günümüzdeki son ulaşılan şüpheli sayısı 31 olan, şehvet cinayetlerinin ilk halkasını oluşturduğu dile getirilen, ripper street adlı ingiliz dizisinde son cinayetinden sonraki whitechapel sorgulanan efsanevi seri katil.
1888 yılının ikinci yarısında, Londra'nın gecekondu semti Whitechapel'da faaliyet göstermiş seri katil. Katile Jack ismi, Merkezi Haber Ajansına katil olduğunu iddia eden bir kişi tarafından gönderilmiş mektuba binaen verilmiştir. Bu mektup cinayetlerin işlendiği dönemde basılarak yayınlanmıştır. Tamamı hayat kadını olan kurbanlardan beşinin aynı kişi veya kişilerce öldürüldüğü kesinleşmiştir. Ancak Karındeşen Jack'e maledilmiş yaklaşık 20 cinayet vardır. Cinayet dosyası cinayetlerden iki sene sonra kapatılmıştır. Ancak günümüz ingiliz dedektifleri ve bilim insanları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayetleri aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Günümüze kadar ulaşmış tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu iddia edilen şaldır. Karındeşen Jack'in yöntemleri vahşiceydi. Kurbanlarını önce boğazlayarak etkisiz hale getiriyor daha sonra da boğazlarını kulaklarına kadar kesiyordu. Ufak tefek değişikliklerle beraber kurbanların tamamına yakınının karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı organları çalınmış, bazen de burun ve/veya kulakları kesilmişti. Jack kurbanlarını, dizleri karna çekilmiş ve bacakları açık bir şekilde düzenleyerek terkediyordu. Karındeşen Jack'in kimliğine dair onlarca iddia ortaya atılmıştır ancak hiçbiri kanıtlanamamıştır. Bu şüpheli listesi birçok önemli ve soylu kişiyi de içermektedir. Katil olduğunu iddia eden kişinin Merkezi Haber Ajansına gönderdiği mektubu inceleyen uzmanlar mektubun yazarının alt tabakadan, eğitimsiz biri olduğu sonucuna varmışlardır. iç organların çıkarılması nedeniyle katilin cerrah ya da kasap olabileceği iddiaları ortaya atılmıştır.Katili görmüş olan bir adam polise şapkalı ve uzun bir palto giyen bir adamdan şüphelendiğini söylemiştir. Katilin kurbanlarının yanına yaklaştığında onların dikkatini çekmediği için o zaman yaşayan insanlar gibi giyindiği ve hareket ettiği düşünülmektedir.
1888 yılının ağustos ve kasım ayları arasında londra' nın doğusunda bulunan whitechapel semtinde en az 5 hayat kadınını boğazlarını keserek öldürmüş, iç organlarını çıkartıp böbreklerini yanında götürmüş, adını metropolitan polisine yazdığı bir mektuptan almış, kimliği halen daha bilinmeyen efsanevi seri katil.
solgun sokak lambası ışığı altında karnı kesip bağırsaklar, böbrekler ve diğer iç organları çıkarmasının bu işte tecrübe gerektiren bir mesleğe - cerrah ya da kasap gibi - sahip olduğunu düşündüren, kimliği belirsiz seri katil.
zoiac katili gibi karışık profiller sunan bir saldırgan. kurbanını planlayarak öldürüyor ama geride oldukça kanlı bir manzara bırakıyor. polise, cerrahlara, toplum görevlilerine mektuplar yazıyor ama geceleri cinayet işliyor. belki de birden fazla katil vardır. davranış biçimleri kafa karıştırıyor.
cinayet işlediği bölgenin karışıklığı ve o zamanın insanlar ve polis adına yaşamı zorlaştıran şartları düşünüldüğünde cinsel saplantılı, zeki ama çok kötü biri olduğu su götürmez şahıs.
aynı zodiac' da olduğu gibi bir iki kere şans eseri yakayı ele vermekten kurtuldu. bu şans cinsel saplantısının kendisini suça yönelttiği gerçeğini değiştirmiyor.
yine zodiac' da olduğu gibi red herring/ yanıltıcılık lehine işledi. bütün mektupları kendisinin gönderdiğine yönelik kesin bir kanıt yok. zaten bu tip cinayetlerde öyle çok asılsız ihbar ve ünlü olma peşindeki asılsız iddia gelir ki soruşturmayı olumsuz etkiler.
üzerinden iki asır geçmiş olsa da hala cinayet mahali kanıtları ve birkaç dna kanıtı var. gelişen teknoloji ile kimliği belirlenebilir.
gölge adam adlı romanda, işbirliğine giriştiği seri katili öldürüp rakipsiz kalmaya çalışan bir seri katilin fbi' ya bir mesaj eşliğinde gönderdiği böbrek parçasıyla akrabalığı bulunduğunu iddia ettiği, hakkında onlarca teori olsa da, kimliği hala kesin olarak belirlenememiş olan seri katil. ilk şehvet odaklı seri cinayetleri bu kimliği belirsiz fail işlemiştir.
şüphelileri arasında alice harikalar diyarında adlı başyapıtıyla tanınan edebiyatçı lewis carroll, fil adam lakabıyla bilinen john merrick, dönemin veliaht prensi edward, kraliyet doktoru james gull, ünlü ressam edward walter sickert gibi ilginç isimlerin de bulunduğu ama kesin kimliği hala belirsizliğini, son yıllardaki teorilere rağmen, koruyan, ilk şehvet odaklı seri katil.
Eski fbi profil uzmanı john douglas’ ın psikolojik profilini çıkartıp aaron kosminski olduğunu iddia ettiği ancak kesin kimliği hala belirsizliğini koruyan seri katil.
cinayetleri döneminde çevrede işlenen ve cinsel organın tahrip edilmediği cinayetlerin kendisiyle alakalı olmadığı düşünülen efsanevi, kimliği hala kesin olarak belirlenememiş seri katil.
aynı zodiac mektupları gibi, bütün mektupları kendisinin mi yazdığı yoksa şaka olup olmayacağı hala tam olarak çözülememiştir.
şüphelileri hakkında ilginç teoriler de olan ancak kesin kimliği hala sırrını koruyan seri katil. ilk şehvet odaklı seri katildir. cinsel odaklı seri cinayetler kendisiyle başlamıştır.
teoriler şöyle:
1-) cinayetlerin merkezindeki bölgeye bakıldığında burada şüphelilerden aaron kosminski' nin evi olduğu anlaşılıyormuş.
2-) edward walter sickert adlı ünlü ressam çocukken geçirdiği ve cinsel organını mahveden bir operasyon sonrası kadınlara duyduğu nefretin bir gün patlamasıyla, patricia cornwell' e göre, bu cinayetleri işlemiş. hatta kendisinin karındeşen jack' in yatak odası adlı bir tablosu bulunmaktadır.
3-) bir hayat kadınından frengi kapmış olan prens edward' ın kendisinin ya da emriyle kraliyet doktoru gull' un, tek cinayeti örtbas etmek amacıyla bu cinayetleri işlediği rivayet edilse de aynı dönemde edward' ın güçsüzlüğü, gull' un ellerinin titremesi bu teoriyi yalanlamaktadır.
4-) alice harikalar diyarında adlı ünlü klasiğin yazarı lewis carroll' un bu eserdeki bir paragrafı tersten okunduğunda bir fahişenin bıçaklanmasını içeren bir şiir oluşuyormuş sözde.
5-) bir başka rivayete göre de çıldırmış bir ebe olan jill erkek kılığına girip bu cinayetleri işlemiş.
elbette bütün bunlar birer söylenti ve gerçeği dna teknolojisi bir çıkar yol bulmadığı sürece, belki de asla, bilemeyeceğiz.