma oyun oynamak yorucu oluyor"...ve filmin sonu oldukca carpıcı o zaman yüreğimi acıtmıştı,"beni de gömün beni de gömün yeter ki onunla"...diye gecti icimden iste,hakkında pek birsey yazılmamış,kıyamam 93 dk lık bir rüya bu film...ölüme gülücük attırıyor buruk da olsa...izleyin..şimdi yayında ve yapımda emeği gecen insanlara önce onlara olan ilgisizliğimden dolayı bir özrü ve sonra da teşekkür niyetine isimlerini belirtmeyi borc bilirim,cünkü yann samuell hem yazmak hem yönetmek her yiğidin harcı değil,dünyaya iyi ya da kötü bir ürün verdiğinin farkındalığında,bize güzel bir ölümün ancak askla olabileceğini hatırlattığın icin;

    Yönetmen: Yann Samuell
    Senaryo: Yann Samuell
    Jacky Cukier
    Görüntü Yön.: Antoine Roch
    Kurgu: Andrea Sedlackova
    Yapımcı: Christophe Rossignon
    Yapım: 2003, Fransa
    Süre: 93 dak.
    Tür: Romantik-Komedi
    Oynayanlar: Guillaume Canet (Julien), Marion Cotillard (Sophie), Thibault Verhaeghe (8 yaşındaki Julien), Josephine Lebas-Joly
    (8 yaşındaki Sophie)
    Vizyon Tarihi: 26.03.2004
    *
    2 ...
  29. 55.
  30. hayatımın fiLmi diyebiLeceğim ve herhangi bir kategoriye biLe ayıramayacağım müthiş ötesi fiLmdir.
    3 ...
  31. 54.
  32. "Beni sevdiğini söyle. Söyle çünkü eğer ben önce söylersem bunu oyun zannetmenden korkuyorum"
    gizli ve zehirli bir bağımlılık işte bu. can acıtan, acıttıran bir illet.
    aşk psikopatlıktır
    (bkz: la vie en rose)
    9 ...
  33. 53.
  34. garip sıradışı ama bi o kadar da güzel eğlenceli duygusal film. herkesin izlemesi gereken aşk filmlerinden biri. aşk bu olmalı ya dedirten film.
    1 ...
  35. 52.
  36. izleyenleri gülümsettiği, kızdırdığı gibi düşünderen de film.

    belki de hayatı ve aşkı oyun haline getirip, "mutlu çift" sıradanlığına düşmediğin sürece aşk var.
    4 ...
  37. 51.
  38. hem güldüren hem de ağlatan ve defalarca seyredilesi filim.
    8 ...
  39. 50.
  40. 49.
  41. yapılmış en güzel ve en romantik film.. fransız filmlerine bir kez daha hayran bırakan yapım.. bir aşk yaşanacaksa böyle yaşanmalı, gerisi hikaye. ve hatta belki de böyle bitmeli..

    --spoiler--
    filmi her izleyişte, arabanın üstünde öpüşme sahnesinde yavaş yavaş gözleriniz dolmaya başlar, julien in kutuyu almak için bir arabanın altında kalmak üzere olduğu sahnede bir çığlık basıverirsiniz. on yıl bekleyişten sonra julien evinde otururken kapı çaldığında 'acaba sophie mi?' diye heyecanlanması ve başka biri çıkmasıyla gözlerinin dolması üzerine kendinizi daha fazla tutamayıp ağlamaya başlarsınız ve çimento sahnesinde hem rahatlar hem bir duygu selinin içinde boğulursunuz..
    --spoiler--
    2 ...
  42. 48.
  43. lise yıllarında kız arkadaşın zorlamasıyla gidilen ve hiç romantik olmayan beni bile hayran bırakan,en sevdiğim filmler listesine kafadan giriş yapmış fransız yapımı film...
    1 ...
  44. 47.
  45. insana 2 türLü son bırakan bir film. hangisini tercih edeceğiniz size kalmış.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük