elektrogitarın onun için yaratıldığına inandığım muhteşem varlık. tüm övgü dolu sözler yetersiz onu tanımlamaya. özellikle diğer sözde virtüözlere övgüler sıralanırken bu adama benzer övgüleri yazmayı hakaret sayıyorum ben. kelimelerle anlatmanın imkansız olduğu deha. altitudes kadar eşsiz, opus pocus kadar muhteşem, end of the beginning kadar özel bir adam o.
müzik ile alakalı sözlüklerde, gitarist kelimesinin karşılığı jason becker' dir. müzik tanrıları tarafından dünyaya gönderilmiş ulu bir insan. sağlına tekrar kavuşması dileğiyle.
Eğer sağlığı malum şekilde ilerlememiş olsaydı, özellikle Türkiye'de kaç tane diehard fanı olacağını çok merak ettiğim, kaderi hüzünlü, kendisi sağlam gitaristtir.
dün doğum günüydü. iyi di doğdun, iyi ki çaldın jason. 5 yıl ömür biçilmişti ama 15 yılı geçti. gerçi altitudes gibi kusursuz bir eseri yapan adam için yılları saymak çok abes. o ölümsüz.
41 yaşına girdi. doktorlar 4-5 sene ömür biçtiğinde daha yirmili yaşların başındaydı... ama o ölümü beklenen yıllarda sadece gözleri ve çenesiyle şarkılar yaptı. allah büyük. kimin ne zaman ne olacağı da onun bilgisinde. allah ona da, herkese de hayırlı hayat, hayırlı ölüm nasip etsin inşallah. iyi ki doğdun jason...
bir videosunda klasik bir eseri elektrogitar ile çalıyor. ve ağzından şu cümle çıkıyor ki inanamadım; "bu parçanın bu kısımları çok zor. boşverin." becker'ın zor dediği partisyonu tahayyül edemiyorum.
gerçek virtüözleri (vai, gilbert, hendrix, satriani... ) bir kenara bırakarak diyorum; günümüzde daha 1 tane albüm yapıp virtüöz olarak anılan gitarsitlerin alayının yaptığı işlerin toplamını tek bir esere sığdırmış deha.
rakçı bebelerin very speed hard metal core gibi uydurmalardan fırsat bulup da tanıyamadıkları, vizyonsuz gençliğin metin türkcanlardan başını kaldırıp da seyredemediği, amatör gitaristlerin kızlara hava atmaktan başka dertleri olmadığı için araştırıp öğrenmedikleri müzik dehası. modern çağın mozart' ı.
(bkz: altitudes) bir insan daha ne çalabilir, ne yazabilirdi ki zaten.
gitarın tanrılığı yolunda ilerlerken yaratıcının kendisine bahşettiği hastalık, yaratıcının ne kadar katil olduğunu düşündürüyor. o kadar çok üzülüyorum ki, bu hastalığına yakalanmasaydı yeteneği belkide dünyanın en iyi hayatına sürüklüyecekti onu. şimdi bir sandalye ve bilgisayar sistemi ile yaşıyor kendisi. o kadar çok üzülüyorum ki.