türkiyede yeterince değer verilmeyen meslek dalıdır. mesleğim diye övmüyorum fakat bence en zevkle yapılacak iştir. zaten sevmeyen insan yapamaz bu mesleği, ki eğer kalabalık ve gürültülü şehir ortamı seviyosanız, göt kadar bir ofiscikte takılı kalıp, dangalak bir müdürden laf yemeyi seviyosanız kesinlikle yapamazsınız.
en başta zeka gerektirir. ilgi alanınız çok geniştir. yeryuvarı tamamiyle sizin elinizdedir ve doğada tamamen özgürsünüzdür. fedakarlık ister emek ister ama bunları sizlere fazlasıyla geri verir. hani belgesellerde çıkar "ülkemizin nadide yerleri" diye, işte onlar sizin görüp geçtiğiniz yerlerin yanında bok yer. bir gün salda gölünde gezerken ertesi gün altıparmak dağlarına tırmanıyor olabilirsiniz. anlatılmaz yaşanır.
yine bir depremde hatırlanıp, yine unutulacak olan kişiler. siz bir deprem ülkesinde, bu işin uzmanına -hem depremle, hem zemin etüdüyle ilgili- değer vermezseniz, daha biz bu manzaraları çok yaşarız. gidin araba yapın, uçak yapın.
aşırı derecede mezun veren, çoğu mezununun işşiz gezdiği veyahutta başka mesleklere yöneldiği, adı mühendislik olan fakat çoğu dersinin sözel olduğu çoğu zamanda 4 senede bitmeyen uzadıkça uzayan bölümdür.
inşaat mühendisinin yapacağı her işte imzası olmasının gerekliliği kanun boşlukları yüzünden havada kaldıgı sürece işsiz kalmaya devam edecektir. bir sürü üniversitede bu bölümü açıp ta, şirketlere olsa da olur olmasa da olur lüksünü tanıyan devletimi seveyim.
her önüne gelenin 'deprem ne zaman olcak sen bilirsin keh keh' diye kendince sizinle eylendiği, iş bulamamanın verdiği sinirle onlara kafa göz dalma isteği yaratan sonrada onların ne suçu var diyip türkiye'nin eğitim seviyesine acındıran mühendislik işte. birde kardeşi var jeofizik mühendisliği adı altında,onu da okusanız sonunda yine ve yine işsiz kaldığınız meslek. *