Dilimize adam akıllı çevrilmiş bir eseri bile olmayan buna karşılık fantezi düşkünü insanımızın son zamanlarda adından çokça söz ettiği havadan sudan konuşurken bile mahiyetini tam kavrayamadığı sözlerinden alıntı yaptığı Psikanalisttir.
Bu insanların parmağı kanasa bunun üstesinden gelmek yerine aslında lacancı psikanaliz bağlamında konuşursak şöyle ya da böyle şeklinde cümlelerle içinde bulundukları durumu açıklamaya çabalarlar.
işte tam da burası fantezinin kendini bas bağırdığı, en güzel safsataların öne sürüldüğü yerdir.
Bu noktada, Sigmund freud’un: bazen bir puro yalnızca bir purodur.” sözü akla gelir ve aslında bu sözün gerçek ve fantazyanın ayırdının ikazına yönelik söylendiği anlaşılır.
Anti-pskinalist bir güzergah izleyen Deleuze ve guattari'nin çalışmalarını, biraz lacan bilmeden anlamak güç. Ancak teslim etmek gerekir ki, lacan anlaşılması güç bir figür, eskik bir arzu problematigi ve dişil olani silen bir sembolik düzen analizi ile, çıkış imkani barındırmayan ancak pek çok özdeşleşme analizlerinde haklılığını görebileceğimiz perspektif sunmuş olmasi hasebiyle, eleştirel teorinin merkezinde tahlillerin uğrağı olmuştur. Özellikle cinselligi, kadın ve erkek olarak cinsel bölünme ekseninde, ontolojik olarak açıklanabilir olup olmamasinin imkanlari uzerine düşünen, Lacanci psikanaliz ekolunden gelen Zupančičin, manzaramizi renklendirdigini söylemeden edemeyecegim. Cinsel fark ile ilgilenenlerin, bunu cinsel bölünme olarak nasıl ele aldığı incelemelerini tavsiye ederim.
fransız psikanalist. teorileri iyidir hoştur ancak etik açısından fevkalade sınıfta kalmıştır. bir ülkücü ahmet kaya'ya karşı ne hissediyorsa kendisine karşı onu hissediyorum desem yanlış olmaz.
Kendi yazılarını anlamak neredeyse imkansızdır. Bu yuzden Slavoj Zizek, Bruce Fink ve Jacques Alain Millet gibi dunya dillerine tercume edenler uzerinden anlasilmasi gereken psikanalisttir. Asil derdi psikanaliz ya da tedavi degildir, dunyayi, ozneyi ve gerceklik denilen seyi iddia ettigi duzleme cekmektir.