şimdi yokluğunda verdiğim nefesler
bir zamanlar yanındayken aldıklarım
erken kaldırılmış bir cenazeden sesleniyorum sana
beni gömdüklerine bakma
arkamdan edilen dualar ve dar köşeli intizarlar yalan
adım hala Jan
beni hatırladın mı?
sen,mühendis ve yalnız kalacaksın gecenin içinde
bir yanın çocuk doğurmaya
diğer yanın
sarhoşken karanlık şarkılardan aşağıya atlamaya yatkın!
beni daktilo sesiyle öldürdüler
saat Baudelaire'i büyük bir huzursuzluk gecesinde
kapkara memeli bir kadın geçiyordu
ya da aşk senin gözlerinde son vedaya bir ömür var
sesinin zayıf olduğunu düşündüğüm şair. kelime oyunlarıyla şiir yazılmaz. fazla şiir okumadığı aşikar. çok okuması lazım. çok okuyarak belki bir ses elde edebilir.
devrine göre iyi yazıyor adam,her şair iyi şiir okuyacak diye birşey yok,ben sevdim kelimeleri dizişini,kendisini kabul ettim şair olarak bu da güzel bir şiiri kanımca;
sadakatin masalından silindiği gecelerde
Şeyh Galip bilmez
pazarlıksız sevmeye
kanla karışık yağmur yağıyordu
zeval altındaydı kalp beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
itten köpekten yapılmış meyhaneler deviriyordum
emektar garsonlarını incitmeden
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
seni uzayın karanlığından alıp
dünyaya getiren anneni
gözyaşlarımın gözleriyle gördüm
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
sana yıkımla çizilmiş kanserli babalarını
unutmamak için denizi seyreden
emsalsiz gece çocukları getirmek istedim
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
biz gecenin bir vaktinde
birbirleriyle son kez ayrılmak için
ilk kez karşılaşan iki sistik
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
her gittiği yere yüreğiyle gidenin
aklı beladan kurtulmaz
unutma
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
eğer sana dokunmak hiç bitmeseydi
dinlerin ve devletlerin adlandıramayacağı kadar
delice uzasaydı
acaba o zaman aklımın adı ne olurdu?
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
konuşmuyorum, konuşamıyorum, neden?
çünkü kalbimden dilimin ucuna kadar
kan içinde içim
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
umurumda değil kaşmir kazaklar ve repo
tuza boğulan hayvan leşleri gibi
ortada kalsın dünya malları
ben yan yana oturup
ayaklarımız denize uzatacağımız günü özledim
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
olacakları ve ölecekleri önceden görüyor
dünyanın sonuyla konuşabiliyordum
dünyanın sonu gebeydi
karnında benim sevgilimi taşıyordu
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
çok yalnızdım
senden önce hiç kimse aşk rızası için gelip de
o meşhur uçuruma ittirmemişti yalnızlığımı
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
bu dünyaya ait olmadığım
öbür dünyaya ispat edilircesine terk edildim
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
buraya kanı yere akan ruhumu basıyorum
vakitsiz ölmenin serseri oğludur aşk
eski mezarlarıma bakıyorum da
tekrar yaşayınca tıpatıp ona benziyor
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
istanbul Vali Konağının camlarını kırarcasına seviştik
sevdiğin her şeyi beni öldür diye öptüm
ihanet ormanındaki pars bakışlı sevgilim
beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla
ah! çocuk ah!
sana sonsuzluk hiç çıkmayacak baktırdığın fallardan
ele alınamaz en güzel intihar mektuplarını yazdığın halde
taptığı aşklarda kendi hayatı kendine
hiç okutulmamış birisin sen
kendime tabutlardan tabut
sana gelinliklerden haziran beğendim
birbirimiz hakkında her şeyi bilmeyelim
henüz yola çıkmadan önce
merhamet değmemiş uzaklara gideceksek
kaçmak daha kolay olsun
ikimizi de aynı düş büyüttü
ikimizi de aynı şey delirtti
ben akıllanırken
bir iki kere parisi hatırladım
sen akıllanırken
her şeyi büsbütün unuttun
şehirden geri çekilirken
alkol kaplama çılgınlıklarım olur
ağzımı burnumu
kamyoncu küfürlerine bırakırım
gece gözlerini
gece yarılarına vura vura unuturum
kör yalnızlığıma kör bir fahişe ararım
illaki bulurum
veya
bundan sonra seni ilk gördüğüm yerde
eğer hatırlarsam
kendimi vururum.
yukarıdaki gibi güzel şiirlere sahip, zamanın ötesinde yazan şair.
--spoiler--
-hayatta bazı şeyler vardır,
onlar kutsal kitaplarda dahi olmaz-
...
o fotoğrafa
kırık dökük kadınlar gelir
dudaklarından koyu bir yalnızlık akar
kalpleri kırıktır,çocuklukları kırık
kimsenin kimseye gitmediği gecelerde
sürekli çiçeksiz kalmışlardır
uykusuzdurlar
menekşe severler,kahve ve intihar
içlerinden biri beni seçer
ölünecek adaklar
inanılacak hikayeler veririm ona
olmayacak olacaklar veririm olmaz
''korktuğun korkular uyanık kalsın,biz hiç uyanmayalım''derim olmaz
birlikte yürümez,birlikte susmaz
bazen hiç kimseyle konuşmaz
öylece durur
öylece durur içinde nefesi kesilmiş maviler
herşey sonsuza kadar öyle duracaktır sanki
cümle cümle ölmediğine pişman olur kalbim
onlar beni yalnızlığımın mezarını kanatırcasına öptüler!
kalpleri kırıktır,çocukları kırık
kırar,döker,giderler
hızla deliririm, kolumdan tutar bir ambulans
belki kasım belki ağustos
hayatın yaşamaya yarayan parçası içimden kayıp gider
yağmurlar geri döner,onlar asla dönmez
--spoiler--
roman,
bir masada oturmak ister,
süslü karılarla karşılıklı kahve içer,
genelde varlıklı bir mahallede oturur,
evi devlete yakındır veya hiçbiri değildir,
yazanı memurdur,
adamı yorar
lakin şiir,serseridir!
herkesin piç diye aşağıladığı
her adamın öz oğludur
isa'nın kanını,Musa'nın asasını,
Muhammedin has çocukluğunu taşır
parklarda yalınayak dolaşır
sarhoş gezer,donsuz gezer,hep uyurgezer
eti eskimiş fahişlerle yatar
yeryüzüne inmesi yasaklanmış
meleklerin koynunda uyanır
ölümü ve reddedilmeyi göze alarak
devletten ve annesinden bazı şeyler gizler
bir insanı cehenneme götürecek
bütün iyi küfürleri bilir
aklı başındayken terk ettiği
bütün boktan disiplinleri çok iyi bildiği kadar
ve iyi bir şiir
her zaman
kendini kusursuz okuyabilenler adına
gece yarıları için için ağlayarak
sadece kendini oluşturan manalardan özür diler
umrumda değil kaşmir kazaklar ve repo
tuza boğulan hayvan leşleri gibi ortada kalsın dünya malları
ben ayaklarımızı denize uzatacağımız günü özledim
(bkz: beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla)
demiş bir şiirinde.
okudukça okuyası gelir insanın. ikinci şiir kitabı da tazecik.
Denizcidir, hayatı denizlerde geçmiştir, ilk kitabı ağlama meleğidir. Ayrıca bu kitap, yılın en iyi şiir kitabı ödülünü almıştır (adını hatırlamıyorum;ama bir şairin anısına verilen ödül).
2. Kitabı Saf Acı 2012 yılında çıkmıştır.
"kimseyle, kimsenin bilmediği bir oyunu oynamayın,
yağmurunu yırtmayın,
duasına basmayın.
kimsenin kalbini,bulamayacağı bir yere gömmek için çalmayın.
aslında hayat; dinler tarihinden uzun, ölmekten kısa ve rüyalarda olup biten herşeyden de daha tuhaftır. anlayın."
"kendi yalnızlığına babalık yapamayanı,
aşk kılığında gelen üvey bir anne öldürür." diyerek yalnızlığınıza sahip çıkmadığınızda nasıl bin beter yaralanacağınızı anlatır.
"dokunmaya kıyamadığın herşeyi ona verdiğinde
sevdiğin şarkıları,etini,
daha kurulmamış kahvaltı masalarını
ve hatta
onun bile bilmediği bir onu,ona verdiğinde
bir ülkeyi baştan aşağı kolaylıkla ele geçirmiş
barbarların yaptıklarını yapar sana
kırar seni,
kılıçtan ve cehennemden geçirir
ve öyle acır ki için
artık gözyaşların bile doğduğu gözleri hatırlamaz"