uzaklarda aramayınız efenim zira geçenlerde bir grup türk balıkçı boğazda ağlarına takılan yunusu bıçak ve bilimum kesici aletle bir temiz çizmiş ve darp ederek öldürmüştür.
bir hayvansever için oldukça kötü görüntülerdir. olayın çok kanlı ve kötü görünmesi, biraz da kesilen hayvanın boyutu ile alakalıdır, yoksa bir hamsi ile bir yunus aynı kefededir gözümde. ikiside candır.
yalnız japonlar ile cinsel ilişki kurduracak bir konu değildir bu. bu insanların kültürel bir olayıdır. dünya nüfusunun %75 i köpek eti yemektedir misal olarak. okyanus kıyısındaki hemen her ülke balina ve/veya yunus avı yapar. yunusun konserve olması sonucu küfür yiyen japon, aynı küfürü ota poka kurban kesen hatta apronda deve kesen dingil için etmektedir.
küfür edilecek hareket, insanların beslenme amacıyla bir hayvanı öldürmeleri değildir, küfür edilecek hareket, ankara mamak çöplüğünde kıçına demir çubuk sokularak veya tecavüz edilerek öldürülen yüzlerce köpeğin kapanan dava dosyasıdır, devrilmediği için bacakları testere ile kesilen mandadır, küfür edilecek hareket bir köpekbalığının yüzgeçlerini kesip suya salmaktır veya boynuna dikenli tel bağlanıp üzerine kangal salınan kurttur. hayvan hakları savunacak kişiler, binlerce kilometre öteye değil, kendi topraklarına bakmalılar öncelikle.
bir yunusu yaralarlar japon balıkçılar, bilirler ki yunuslar asla yaralı bir arkadaşını geride bırakmazlar. bu şekilde bütün yunuslar kapana sıkışır ve demiz sopalar yardımı ile dövülür. bu işkenceden sonra ise sersemlemiş yunuslara çelik kancalar ile darbeler yapılır ve akabinde sudan dışarıya çıkartılması sağlanır. keşke bu işkence bu kadar kısa sürse! sersemliği geçmiş ve vücudunda kanca yaraları olan ve ayrıyeten nefes alamayan yunusların boğazına gelişi güzel bıçak darbeleri atılır hem de bütün halkın, çocukların gözleri önünde. eartlings isimli bir belgesel vardı, izlemeye yüzü olanlar baksın derim. izledikten sonra hala katliam değil ne de olsa soyları tükenmiyor diyebilecekler mi?
ekleme: ayrıca yunusların yön duygularını karıştırması için radyo sinyalleri yardımıyla yunusların seslerine benzer sesleri denize/okyanusa yayarlar bu katliama ortak olanlar. yunuslar birbirleriyle sesli olarak iletişime geçemezler ve yönlerini tamamen sapıtırlar.
the cove adlı belgeselde kapsamlı olarak anlatılan ve sonuçları sanılandan çok daha tehlikeli olan katliamdır. boktan denilen Hindistan bile yunusları "insan olmayan bireyler" olarak tanımlayıp değil avlanılmalarını, yaralanmalarını veya yakalanmalarını dahi yasaklarken bu götü boklu japonlar neden bu konuda bu kadar cahil davranıyor akıl sır erdirilecek gibi değil. Şunların balina avlama gemilerine biri çıkıp en nihayetinde batırsa ne güzel olur, gezegene iyilik yapmış olur.
Hangi açıdan ele alınırsa alınsın büyük bir riyakarlık örneğidir buna vahlanmak. Kilosu 5 liraya çıkınca mıyırdadığımız hamsinin günahını sorarım. Boyu küçük diye mi sallanmıyor hamsinin katliamı, yoksa yüzlerinde default bir smiley olmadığı için mi?*
Japon balıkçısı mevsimi gelince idris reis gibi açılıyor, yakalıyor. Evet o hayvan yarı-amfibik olduğu için tekneye çekip boğulmasını beklemiyorlar. Vahşet dediğiniz kan akmasıyla ölçülüyorsa mezbaha ziyareti öneriyorum, ya da bir tavuk işleme fabrikasının kesimanesini.
Adam (Japon) inek, koyun yetiştiremiyor küçük topraklarında, yerine yunus yiyor. Yıllardır koparılan bu yaygaranın menşei de Kanada ve abd. her yıl yavru fok katliamı suçlamalarını iplemeyip, kontr-suçlama olarak ortaya sürdüğü bu kolpa "acıma" dalgasını dizilerinde ufaktan ufaktan, late nite Showlarda doğrudan dürtüyorlar, biz de sıçrıyoruz.
iki sopayla, küçük bir kasede yunus yiyen japona, 3 santimden incesini biftekten saymayan ortalama 90 kiloluk Amerikalının lafıyla "lanet herif" demem ben.
Hem "Denizden babam çıksa yerim" bir Japon atasözü değil ki?
hiç bir şekilde engel olunamayacak olayların başında gelir.
dünya total bakıldığında çok kötü bir yer ama bize
hep bardağın dolu tarafından bakmayı subliminal olarak öğretiyorlar.
yunus balığı yenmez. yunus denizde besin piramitinin tepelerindedir. bu yüzden vücudunda civa birikimi yüksek miktarda olur diyen bir belgesel izlemiştim. yani boku bokuna öldürülüyor. ama kurban bayramında öyle mi? biz adanalılar olarak hiç bir noktasını araya vermiyoruz. ciğeri dalağı kellesi işkembesi mumbarı her yerini yiyoruz. yani kurban bayramındaki katliam değil ziyafet. etinden derisinden yararlanılmayan yeri yok.
kaldı ki sırf kurban bayramı dolayısı ile yetiştirilip büyütülen besi hayvanları var. amk yunus çiftliği filan mı var bu piçler kafasına göre kesiyor?
