jane eyre

entry62 galeri12 video2
    51.
  1. Bir kızın çile dolu hayatını anlatan sürükleyici bir roman. Lisede okumuştum ve çok etkilenmiştim, çok kalın bir kitap olmasına rağmen kısa sürede bitirdiğimi hatırlarım.

    Bu başlık lise yıllarıma dair güzel bir detayı hatırlattı bana şimdi alıp kitabı yeniden okuyamam ama filmini izlemeyi düşünüyorum.
    0 ...
  2. 52.
  3. Şu çirkin kız işte sonra Rochy ile evleniyor.
    1 ...
  4. 53.
  5. 626 sayfalık olan bu kitap sürükleyicilik bakımından o kadar iyiki hiç sıkılmadan bir günde bitirdim. Romantik kitap sevmememe rağmen beni kendine hayran birakan 2-3 romantik kitaptan biri. Okunması gereken bir klasik olduğuna inanıyorum ayrıca yazarın(Charlotte Brontë) hayatınıda yakından araştırmalısınız.
    1 ...
  6. 54.
  7. Dünya klasiği. Cahiller bilmez mq, nyse severek okuduğum en güzel kitaptır. Kitap bağımlısı olmamda büyük rol oynamıştır kendisi.
    1 ...
  8. 55.
  9. "Hayallerin güzel de, gerçek olmadıklarını unutmamak gerek. Kafamın içinde pespembe bir gökyüzü, çiçekli, yemyeşil bir cennet bahçesi var. Ama gerçekte arşınlamam gereken dikenli yollar olduğunun da farkındayım ben."
    1 ...
  10. 56.
  11. Dünyanın en güzel kurgusu lan resmen. Böyle aşk olamaz, böyle bir vazgeçiş olamaz.
    2 ...
  12. 57.
  13. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1483045/+

    2011 yapımı bir film. Charlotte Brontë'nin dünya klasiklerinden kitabı filme uyarlanmış.
    bu aralar dönem filmlerine taktığım için izliyorum bana bir şey katmadı ama olsun. sonu üzdü mü, sevindirdi mi ben karar veremedim. izlerken birazcık sıkıldım. pride and prejudice filmiyle olay örgülerini benzettim bu yüzden aklım karıştı konsantre olamadım.
    1 ...
  14. 58.
  15. vay bee okuduğum ilk kitaplardandı geçmişe gittim bi an.
    hiç tarzım değil ama.
    1 ...
  16. 59.
  17. 60.
  18. Ceyn eyır diye okunur. ufak tefek, çelimsiz, güzel olmayan, sade, gariban, kimsesiz ama güçlü karakterli bir kızın hayata tutunabilme mücadelesinin öyküsüdür. Ailesini bebekken kaybetmesiyle önce dul ve zulümkar bir kadın olan yengesinin yanında, sonra yetimhanede yetişen bir kızın acı dolu hayatını ve kendinden 20 yaş kadar büyük varlıklı bir adama olan aşkını birincil kişi ağzından anlatan roman.
    Çocukluğumda sadeleştirilerek bir çocuk kitabına dönüştürülmüş haliyle okumuştum. Hatırladığım iki şeyden biri; jane'in kuzenlerinden birinin çocukluğunda jane ile kurbağaya benziyor diyerek dalga geçtiği, diğeri de jane'in kendisinin jane eyre olduğunu bilmeyen birisiyle konuştuğunda "bay rochester kıza çok kıymet verirmiş, halbuki hiç de güzel değilmiş" cümlelerini duyması.
    Charlotte bronte'un kendisi gibi romancı olan kız kardeşlerinin isteklerinin aksine, jane'i güzel bir kadın olarak tasvir etmekten kaçındığını duymuştum. Aynı şekilde aşkı edward rochester da çirkin bir adam olarak betimleniyor. Edward'ın sert mizacıyla uyum oluşturacak şekilde, jane de özünde iyi fakat insanlardan gördüğü zulüm ve geçirdiği travmatik çocukluğun etkisiyle sert mizaçlı sayılabilecek, asi ve yalnızca sevdiği adam karşısında eğilip bükülebilen bir kız.
    Gelgelelim jane'e olan aşkı huysuz ve kibirli bir adam olan rochesterı yumuşatıp daha insancıl ve vicdanlı birine dönüştürüveriyor.
    0 ...
  19. 61.
  20. Kitap kayıt defterime göre 10.02.2021 tarihinde bitirdiğim 626 sayfalık bir eser. Şimdiye dek okuduğum tüm kitaplar arasından en çok etkilendiğim ve sevdiğim kitaplardan birisi oldu, ilk üçte diyebilirim. Benim için özel bir yeri var, o yüzden kitaplığın en üst rafında saklıyorum bir tarafı buruşmasın, yıpranmasın veya kitaba herhangi bir zarar gelmesin diye. Zaman zaman içinde kurşun kalemle tırnak içine aldığım sözlere ve kısımlara bakıyorum, tekrar tekrar o yerleri okumak bana mutluluk veriyor nedense bir yandan da beyin fırtınası yapmış oluyorum, bu kitabı elime almak bile içimde iyi hisler oluşmasını sağlıyor. Kitaptaki favori karakterim helen burns, ben hem onda hem de Jane eyre karakterinde kendimden bir şeyler buldum belki de o yüzden bu kitabı çok seviyorum, Jane karakterinin başından geçenleri, düşüncelerini sanki kendim yaşıyormuş ve oradaymış gibi hissettim, en güzel kısım bence Helen ile olan arkadaşlığıydı.
    aslında okumakta biraz geç kaldığım bir eser olduğunu söylemem gerek belki daha erken okunabilirdi birkaç sene önce bitirmiş olsaydım daha güzel olurmuş benim için ama ziyanı yok, zaten bu yaşlarda değerini daha iyi anlıyor insan bu türden faydalı, ince ve derin kitapların, o bakımdan çok da müteessir değilim bu konuda.
    Kitapta not aldığım 80 den fazla söz/kısım var. Aslında buraya kitabın benim için en can alıcı ve etkileyici kısmını yazmak istiyordum fakat henüz okumamış ve okuma niyetinde olup bu başlığa kitapla alakalı fikir edinme amaçlı gelebilecek kişiler olabileceği aklıma esince onları mağduriyete uğratmamak, ipucu verip kitabı deşifre etmemek yani ingilizce tabiriyle "spoiler" vermemek ve okurken yaşayabilecekleri duygulara-düşüncelere önceden etki etmemek/engel olmamak adına ilgili kısmı bu başlığa yazmaktan vazgeçtim önceden bilgi vermemenin daha doğru olacağını düşündüm. o kısmı belki başka bir başlıkta paylaşabilirim öylesi daha iyi olur.
    Onun yerine sevdiğim bir başka alıntıyı yazayım o zaman:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2185033/+

    ' Demek ki sana iyilik yapanlara karşı sen de iyisin. Ben de böyleyim. Acımasız, haksız olanlara da iyi davranır, boyun eğersek, kötülere fırsat vermiş oluruz. Bu kez kötüler hiçbir şeyden korkmadıkları için iyi olmaya çalışmazlar, gitgide daha kötü olurlar. Bize yok yere vuranlara biz de var gücümüzle vurmalıyız. inanıyorum ben buna. Hem öyle yaman vurmalıyız ki o insana ders olsun da o işi bir daha yapmasın. '

    Jane eyre, 82. Sayfa
    1 ...
  21. 62.
  22. hayatimda ilk kez henüz iki sene önce okudugum ve en sevdigim romanlardan birisi olmus kitap. birincisi, jane eyre'yi kendi kisiligime cok yakin hissetmem, ikincisi ise jane'in cilekes, gariban hayati ve kitap boyunca basindan gecen onca olay. kesinlikle sıkıcı olmayan bir kitap. hic beklenmedik anlarda öyle seyler oluyor, ve hikayenin olay örgüsü öyle bir degisiyor ki insan hem sasiriyor, hem de hayran kaliyor 19. yüzyilda yazilmis bir roman oldugu icin. dün charlotte bronte'nin villette romanini bitirdim, onu ise daha cok sevdim. orda yine jane eyre'e benzer bir karakterin hikayesini dinliyoruz, yine gariban, kimi kimsesi kalmamis ve tek basina hayata tutunmaya calisan genc bir kadin, ve tabi sürprizlerle dolu uzun mu uzun bir hikaye. okumamislara siddetle tavsiye ederim.

    bir de jane eyre ile ilgili suna deginmek istiyorum, filmlerde izledigimiz edward rochester'larin hic birinin kitaptaki anlatilan karakterle alakasi olmamasi sinirlerimi bozuyor, yani tip acisindan. bir tek ciaran hinds'da var az bucuk o anlatilan esmer, kalin kara kasli, kara gözlü, yakisikli sayilmayacak tip. Yalniz onun yüzünün cizgileri de yeterince kaba degil, hatta sevimli bile diyebiliriz. Gözleri de ela veya yesil sanirim. Yani cast ekipleri "basrol oyuncusu bu, az bucuk yakisikli olmasi lazim yoksa film tutmaz" demis sanki. michael fassbender nedir arkadas? Adam hem sarisin, hem mavi gözlü, hem uzun boylu, hem de bildigin yakisikli. toby stephens'in yüz hatlari ise fazla kibar, bir tek catik, kalin kaslari kurtariyor onu biraz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük