jean paul sartre

entry441 galeri60 video1
    41.
  1. nedense orhan pamuk'un nobel almasıyla daha bir hatırlanır olmuş düşünürdür. nobele tamah etmemiştir ya, ve orhan pamuk gerine gerine o nobeli almıştır ya, işte tam da bu noktada ülke gündemine oturacak bir soylu aranmaktaydı ve yeni kahramanımız da sartre oluverdi. sartre ile orhan pamuk kıyası yapmak şüphesiz abesle iştigaldir. ancak orhan pamuk'u yerin dibine sokup da sartre'ı yüceltenler tipik bir taşra kurnazlığına yatmaktalar. fransa cezayir'i işgal ettiğinde bu pek muhteremler cezayir'i elbette hatırlamamış ve onun yanında yer almamışlardır. ha ne zaman ki fransa ermeni soykırımı var demiştir, bu noktadan sonra ülke gündemine cezayir girer olmuştur. sartre'ın bizde yüceltilmesi de o hesap. ancak orhan pamuk-sartre kıyası yapanların atladıkları bir nokta var. madem ki orhan pamuk'a türkiye'den bakıyorsunuz, o halde sartre'a da türkiye'den değil de fransa'dan bakmanız doğru olandır. ülkeniz başka bir ülkeyi işgal ediyor, kaldı ki hiçbir ülkenin kamuoyunda bu olay işgal adıyla yer bulmaz, bunun için savaş tanımı yapılır, demokrasi tanımı yapılır, özgürleştirme, ehlileştirme tanımı yapılır, ve sizin bir yazarınız çıkıp cezayir'de işgal var diyor ve karşı tarafta saf tutuyor. bunun türkiye'de olabilecek karşılığı vatan hainliğidir. bunun fransa'daki karşılığı ise "her ne olursa olsun, sartre bizim büyük bir yazarımızdır, bizim büyük bir filozofumuzdur" olur. arada bir erdem farkı vardır. görebilenedir, görmek isteyenedir.
    5 ...
  2. 40.
  3. 39.
  4. 38.
  5. benim gibi yaşlı bir devrimciye ödül vermek, kapitalizmin öc alma girişiminden başka bir şey değildir. *
    5 ...
  6. 37.
  7. birini sevmeye çalışmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. güç ister, yürek ister, körlük ister.. hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister, demiş felsefeci.
    4 ...
  8. 36.
  9. 35.
  10. nazım hikmet için ["ben her şeyden önce onun insan olarak büyüklüğünü ve kabına sığmaz enerjisini hatırlatmak istiyorum. onu ağır hastalığı sırasında tanımış, yaşamak ve savaşmak iradesi karşısında şaşıp kalmıştım. ama beni asıl etkileyen onun hüzünlü ve alaycı uyanıklığı oldu. eziyetlerden, ölümlerden kaçıp kurtulan bu adam - başkalarının yaptığı gibi - dinlenmiyordu. biten hiçbir şey yoktu onun için. dıştaki düşmanla savaşırken içteki dostların hatalarına karşı da kardeşçe bir savaşı sürdürüyordu. herkesle birlikte barış uğruna, emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile, moskova da oynanan bir piyesinde, bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. ne militan disiplininden geçti, ne de yazar eleştiriciliğinden. bu çelişmeyi sonuna kadar yaşadı. bu sürekli gerginlik, son yıllarda, mahpusluktan artakalan güçlerini de yedi bitirdi. ama asıl bu yönüyle bugün bir örnek insan olarak kalıyor aramızda.
    "vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde hizmet etmek ama hiçbir şeyi görmezden gelmek istemiyordu. (...)
    "durup dinlenmeden nöbet tutan bir insanın eserleri, ölümünden sonra da, sizin için aynı işi yapıyor.] demiş filozof.
    4 ...
  11. 34.
  12. sartre''a göre, insan mutlak anlamda hürdür. insanın yazgısını belirleyen bir güç yoksa veya insan için değerler belirleyen bir üstün kuvvet mevcut değilse, insan zorunlu olarak hürdür. hürriyet insan için sadece imkan değildir. varoluşçu felsefe akımı öncülerindendir.
    1 ...
  13. 33.
  14. 32.
  15. karısıyla ilginç ilişkileri var. özgür aşk adı altında birbirlerine başkalarıyla ilişkiyi serbest ediyor bunlar. tabii ki düşündükleri gibi olmuyor pek. kısakançlık başlıyor. simon öğrencisiyle yatınca satre da misilleme yapıyor. hatta simon yaşlanıp cinsellik bir elek olup duvara asılınca satre daha çok göze batmaya başlıyor. böyle bir ilişkisi olan bi adam bu satre..
    1 ...
  16. 31.
  17. diyalektik materyalizmden esinlenmiş ve bir siyasi davaya bağlanmayı insanın tek tutarlı davranışı olarak ele almıştır.
    1 ...
  18. 30.
  19. entelektüel zorbalık diye adlandırdığı bir özelliğe sahiptir.-aklı ile hakimiyet altına almak-
    1 ...
  20. 29.
  21. kadınlar tarafından suda boğulma korkusu var. ayrıca annesine karşı hissetiği ensest duyguları. annesine kapılma ve onun tarafından terk edilme korkusu, kendini bir kadına tamamen verebilmesini her zaman engellemiştir de..
    2 ...
  22. 28.
  23. bir ana kuzusu..
    1980'deki ölümünü gazetelerin, "Sartre öldü, imza: Tanrı" başlığıyla duyurduğu, 20. yüzyılın en büyük filozofu olarak nitelendirilen Jean Paul Sartre, hayatı boyunca kadınlar tarafından suda boğulma korkusuyla yaşadı. Yaşamının son yıllarında tamamen kör olduğu dönemde, Beauvoir'la yaptığı konuşmalarda, kendisini kadınlara tamamen vermesine engel olan en önemli şeyin, annesine karşı duyduğu ensest duygular ve onun tarafından terk edilme korkusu olduğunu itiraf etti. Feminizmin önemli kuramcılarından olan sevgilisi Beauvoir'a rağmen, hayatı boyunca kadınlara obje olarak davrandı. Kendisi oldukça çirkin bir erkek olan Sartre, yakın arkadaşı Camus'ye gösterişli fiziği nedeniyle hep kin duydu.
    2 ...
  24. 27.
  25. "varoluş, özden önce gelir" sözünden anlaşılabileceği gibi varoluşçu düşünürdür. kaderin varlığını, seçimlerimizle kendi özümüzü kendimizin belirlediğini öne sürerek reddeder. bu seçimlerde özgür olduğumuzu, ama özgürlüğün de aynı zamanda sorumluluk demek olduğunu vurgular ve kendi özümüzü kendimiz oluşturmak istiyorsak, sorumluluğumuzu almamız gerektiğini söyler. ayrıca,
    (bkz: cehennem başkalarıdır)
    3 ...
  26. 26.
  27. eserlerinde yer alan sert toplum eleştirisini ve insanın bireysel özgürlüğünü, ayrıca gelişmesini anlamlandıramayanların, kesinlikle vermek istediği mesajı almasının zor olduğu , fransız filozof.
    ona göre tüm insanlar, kendi yollarını çizmeli ve toplumun sorunlarını eleştirerek özgün düşünceye sahip olmalıdır. insan, kendi doğasına eğilmeli ve kendini yapacak değerleri keşfetmelidir.
    3 ...
  28. 25.
  29. tiyatro ve roman gibi edebi neşriyata nüfuz eden j. paul sartre denen hastalıklı bünyenin, varlığımızın tabii ve hayati yapısından doğarak dışımıza çevirilen istekleri yaşamanın samimiyet ve hakikat olduğunu iddia eden felsefesi, imansızlık çevresinde soysuzlaşmış psikopat bir zümreyi az zamanda çileden çıkarmaya kafi gelmiştir.

    çildeden çıkan soysuzların kim olduğu ise malumunuzdur.
    2 ...
  30. 24.
  31. insan doğasını, bulantı adlı eseriyle gözler önüne seren fransız filozof. fransız toplumunun yozlaşmışlığını derin ifadelerle eleştirmiş ve bu ifadeleri özgürlüğün yolları serisinde korkusuzca barındırmıştır.
    4 ...
  32. 23.
  33. 20 .yuzyılın varoluscu fransız filozofu.1959 nobel edebiyat odulunu reddetmistir ancak oyle dusunceli bir adamdır ki bunun icin bir bilgilendirme mektubu yazmıs ,yarattıgı skandal icin ozur dilemistir.odulu kabul etmemesinin nedeni odullerin her ideolojiyi esit sekilde temsil etmedigi dusuncesidir yani odullerin saf edebiyattaki basarı nedeniyle verildigine inanmamasıdır.ve odulu aldıgı zaman o kurumu temsil ediyor gibi dusunulmesinide sevmezmis.bu arada orhan pamuk da sartreden etkileniyorum falan demis.demis demesinede goturdu valla odulu.
    (bkz: bulantı)
    7 ...
  34. 22.
  35. inançlı bir komünisttir...dikkatli bir göz "nobel ödülünü reddediş mektubundan" bile anlayabilir.
    2 ...
  36. 21.
  37. fransa' da yaşayan azınlıklara takınılan sert tavrı sert bir dille eleştiren fransız filozof.
    4 ...
  38. 20.
  39. hadi uluengin' in belirttiğinin aksine, insan özgürlüğünü savunan ve hümanist bir yapı taşıyan ünlü fransız filozof ve yazar. kierkegaard, heidegger ve avon' un başlattığı varoluşçuluk felsefesini taçlandıran dehadır. 1905 yılında doğdu, çocukluğunda geçirdiği çocuk felcinden dolayı sol gözü hafif şaşılaştı, ancak bu fiziksel kusurunu kendine özgü bir bakış ve bakıştan çok üstün zekasıyla unutturmuştur. daha çocukken, köylülere işkence eden zalim bir kralı anlattığı romanı, zekasının inceliğini belli etmektedir. sonunda isyan eden köylüler, finalde, onu saat kulesine bağlar ve saat 12' yi vurduğunda başını koparacak halde bırakıp gider. kendisi, çocukluğundan itibaren zamanını, babasının ölümü sonrası yerleştiği, dedesinin evinde, büyük kütüphanesinde geçirir ve oyundan nefret ederdi. arkadaşlarına hediyeler alır ve aristokrat bir tarz kazanmak için, lüks cafe ve restoranlarda bulunurdu. zamanının büyük bölümünü, düşünerek ve yazarak geçirirdi. gençliğinde, seine kıyısındaki cafelerde genelde yalnız rastlansa da, kısa zamanda çevresi dolardı. felsefesini biçimlendiren, avon ile yaptığı konuşmalardır. tanrı' yı reddeder gibi görünse de, asıl anlatmak istediği, toplumun kemikleşmiş yapısına hapsolmuş insanın çaresizliğidir. vatanı herşeyiydi, 2. dünya savaşını bir sınır karakolunda geçirdi, fransa' nın yeniden yapılanmasında, siyasi fikirleri önemli birer yol gösterici olmuştur. burjuvazi geleneklere karşıydı, bu yüzden ömrünün son 10 senesi yıkanmadı. simon de beauvoir ile yaşadığı ilişkide, iki taraf ta serbestti, özgürlüğün hayat prensibi olduğu aşikardı.
    sözcükler adlı yapıtıyla kazandığı nobel ödülü' nü reddetti. gerekçesi, düşüncesi ne olursa olsun bir yazarın, düşüncesini kendi olanaklarıyla savunması gerektiğidir. aynı sebepten ötürü, legion de honour gibi, fransa' nın en büyük onur nişanını da geri çevirdi.
    en bilinen eserleri, özgür iradeyi yücelttiği, özgürlüğün yolları üçlemesinde yer alan akıl çağı, yaşanmayan zaman, yıkılış, ayrıca varlık ve hiçlik ve bulantıdır.
    1980' de öldü, cenazesi, çok sevdiği cafelerin yer aldığı seine nehri' nin iki kıyısından da geçirildi.
    6 ...
  40. 19.
  41. burjuvazi gelenekleri reddeden ve bu yüzden hayatının son 10 senesi yıkanmadığı söylenen ünlü fransız filozof.
    (bkz: insan özgürlüğe mahkumdur)
    8 ...
  42. 18.
  43. nobel ödülünü ret konuşması şöyledir;

    "Resmi payeleri hep reddettim. Legion d'Honneur'ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: Ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim halde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden, bu ödülü verenlerin konumundan dolayı, kabul edemem."

    (bkz: alıntıdır)
    13 ...
  44. 17.
  45. ergenlikten yeni çıkmış bünyelere tavsiye edilmeyen filozof-yazar (bkz: bulantı) (bkz: uyanış)
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük