Çok çok iyi bir yazar ki eleştirmek bize düşmez. Ama hani bir yazarın bir stili olur ve ona göre yazar ya bunun stili karaktere göre yazmak. Karakter olgun entelektüel bir karakterse yazdıkları da aynen o şekilde oluyor, akıcı olmuyor mesela karakterin bahsettikleri. Ama karakter çocuksu, heyecanlı bir karakterse ona göre yazıyor. Bilmem anladınız mı? Bence anlamadınız :) Ama tavsiye edilir.
bir ergenin, holden caulfield'ın masumiyeti arayışının iç burkucu hikayesini anlattığı tek romanı çavdar tarlasında çocuklar'ı yayımladığı yıl* çok satanlar listesine girmiş olan usta yazar. 1965 yılından sonra hiçbir şey yayımlamamıştı. kitapla birlikte gelen tanınırlıktan kaçıp münzevi bir hayatı seçen salinger, görünür olmaktan kaçarken daima daha çok merak edilmişti.
Yahudi bir et tüccarı olan babası Salinger'in kendi mesleğini devam ettirmesini istedi ancak yazar reddetti. Salinger, yaklaşık kırk yıl boyunca evinden dışarı adım atmadı ve tek bir kare dahi fotoğraf çektirmedi.
Onun için söyleyebilecek benim de tek şeyim kendisini hiç tanıtma imkanı vermemiş münzevi yazar. Fakat keşke daha çok şey yazsaydı da kafasının içindekileri biraz daha mum ışığında dahi olsun okuyabilseydim.
Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, ''Tanıştığıma memnun oldum'' demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.
''Bohem takıldığında ya da bunun gibi çılgınlık yaptığında, sen de herkes kadar düzene ayak uydurmuş oluyorsun, sadece biçim farkı var.'' (Franny ve Zooey - Salinger)
Bir yazar, yazdıklarıyla katil olabilir mi?
The Beatles'ın solisti John Lennon stüdyo kayıtlarından dönerken evinin önünde vuruldu. Katil, eylemini gerçekleştirdikten sonra kaldırıma oturup 'çavdar tarlasında çocuklar'ı okumaya başladı. Polisler katili bu halde buldular, o kişi mark david chapman'dı. Chapman savunmasını almaya gelenlere 'savunmamı mı istiyorsunuz; çavdar tarlasında çocukları okuyun' dedi. Tarihin belki de en enteresan cinayetlerinden olan bu olayın gizli faili münzevi salinger mıydı merak konusudur. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1184149/+
bir gün bir gazeteci j.d. salinger'ı yakalar ve: 'politika hakkında ne düşünüyorsunuz' diye sorar. salinger'ın cevabı hoştur: 'ilgilenmiyorum. ben insanların bakış açısını genişletmeye çalışırken politikacılar insanların ufkunu köreltiyorlar' insanı rahatlatan bir cevap olabilir bu, sonuçta salinger bir münzeviydi, ömrünün son 45 yılını evine kapanarak ve yazarak, bu zaman diliminde yazdıklarını ise yayınlamayarak geçirdi. peki bu ortadoğu çukurunun ortasındaki türkiye için geçerli midir?
çavdar tarlasında çocuklar'ın, Franny ve Zooey'in, Dokuz Öykü'nün yazarı benim canım salinger. hayattan bezmişleri, kenara itilmişleri, insanların ikiyüzlüklerine tahammül edemeyenleri anlatan aşık olunası ruh hastaları yaratan canım yazar.
çavdar tarlasında çocukları ve yazarı anlattığım video:
"eğer bir insan sinema, edebiyat gibi konularda fazla şeyler biliyorsa onun aptal olduğunu anlamanız diğerlerinden biraz daha fazla zaman alıyor ama sonunda anlıyorsunuz." deyip beni tebessüm ettirmiş adamdır.
(bkz: gönülçelen)
Yayımlanmamış beş kitabının daha ortaya çıktığı münzevi yazar. Malûmunuz Salinger hayatının son 45 yılını insanlardan uzakta geçirdi. Avukatına verdiği bir evrakta yayımlanmamış beş romanı daha olduğu belirtiliyor. Salingerın hikâyelerinde sık sık kulandığı Seymour Glass karakterinin yer aldığı beş kısa hikâyeden oluşan The Complete Chronicle of Glass Family (Glass Ailesinin Eksiksiz Tarihi) ve yazarın ikinci Dünya Savaşı sırasındaki anılarının bir derlemesi olan A Counterintelligence Agents Diary (Bir Karşı istihbarat Ajanının Günlüğü) adlı kitaplar da yayımlanacaklar arasında. Diğer kitaplar ise, Salingerın Sylvia Welter ile kısa süren evliliğine dayanan World War II Love Story (2. Dünya Savaşı Aşk Hikâyesi) ile Hinduizmi anlattığı A Religious Manual (Dini Bir El Kitabı).
Biliyorsundur ki, kendini öldüren her insan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, çevresini suçlamaktadır. "Beni anlamadınız, bana yardım etmediniz; işte bu yüzden ölüyorum." demektedir sanki. Onu sevenler de, kendilerini sorgulayıp suçlamaya başlarlar. "O gün şöyle demeyecektim; şu gün onu aramam gerekirdi; neden bunu yapmadım, neden şunu yapmadım." diye acı çekerler. intihar edenler, yalnız kendilerini değil, onları sevenleri de öldürürler bir bakıma. Kaldı ki, kendini öldürmek kolaydır. Anlık bir cesaret meselesidir sadece. Asıl zor olan yaşamaktır. Bunca felâket arasında, fazla rezil olmadan yaşamak gücünü bulmaktır asıl zor olan.
--spoiler--
Aktör ve artistlerin imza vermeleri kabul edilebilir, çünkü onların verebileceği tek şey yüzleri ve isimleri. Fakat yazarlarda durum farklı. Onların verdikleri şey eserleri. Dolayısıyla imza vermek bunun yanında çok ucuz kalıyor.
--spoiler--
dakikalar boyunca bir taksi şoförünün sivilceli ensesini izleyişini ya da geveze bir kadın karşısındaki her şeye onay verme çaresizliğini anlattığında "o enseyi ve o kadını yakinen tanıyorum" hissiyatı yaşatan yazar.
"yeryüzünde amatör bi okuyucu -yani okuyup geçen biri- kalmışsa eğer, tarifsiz sevgi ve minnetle rica ediyorum ondan, bu kitabın ithafını dörde bölsün, karım ve çocuklarımla paylaşsın." (bkz: yükseltin tavan kirişini ustalar)
Popüler olmayan, 'popüler olma' durumuda bir taraflarında olmayan yazar. Geçen sene ölmüştür. 'Şüphesiz yazıyorum fakat daha iyi yazabilmem için yalnız bırakılmaya ihtiyacım var!...' demesinden yazılarını yayınlamasada ölene dek yazdığı anlaşılan insandır. Franny ve Zooey adlı kitabında geçen şu cümlelerle müptelası haline gelmiş bulunmaktayım;
"Ego, ego, ego. Bıktım usandım! Kendiminkinden de başkalarınınkinden de. Bir yere varmak, farklı ve ayrıcalıklı bir şeyler yapmak, ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım! iğrenç bir şey bu -iğrenç, iğrenç- Kimin ne dediği umurumda bile değil!"
bir densizin adı diye başlaan bir ilk 'entry'e sahip yazar. ne yazık ki böyle bir mesajla başlanmış okunmaya bu sözlükte. burnunu karıştıran bazı masturbasyon bağımlıları birşeyleri çekemeyince, olayı herhangi bir yazara, müzisyene, ya da ünlü bir şahsiyete yıkmayadursun.