yahudi, fransızlarla birlikte kendilerini üstün ırk olarak kabul eden 3 ırktan birine ev sahipliği yapan ülke. yaşayanlarının özgüvenleri tavan yapmıştır.
sevdiğim bir ülke. kültürüne, tarihine bakıp da sevmemek elde değil.
ikinci dünya savaşında yahudilerinkinden de büyük bir darbe yedikleri halde bu darbeyi vuran muzaffer olduğu için pek önemsenmeyen bir halka sahiptir japonya. savaşın en acı yüzünü görmüş bir halktır, özellikle sağ kalanları. çalışkan insanlardır. bugün yine bir deprem vurdu onları. refah içinde olmayı amerikan obezlerinden daha fazla hak ettikleri görüşündeyim, çünkü bu insanlar halk olarak çok çalışkanlar. almanlarla birlikte ikinci dünya savaşının bütün faturası onlara kesildi. biz türkler balkan savaşlarında aldığımız darbenin etkisinden kurtulamamışken bu insanların yıkılmış bir ülkeden bir barış toplumunu bu denli hızlı yaratmış olmalarına bakıp da imrenmemek mümkün mü? bu yüzden japonların mutlu olmasını istiyorum, çünkü onlar yirminci yüzyıl vahşetinin en büyük kurbanları. almanlar asla ders almazken, yahudiler kendilerine yapılanları bugün araplara yaparken japonya savaştan insanlık dersi çıkarmayı bilen tek ülke oldu. muzafferler ise zaten bildikleri yoldan devam ediyorlar, sadece ingiltere perde arkasına çekildi ve piyon olarak amerika'yı kullanıyor.
dedim ya, yirminci yüzyıl vahşetinin kurbanlarından olan bir ülkedir diye. söylenecek çok şey var onlar hakkında, ama kainata yalvarıyorum şu insanlara biraz mutluluk ver.
nefret ettiğim bir ülke, tarihine bakıp da nefret etmemek elde değil.
japonya, ikinci dünya savaşı başlayana kadar özellikle kore'de ve çin'de soykırıma varan katliamlar yaptı ama ne batı dünyası ne de sovyetler birliği sesini çıkarmadı. neticede faşizmin olduğu birkaç ülkeden biriydi japonya ve batı da sovyetler de faşizme karşı ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın.'' mantığıyla hareket ediyorlardı. hatta stalin bunu bir adım ileri götürüp almanya ile müttefik olarak polonya'nın doğusunu aldı. sonuç olarak faşizm iyice azıtınca 2. dünya savaşı başladı ve japonya'nın cephesi de belliydi. japonya, (çok kişi tarafından bilinmez.) batı cephesi'nde sovyetler birliği'ni yendi ama doğu cephesi'ndeki abd'ye karşı olan direnişi 2 nükleer bomba ile bitti ve japonya teslim oldu. tesli oluşu ile birlikte başta sovyetler ve abd, japonya'nın üzerine çöktü. almanya'da olduğu gibi, nürnberg'e benzer mahkemeler tokyo'da kuruldu, asıl sorumlu olmayan belli kimseler yargılandı, idam ve hapis cezaları verildi ve çekinildi. ama olay bu kadarla kalmamıştı. japonya artık başka bir ülkeydi. bu işgal sürecinin sonunda japonya faşizmden kurtulmakla birlikte batı kültürünü beninsemiş bir ülke oldu. onun dışında japon kimliği gerek çalışkan, gerek disiplin, gerekse bu özelliklerden gelen gizli milliyetçilik açısından değişmedi. bundan ötürüdür ki japonya çok kısa sürede toparlandı ve eski halinden bile daha güçlü bir ülke haline geldi.
buraya kadar her şey hoş ve normal, anormal ya da bilinmeyen bir şey yok. peki ben japonya'dan neden nefret ediyorum? çünkü almanya, avrupa'da yaptığı katliamların cezasını çekmiştir (aslında almanya'nın cezasını çekme sebebi güçlü yahudileri öldürmüş olmasıdır, yoksa batılı devletlerin umurunda mı ölenler?) ama japonya doğu asya'da yaptığı soykırıma varan katliamların cezasını çekmemiştir. bundan ötürü kendilerine karşı hala bir antipatim vardır.
ikinci dünya savaşı sonrası bir yaptırım olan: zorunlu ordu bulundurma yasağına ses çıkarmayıp, buraya ayıracağı bütçeyi teknolojik altyapıya aktarıp, teknikte alıp başlarını gittiler. buna karşın değişen dünya konjonktorüne uyum sağlama maksatlı; yaklaşık 10 yıllık bir süredir, ulusal ordu oluşumu çalışmalarındalar.
deprem ve tsunamiye karşı teknolojisini konuşturan ülke. 7 küsür şiddetli deprem de ölen olmazken akabinde tsunami ile ilk kayıplar oluyor. Suyla şaka olmaz.
altı ay önce başlarına deprem, tsunami ve yetmezmiş gibi nükleer sızıntı gibi üç ayrı felâket üst üste gelmesine karşın daha toparlanamadan 23 ekim 2011 van depremi için yardımımıza koşan dünyanın en güzel insanlarının ülkesi; güneşin doğduğu ülke.
uluslarası protokôl gereği henüz devlet yardımı ulaştıramadılar ama bakın japonlar büyükelçiliğimize neler göndermişler;
japon insanları minyon tipli gayet sıcak kanlı sevimli insanlardır. ve türkleride çok severler ''türkiye kurtarma için'' '' başar türkiye!'' gibi sözler yazarak paralarını bir zarfa koyup türkiyeye yollamaları gerçektende onun verici bir davranış hep var olun japon milleti.
seviyorum bu insanları, tarihlerini de seviyorum samurayları.
bir de yardım etmişler bize bak daha bir sevdim. batıdakilerden kat ve kat sağlam karakterli millete sahip ülke.
çok ilginç bir ülke. arkadaşım gitmişti, oradan evlendi hatta. öğretim görevlisi olarak 6-7 yılını geçirdi. sürekli anlatır durur, anlattıkça şaşırırım.
misal, söylediğine göre, hiçbiri ingilizce konuşamazmış. hani derler ya türklere, iyi ingilizce konuşamaz diye. gerçekten ben de şahit oldum gelen bir turist kafilesinde. konuşamıyorlar, belki de konuşmak istemiyorlar.
bi de, dünyanın en amerikan hayranı ülkesidir. tokyo'da bir amerikalı olmak, andromeda galaksisinde tanrı olmak gibidir. insanlar resmen size taparlar. bunu da başka bir amerikalıdan duymuştum, doğrulanmış oldu giden eş-dost ile.
ama yine de, çalışkan, dürüst ve çalışkan insanlardır.
ha, unutmadan. bu ülkede evler çok küçüktür. daha doğrusu, sadece evler değil, her türlü yaşam alanları küçüktür, daracıktır. küçük insanlardır fiziksel olarak da zaten.