varoluşçu filozoflardan. insan özünün insanın kendisinin varoluşundan önce var olamayacağını, aksine insanın kendisi var olduktan sonra yine insanın kendisi tarafından var edileceğini ve yaşamsal deneyimlerle şekillendirileceğini söyler. konu varoluşçuluk olursa daha bunun camus, nietsche, jaspers, kafka, heidegger, kierkegaard'ı var. bu adamların yaşadığı kovukları da bulmak lazım.
Dünya farkındalığı Nirvana seviyesinde olan bir yazar. O sebeple kötü şeyleri bu kadar güzel anlatabilmiş, hatta çirkin şeylerin içindeki cazibeyi okuyucuya verebilmiştir.
değiştim.. hangi asitlerin beni çevreleyen biçim bozucu saydamlıkları kemirdiğini, kabalığı ne zaman ve nasıl öğrendiğimi, çirkinliğimi – ki bu çirkinlik uzun bir süre benim olumsuz ilkem, harika çocuğun içinde eriyip gittiği bir kireç kuyusu oldu – evet, çirkinliğimi ne zaman ve nasıl bulguladığımı, hangi nedenlerin beni, bir düşün’ün apaçıklığını onun bende uyandırdığı hoşnutsuzlukla ölçecek kadar dizgeli biçimde kendime karşı düşünmeye götürdüğünü ilerde anlatacağım.. geçmişe dönük yanılsama tuz buz olmuştur; din şehidi , kurtuluş , ölümsüzlük, her şey yıkılıp gitmekte, önemli yapı yıkıntıya dönüşmektedir; kutsal-tin’i yer altı bodrumlarına köşeye sıkıştırdım ve kovdum oradan; dinsizlik yavuz ve uzun soluklu bir girişimdir: bu işi sonuna dek vardırdığımı sanıyorum.. her şeyi açık açık görüyorum şimdi , yanlış yoldan döndüm, gerçek görevlerimi biliyorum, bir yurtseverlik ödülüne layığım; aşağı yukarı on yıldan beri uyanan, bir uzun, acı, tatlı çılgınlıktan kurtulan ve hala bu iyileşmenin şaşkınlığı içinde bulunan, eski yanılgılarını gülmeden anımsayamayan ve artık yaşamını nerede kullanacağını bilmeyen bir adamım ben..
sözcükler kitabında dönüp başa tekrar ve tekrar okunması gereken paragraf.
..yanlış yoldan döndüm, gerçek görevilerimi biliyorum..
Cehennem başkaları demiş ve bulantı gibi büyük bir roman yazmıştır. Sartre Sartre’ı Anlatıyor isimli eserde kendisiyle yapılan söyleşi daha doğrusu kendisiyle yaptığı söyleşi edebiyat şaheserlerindendir. Dönülmez akşamın ufkundayız dedirtir, aydınlığa çağırır.
varoluşçu bir abimizdir. geçen yüzyılın ve yeni yüzyılın mekanikliğine dair dikkat çekici görüşleri vardır. büyük bir felsefeci, yeni fikirler getirmiş bir ilim adamı değildir ama arkasında ciddi bir tenkid bırakabilmiştir. en kuvvetli tenkidlerinden birisi de bodler hakkında hazırladığı biyografidir; türkçeye yapılan tercümesinin berbat olmasına mukabil kuvvetli kitaptır.
sartre, sosyalist bir kişiliğe de sahipti. felsefesi heidegere göre daha öznel kaçsada (varoluşculuk açısından) sempatisi bende simone de beauvoir ile birlikte oldukça fazladır.
varoluşçu filozoftur, uyanış, bekleyiş, yıkılış , tükeniş , bulantı... ve daha bir çok kitabın yazarıdır.
kendisine verilen nobel ödülünü şu sözlerle reddetmis insandır: ...benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir sey degildir.
bi ara herkesin elinde olan, herkesin büyük yazar abi yaa diye övdüğü ama bence çok da bi numarası olmayan yazar. varoluşçuluk akımında bence camus çok daha iyidir, en azından okunuyor. bence ülkemizde bu kadar tutulmasının sebebi kimsenin yazılanlardan bi nane anlamaması. kimse anlamayınca, üstüne yayvan yayvan boş yorum yapmak kolay oluyor tabi. bulantı'yı o kadar överler misal, bitirene kadar 50 kere tamam abi varoluşçusun anladık olaya gel diyesim geldi. oysa camus öyle mi? annem ölmüş, belki dün belki de evvelsi gün ...