karnım aç olduğundan mıdır nedir, aklıma saçma sapan yiyecek şeyler geliyor. bunların arasındaysa ilginçtir ki, jelibon geliyor.
neden jelibon? çünkü tadına ve telaffuzuna bayıldığım, bir küçücük paketçik içi dolu neşecik olan şekerleme.
bu şeker benim için kağıt helvadan, pamuk şekerden bile etkili çünkü hem jelibon demek çok güzel bence, hem de jelibon çeşit çeşit, şekil şekil. belki de bu jelibon hevesim çocukluğuma dayanıyor. evimize yakın bir yerde jelibon satılıyordu, kendin poşetini dolduruyordun. o kadar çoktular ki, meyve şekillisi, ayıcıklısı, kolalısı...
reklamların da kötü roldeki bayan arkadaşın*düşmanı o'nun zamanını durduruyor ama kendileri pipilerini sallaya sallaya geziyorlar.fizik okumadan reklam çekmemelerini rica ediyorum.
en son çıkardıkları formattan dolayı kendileriyle ilişkilerimi kestiğim şekerleme.
oysa ki ben seni hariboya karşı bile savunmuştum lan. çocukluğumdun sen benim. bütün bisküviler, çikolatalar kendilerini geliştirirken ben seni en eski halinle sevmiştim. keşke hiç değişmeseydin...
son reklamlarıyla saçmalayan şeker. jelibonya'yı kurtaralım, zart yapalım, zurt yapalım temalı olan hani.
böyle gubidik ve ucuz bir şey görmemiştim dabi dabi mısır çerezinden bu yana.
ne boktan bir reklamdır o. yok tırtıl ağacın yapraklarını yiyomuş da, ağaç bilmem noluyomuş. sonra geliyo ordaki mal kız, "artık bu ağacın yapraklarını yiyemiceksin" diyo zavallı tırtıla. eeee? tırtıl hayvanı ne yesin o zaman? bok mu yesin? siktirin gidin lan, tırtılları da rahat bırakın.
son reklamıyla batan marka. hele o sondaki "bende bişiler yapabilirim" deyip elini arkasına iki kere sokmasıyla bişey çıkaran çocuk yok mu. özellikle uğraşsalar daha gerzek bişi çıkamazdı ortaya.
küçükken 50gr larından bazende tekli renkli solucanlardan alırdık hemen bitmesin diyede tek tek yavaş yavaş yerdik. şimdi ise 200 gr poşetlerinden hem ayıcıkları hemde kolalısını alıyorum üç dört hatta beş tanesini birden agzıma atmama ragmen o tadı alamıyorum ama. tıpkı ateri salonlarında günde 2 jetonun verdigi haz gibi.