Amerikalı yazar. 40 yaşında hayatını kaybetti. Alkol bağımlısıydı. Kuzeydeki topraklarda altın aradı. Savaş muhabirliği yaptı. Pahalı bir hayatı vardı. Çok para kazanması gerekiyordu ve dolayısıyla hızlı yazması... ve öyle yaptı. Dünyada en çok tanınan Amerikalı yazardı. Tüm eserleri sinemaya aktarıldı.
Sosyalizm yanlısıydı. Modern düşünceliydi. Darwin'in evrim teorisine gönülden bağlıydı. Nietzsche'yi çok severdi. Üstinsanın varlığına inanırdı ve tümünü sistematize etti : Üst Beyaz insan.
Tüm bunlara karşın geniş kitlelerce sevildi. Çok iyi roman yazardı...
amerikalı halk ozanı. ayak üzeri yazdığı koşmaları ve trildeterek çaldığı bağlamasıyla namı yedi düvele yayılmıştır. "beyaz dişine kurban olayım" adlı türküsüyle gönüllerde taht kurmuştur daha sonra bu türkünün dizisi de çekilmiştir. dizide berdan mardini ve cansu dere oynamıştır.
sosyalizmi en somut şekilde romanlarında yaşatan yazar.
the iron heel'i okudunuğunuzda sosyalizmin mücadelesini genel olarak algılayıp gaza geliyorsunuz hemen peşine martin eden'i okuyup sosyalizmi bireydem yaşıyorsunuz. ruhunuz kavruluyor. sıra çok önemli,
1916 yılında intihar ederek ölmüş amerika'lı sosyalist yazar. yaşamı boyunca tipik alışılageldik bir yazar portresi asla çizmemiştir. hep aykırıkların insanı olmuştur. bu durumu tüm romanlarına da yansıtmıştır. jack london'un en önemli eserlerinden birisi demir ökçe'dir.
türkiye'de de uzun zaman yasaklanan demir ökçe'de kapitalizmi ve sosyalizmi en basit bir o kadar da etkili bir dille anlatmıştır.
romanlarının hiç biri birbirine benzememektedir. romanları da en az kendi hayatı kadar çalkantılı ve uçlardadır. tüm romanlarının tek ortak noktası jack london'dır. jack london tüm romanlarında kendi hayatından kesitler sunmuştur. yaşadıklarından hayal ettiklerine kadar. bu kitaplardan birisi de yıldızlar korsanı adlı fantastik eseridir. sizi alır farklı farklı diyarlara, farklı farklı kültürlere götürür kimi zaman tutar, dünyayı karış karış dolaştırırken alıp sizi bir hapishaneye koyar. okura zaman mevhumunu yitirtip, sadece özgürlük, esaret ve aşkın hüküm sürdüğü bir dünyanın kapılarını açar.
kitaplarında güçlü ile güçsüzün daimi savaşına yer verir. büyük balığın küçük balığı yutması fikrini benimsemiştir. bunda yazar olmaya karar verdiğinde hergün gidip çalışmalar yaptığı kütüphanede spencer ile tanışması büyük rol oynar. darwinist bir düşünceyle üstinsana ulaşmaya çalışır. ona göre güçsüzlerin bu dünyada işi yoktur. otobiyografik romanı martin eden en iyi kitaplarından biridir.
"... Toplumun mahzenindeydim; öyle sefil bir düşkünlük içerisindeydim ki, bahsetmek uygun düşmez. Uygarlığımızın çukurunda, uçurumundaydım; insan atıklarının, pislik ve kemiklerinin toplandığı yerdeydim..." jack london