profestte yaşattığı güzel dakikalar ile kendini daha da çok sevmeme neden olan insandır. konserde çoğu kez canlı dinlediğimden emin olamadığımdır. nitekim sesinde albümlerindekinden farklı en ufak bir değişiklik yoktur. ayrıca projeksiyon perdesine yansıtılan görüntüler kendi sadeliğine yakışır bir uyumla akarken kendisine durmadan ' nasıl bir adamsın sen yahu?' dememize de sebep olmuştur.
üzerine çok şey söylenecek bir adamdır ve müzikal anlayışımı etkilemiş en önemli üç isimden birisidir kendisi. Sadece kendine has bir tarzı olan ve geçen yıllara rağmen bu tarzından asla ödün vermeyen nadir kişiliklerdendir. asla kendini tekrar etmemiştir ve yaptığı şarkıların büyük bir çoğunluğu hit olabilecek düzeydedir. Ancak sorun şu ki bıçak kadar keskin şarkılar yapmaktadır. Herkesin kaldıramayacağı bir tarzdadır kanımca. ki şarkılarını arşivime ilk aldığım zamanlarda şimdi hazır değilim demiştim ve iki yıl kadar hiç bir şarkısını dinlememiştim. sonrasındaysa bir şekilde dinlediğim tüm gruplar arasından sıyrılıp hayatımda farklı bir yere gelmiştir. Bir defasında çıkmış olduğum uzun yolculuklardan birisinde araç kullanırken onun huzur dolu sesiyle uykuya dalmıştım. Neredeyse ölümüme neden oluyordu. Ama dinlemekten vazgeçmedim yinede. ölmeden önce canlı performansını dinlemek istediğim kişiler arasındadır.
18 eylül 2010 cumartesi gecesi bronx pi sahne de fevkalade bir akustik konser veren süper insan. hani insan izlemeyince daha önce, fotolarından fln daha ciddi, suratsız bir adam bekliyor. ama konserde hep gülümseyerek şarkı söylemesi beni benden aldı. 4 metre uzağımdaydı, onu böyle yakından görmek, her şarkısında ona eşlik etmek, onu canlı kanlı izlemek bir hayli güzeldi. saçlarını uzatmış ve kirli sakal bırakmıştı. fotolarında görüldüğünden kat be kat yakışıklı ve sevimli olduğunu söylemeden de geçemicem. antenna albüm kapağındakiyle alakası bile yok. 1 bucuk saat hiç ara vermeden ortamdaki abuk sabuk gürültüye rağmen ** hiç bozmadan, sevilen şarkılarını seslendirdi. seyirciyle kadeh tokuşturmalar mı espriler mi ne istersen vardı konserde. ee jay jay in sesi yeter.
sağol jay jay.. bir kaç ay sonra gene görüşürüz zaten.*
1969 doğumlu isveçli ve çirkinliğiyle hayran bıraktıran trip hop'ı sevdiren şarkıcı.
diskografi:
whiskey (1996)
tattoo (1998)
poison (2000)
la confusion des genres (soundtrack 2000)
antenna (2002)
rush (2005)
the long term physical effects are not yetkKnown (2007)
edit: toplama albümleri.
eskişehirde dinlediğim
'you belive in me
i belive in you
how come that don't
belive in us' şarkısını sevgilimle söyleme şansına eriştiğim, süper sesli müzisyen.
melankolik olduğu kadar görkemli bir sese sahip leziz bir şarkıcıdır. şarkılara göre tutumunu belirleyen bir adam. ses rengi diye bir şey var ya, bu adamın sesi rengarenk.
düzenbaz herif. dün akşam sahneye çıktığı mekanda (bkz: ghetto) insanların parasını aldı ama kulaklara hitap edemedi. fakat bizler neyi gördük; şarkı söylediğin sahnenin arka planına projektör ile siyah beyaz bir takım durum görüntüleri yansıtınca sanatçı olunuyormuş ve kitleler bunu takip ediyormuş.
harikulade bir sese sahip sarışın. Birçok kişinin aksine kendisini bir o kadar da sevimli buluyorum nedense. Ayrıca dinlememiş olanlar için (bkz: far away)
portishead dinledikten sonra, ben de onlar gibi müzik yapmalıyım diyerek mimarlığı bırakan, kendini tamamiyle müziğine veren adam. hala bir portishead değil ama fazlasıyla gideri var.