tabiri caizse göt uçuklatan filmler üreten bir sektördür.
ve fakat uçuklamayan yerim kalmamasına rağmen, birkaç gün ışıklar açık uyusamda artık suyunun çıktığını düşündüğüm sektördür. efendim yıllarca gerek amerikan film endüstrisinin bize dayattığı tipik bööö ani öcü çıkmaları yani aksiyona bağlı korkutmalara karnımız doymuşken bu japon zatlar böyle küçük ve ölmüş, sonradan intikam almaya karar verip mutasyona uğramış küçük kızları korku filmi sektörüne katarak iyi bir tiraj yakaladılar.
yıllarca birbirini tekrarlayan vampir hikayeleri, ki vampirli filmler artık korku gerilim olmaktan çıkıp blade, underworld vb filmlerle maceraya doğru yelken açmışlardır, ya da tipik ruh, öcü, yaşayan ölüler vb filmler de uçuklatmama etkisine varana kadar sürekli basılıp basılıp dağıtılmış ama artık talebi karşılamamaya başlamışlardır.
yani yolda yürürken yürüyen bir ölü görsem ya kafasını uçururum ya da milla yı beklerim uçursun diye o denli saçmalamış durumda konular..
ancak japon filmlerinde böle elleri bacakları ters ters yürüyüp kuyu tırmanan, ya da cevapsız aramalarla adam götüren ((ulan yazarken bile korkuyorum masadan uzaklaştım o denli altta bişey çıkar falan neyse)) küçük kızların hikayeleri tutunca sürekli aynı tür filmlere mi kayıyorlar diye kendime sormuyor değilim. çok afedersiniz burda japon yönetmenlere bi siktirin gidin demek istiyorum naçizane ömrümü yediniz lan..
sıkı filmlerle başlayan ama holywoodun remakelerle tadını ve büyüsünü kaçırması ve çok fazla kendini tekrarla artık eski tadı vermeyeceğe benzeyen sektör
tamam kabul, korku filmleri en fantastik öğeleri kullanarak bir ambiyans oluşturma peşindedir. Ancak, izlediğim korku filmleri içinde ilk beş dakika içinde içinde visidiyi veya dividiyi kapatma isteği uyandıran başka bir tür yok. yani o derece uyduruk ve anlamsız. filmleri evime sokan kişiye mütemadiyen kafa atma isteği uyandırıyor.
misal: tamam telefon çağrıları adamı öldürü ama bu telefondaki sesten değil kansere yol açması nedeniyle olur.