zamanında, bir yazar olarak gelişimini ginsberg ve burroughs'a daha iyi bir şekilde anlatmak için dokuz maddelik bir liste hazırlamıştır. sonraları "essentials of spontaneous prose" adıyla yayımlanan bu liste, kerouac'ın on the road'da başlattığı ve the subterraneans romanı ile iyice doruğa çıkardığı "spontane düzyazı" hakkındaki düşüncelerini aktarır. türkçesi şuradan okunabilir:
ben düşünmekten yoruldum, benim yerime de düşünür müsün? benim yerime ilgilenir misin insanlarla, yalanla, ihanetle, yâlnızlıkla ? geceleri birdenbire bastıran sağanak yağışlı korkuları alır mısın yamacımdan? gündüz gözüyle sevemiyorum kimseyi. yüreğimdeki bu düğümü çözebilir misin?
giderek yaklaşıyor ve çoğalıyor sorular. bir cümlenin içinde virgül olmayı beklerken, nedendir bu noktaların kelimelerime yaptığı tecavüz? beni bu saldırılara karşı koruyabilir misin? korktuğumun farkındayım, bu yüzden konuşmuyorum. küçük bir çocuğun, hiç bilmediği bir şehirde kayboluşunu ve bir köşede kıvrılarak sessizce ağlayışını yaşıyorum sanki. tek farkımız, ben bildiğim bir şehirde kayboldum ve gözyaşlarının asil olduğunu bilmeyen insanların arasında ağlamaya çalışıyorum. bu çabam da sonuçsuz kalacak, biliyorum. beni benim yerime bağışlar mısın?
oysa, garipliğimi sudan sebeplerle süslemeyin dedim. sevecekseniz yıpratmadan, acıtmadan ve okşayarak sevin dedim. ellerimin küçüklüğü çocukluğumdan kalma, saçlarımın dağınıklığı rüzgârdan, beni rüküş oyunlarınızın içine almayın, oynayamam dedim. çok sonraları farkettim kendi kendime konuştuğumu. beni deli sanacaklar. ya da sanmayacaklar, delilik bu ! benim adıma saklayabilir misin isyanlarımı özenle? çığlığımı tutar mısın düşmesin yere? bir gün, işime yarayabilirler.
yağmur yağıyor. biraz sonra bütün çıplaklığımı giyinip, çocukluğumla ona gideceğiz. belki ıslandığımda kaybolacak bu buruk gülümsemeler. belki unutacağım incindiğimi. yüreğimin ağrıyan yanlarını belki söküp atacağım, açlıktan ağzı kokan sokak köpeklerine. kollarımı gökyüzüne kaldırıp, şarkılar söyleyeceğim belki, şarkılarım yağmura .. olur da bana bir şey olursa, şarkılarımı sahiplenir misin?
kırgınım, çok yorgunum. yanıyor bir yerlerde, derinlerde gönlüm..geçtiğim yollarda bıraktım sözlerimi ya da bırakmak zorunda kaldım, emin olamıyorum. gidenlerin geride bıraktıkları gözü yaşlı ayak izlerini sayarken üzerime giydirilmiş olabilir suskunluklar..yoksa ben de bilirdim, güneşin izniyle aldığım gülüşleri her daim dudaklara yapıştırmayı. yaşım kadar geçtim hayattan ve sevdadan ve ayrılıklardan ve artık ben de korkuyorum herkes gibi, senin gibi sevmekten. canımı acıtmadan üzerimden alabilir misin bu korkuları..? kırgınlıklarımı kazıyarak beni aşkla barıştırabilir misin yeniden..? ben senin bir zaman dokunduğun kadındım. neden sessizce gittiğini, konuşmaya gerek kalmadan gözlerinle anlatabilir misin..?
bütün bunları yapabilecek kadar yürekli misin bilmiyorum. cesaret sadece güç gösterisi değildir çünkü. şimdi, şimdi yaşadığın yerde kal ve sakın konuşma. ceplerinde biriktirdiğin bozukluk sevişmelerden biri değilim ben. ya da sisli bir havada görmeden yanlışlıkla çarptığın biri hiç değil..bunun ne olduğunu, ne anlama geldiğini anlayabilir misin..?
tedavülden kalkıyor zamanla bütün sorular ve kaybolup gidiyor uzayın derin boşluğunda, kimse üzerine alınmadan.suskunluğunu ve cevap veremeyişlerini, çocuk ruhunun bastırılmış serseriliğine veriyorum. daha zamanın var, elbet bir gün sende öğreneceksin konuşmayı. beden unutsa bile yürek unutmaz yaşadıklarını..bunu o garip gönlüne öğretebilir misin ?
ama biliyorum..benim yerime yapamayacağın şeylerde var. benim için sevemezsin şiiri, müziği, aşkı ve beni yüreğimin çıldırtan iyimserliği neleri yapabileceğini merak etse de, kırgınlıklarım beynimi uyuşturup gururumun yüzeyde olması için direniyor. bu yüzden ne sesime, ne yoluma, ne de sohbetime düşme..en azından en azından bunları benim için yapar mısın..?
"Şimdiki gençlerin tek derdi, üniversiteye girmek, evlilik öncesi cinsellikte fazla ileri gitmemek, iyi bir iş, ev, araba edinmek, çocuk sahibi omak...Yazarken bile sıkılıyorum bunlardan.Aslında başka insanların hayatına karışacak biri değilim.Herkes kendi kurallarına göre yaşamalı.Ama ben daha çok çılgın insanları kaale alırım.Yaşamak için çıldıranları.içlerindeki ateşi tutkuyla besleyenleri.yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim.
Neredeyse tüm hayatım boyunca seyahat ettim ve yazdım.Günlük kaygılarla ömür tüketen insanlar gördüm.Otuz dört yaşına kadar araba kullanmadım, hiç ehliyetim olmadı.Çocukluğundan beri araba kullananlar ve ilk fırsatta ehliyet sahibi olanlar tüm ömürlerini ev-iş arasında yol yaparak harcarken ben dünyayı gezdim.Garip bir tezat...."
varoluşçu amerikalı yazar. planlama ve gelecek kaygısı sözlüğünde yoktu. üretkenliğiyle tanınmaktadır. eserleri; jean paul sartre' nin özgürlük anlayışı ve friedrich wilhelm nietzsche' nin nihilizminden yansımalara yer vermektedir. umutsuzca özgür yaşamak, kesinlikle eserlerinin ana temasını oluşturur.
--spoiler--
herkes kendi kurallarına göre yaşamalı. ben daha çok çılgın insanları kaale alırım. yaşamak için çıldıranları, içlerindeki ateşi tutkuyla besleyenleri.
--spoiler--
--spoiler--
neal cassidy ile çıktığımız yolculuğun sonunda bolca kahve ve benzedrin alarak kendimi bir otel odasına kapattım. çok uzun bir ruloyu daktiloma yerleştirdim, yolculuk yapar gibi yazacaktım, yolda yolunu kaybetmiş, arayışta olan bir gezgin gibi yazacaktım. üç hafta sonra yolda bitti, olması gerektiği tarzda olduğu gibi, caz gibi.
--spoiler-- *
avrupa ve amerika beatniklerinin oluşturduğu çok önemli katmanların sözcüsüdür. genç ve soru soran, geleneklerin ve otoritelerin buyurduğu kalıpları ve düşünce alışkılarını devirmek isteyen, onların yerine kendilerine özgü yepyeni ve taptaze yaşam biçimleri ve fikirler yaratmaya çalışan insanlardır, onun sözcülüğünü ettiği kimseler. kerouac'ın yapıtlarında buldukları coşku, içtenlik, espri ve sevgiyle, hüzünle yüklü yaşam tutkusu bu yeni insanların, yazarı, kendi yaklaşımlarının bir simgesi olarak almalarına yol açar.
daktilonun başına oturup hiç kalkmadan romanı yazıp bitirmek gibi duyduğum en ilginç denemelerden birine imza atmış yazar. bu kadar bilinmesine ve önemine rağmen topu topu 5 kitabı türkçe'ye çevrilmiş ve bu beş kitabın en önemlisi olan 'yolda' ise taaa 93'te kıyı yayınları tarafından basılmış olduğu için bulunamamaktadır. 'zen kaçıkları' rivayetlere göre en önemli ikinci eseri olup acele edilmezse baskısının tükenme ihtimali bulunmaktadır. son olarak geriye üç kitap kalıyor ki bunlar parantez yayınlarından çıkmış, tarafımca okunmuş olup içlerinden sadece 'pic' önerilir. paris'te satori ve yalnız gezgin sarmamıştır. bir daha yazar ismine değil kitaba göre seçim yapmalı denmiştir zamanında. son olarak parantez yayınlarının aznavur pasajı'nın alt katında olduğunu belirtelim ki %50 cepte kalsın.