her ikisine gidip, gezme şansım olduğundan biraz bilgi verebileceğimi düşünüyorum.
Azerbaycan'da; insanların sokakta kullandıkları dil, türkçeye çok yakın ve gayet net anlaşılır, iletişim konusunda hiçbir sıkıntı çekmezsiniz. türk yemekleri, anadolu mutfağını bulabileceğiniz, türkiye de alışmış olduğunuz mağazaları görebileceğiniz çok yeri mevcuttur. Ben bakü'de bulundum 3 gün kadar ve çok gelişmiş yapıları ve yüksek yaşam standartlarına sahipler. ülkede rüşvet ise en büyük sorunlardan biri, evet vize uygulaması yok ancak, ülkeye giriş yaptığınızda size 90 günlük geçici vize direkt olarak veriliyor ve geçen sene ücreti 10 dolar gibi bir rakamdı. vize sırası beklemek istemezseniz, 10 dolar daha rüşvet vererek, işinizi hızlandırabilirsiniz. açıkçası ben sadece 10 dolar vererek vize aldım ve tüm işlemler 10 dakikayı geçmedi.
Japonya'da; nüfus kalabalık ve sürekli bir hareket halinde insanlar. hayat sabah 6da başlıyor akşam 10'lara kadar çalışma hayatı devam ediyor. çalışma koşulları genellikle çok zor ve neredeyse hafta tatili kullanmıyorlar. seyahat etmek, yemek yemek, alışveriş yapmak başlı başına bir işkence. ingilizce konuşabilenlerin sayısı yok denecek kadar az (kesinlikle türklerden kötüler ingilizce konusunda) hatta çoğusu, yes, no demekten aciz. yazılar japonca olunca da seyahat işkenceye dönüşüyor. yemek kültürleri çok kötü, damak tadı diye birşey yok gibi. herşeyin içerisinde bolca soğan ve sarımsak var ve karşılaşabileceğiniz herkes kokuyor. ballı bir şerbet, acaip bir bitki, soğan ve yer fıstığını karıştırarak yemekler yapabilmekteler ve bilinenin aksine, porsiyonları da gayet geniş. aile yaşantısı ise oldukça zayıflamış durumda, evlenen çiftler neredeyse arkadaş gibi yaşamaktalar, uzun çalışma saatleri sebebiyle eşlerin birbirlerinden ayrı birer sosyal hayatı var. erkekler iş çıkışlarında bizim insanımızın kahvehaneyi tercih etmeleri gibi, ateri salonlarını tercih ediyorlar ve saatlerini harcıyorlar.