onurlu, disiplinli, başarılı, çalışkan ve çok okuyan bir milleti olan ülkedir.
insan hayatı her zaman önce gelir.
ama malesef çoğu eteist. cehennemde yanacaklar.
akıllı diyorsunuz ama akıllı değiller neden?
çünkü al önüne bir din sömürücüsü ve hüloğğ diye bağır. direkt cennetliksin.
*Japon geleneğinde hasta kişiye kesme çiçek götürmek uğursuzluk getiriyor. inanışa göre çiçekler kesildiği için zaten ölü sayılıyor; o sebeple de saksıda canlı çiçek götürülüyormuş.
*Japon hızlı trenleri dünyanın en dakik toplu taşıma araçlarıdır. istatistiklere göre ortalama gecikme süreleri sadece 18 saniye.
*Japon kadınlar tuvaletteyken çıkardıkları seslerin duyulmasından utandıkları için sürekli sifonu çekiyorlardı; bu da su israfına neden oluyordu.
*Japonların meşhur hamamı onsene, dövmeniz varsa kabul edilmiyorsunuz. Bunun sebebi ise dövme kültürünün Japon mafyası Yakuza ile özdeşleşmiş olması.
*Japonya 44.6’lık yaş ortalaması ile dünyanın en yaşlı ülkeleri arasında ikinci sıradadır.
*Japonya’da insanların çoğu Noel yemeğini KFC' de yerler. Noel' de KFC' de yiyebilmek için rezervasyon yaptırmak gerekir.
*Japonya’da Samurayların saçları onurlarının simgesiydi. Başının tepesi kazınan Samuray, iki yanda ve arkada kalan saçlarını özenlice topuz yapıyordu. 19. yüzyılda Batılılaşma hareketi sonucu Samuraylar ortadan kaldırıldı. Hepsine saçlarını kesmeleri emredildi.
*Japonya’da şişman olmak, kanunen yasaklanmıştır. 40 yaşın üzerindeki erkeklerin bel kalınlığının en fazla 85 cm olmasına, kadınların ise 90 cm olmasına izin verilmektedir.
*Japonyada Bir tren 5 dakika bile gecikse, kondüktör gecikme için özür diliyor ve demiryolu şirketi bir gecikme belgesi hazırlıyor. Bir tren bir saat gecikecek olursa, bu olay gazetelerde haber olarak yer alıyor.
*Japonya'da çatal, kasık yerine kullanılan Çubuklara tabağa çapraz koymak hakarettir.
*Japonya'da iş yaşamının stresini atmanın bir yolu kedi kafeleri. Japonlar iş çıkışı bu kafelere gidip hem bir şeyler içiyor hem de kedi seviyor.
*Japonya'da işte uyuya kalmak kabul edilebilir bir davranıştır. Çünkü bu çok çalışmaktan bitkin düşmenin göstergesi olarak algılanır.
*Japonya'da özel kafesler ile üretilen kare karpuzlar ülkede ve çevre bölgelerde büyük ilgi görüyor. Taşıma ve koruma kolaylıklarına da sahip olan küp karpuzların tadının normal karpuza göre farklılığı bulunmuyor.
*Japonya'da tüketilen yetişkin bezi sayısı, çocuk bezi sayısından fazladır.
*Japonya'da üç kişinin resmini çekmeyin Sansınızı kapatır.
*Japonya'da yaklaşık 1 milyon genç, Hikikomori denen bir rahatsızlığın pençesinde. Rahatsızlık insanların kendisini toplumdan izole edip, bazen yıllarca odalarına kapanması şeklinde kendini gösteriyor.
*Japonya'da yoğun saatlerde insanları metroya sığmaları için ittiren görevlilere Oshiya adı veriliyor.
internet kullanıcı sayısında çin, hindistan, abd ve brezilya sonra beşinci olan ülke.
ülkede internet kullanıcı sayısı 118 milyon 131 bin 30 dir ve ülke nüfusun %93.33'ü internet kullanmaktadır.
Dili Ural-Altay dil ailesinden gelmez geleni geçeni Türk yapmayın koreliler ile birlikte izole ırklar kategorisine girer ki zaten Japonca ve Korece izole diller sınıfında.
gezip gördüğüm en naif topluma sahip ülkelerden biridir. g.kore ile birlikte saygı konusunda aşmış ülkelerdendir. insan ister istemez ayak uydurmak zorunda kalıyor zira toplum orada seni saygılı ve mesafeli olmaya zorluyor.. bununla beraber dili de ural-altay dil ailesinden geldiği için türkçe'ye bir hayli yakındır..
1890 yılında osmanlı tarafından ll.abdulhamid'in japonya imparatoruna sunulmak uzere hediyeler götüren ertugrul firkateyni,dönüş yolunda kushimoto açıklarında kayaliklara çarparak batmış ve yuzlerce denizcimiz hayatını kaybedip sadece 69 denizci japon halki tarafından kurtarılmıştır. Iste bu faciadan sonra japon halkının gözünde Türklerin degeri artmış ve o tarihten itibaren Turkleri dost ve muttefik bir ülke olarak gormuslerdir.
bazıları dinsiz minsiz diyor ama her alanda müslüman ülkelerden bayağı ileride olan uzak doğu ülkesi. türkiye`de ya da başka ülkelerde şiddetli deprem olduğunda bu ülkenin insanları hemen yardıma koşuyor.
