bir gün fenerbahçe idmanına gelen tombul bir çocuğa dönerek " ye ye, sen çok ye, ye sen sütlaç yemek." demiş neşeli ve süper yetenekli bir futbolcuydu. hele beşiktaş'a attığı bir frikik golü vardı ki top üst direğe çarptı kale çizgisini geçti zemine çarpıp geri sekti ve tekrar üst direğe çarptı. o denli sert vurmuştu topa. heyy gidi günler.
fenerbahce\'de oynamis olmasina ragmen cok sevdigim 3 futbolcudan birisir. digerleri icin (bkz: mujdat yetkiner) ve (bkz: nicolas anelka). biz ki futbol dilenciligi felsefesine gonul vermisiz, nasil sevmeyelim bu marsigi . okocha ile tanisikligimiz 1992 senesine, sozlukteki buyuk taktisyen!! ve her firsatta ayar vermeye calisan!! cm fanatiklerininde hatirlayacagi uzere 92-93 sezonunda galatasaray\'in, eintracht frankfurt ile oynadigi uefa kupasi macina dayanir. simdi konudan, konuya atliyor olacagim her zaman ki gibi ama aklima gelmisken hazir yazayim galatasaray ile fener\'in avrupa kupasi maclari ayni gune denk gelmekte idi. biz istanbul\'da eintracht\'i elerken(mac show tv\'de yayinlanmisti), kasim ayini cok seven fenerbahce sigma\'dan 7 yemek ile ugrasiyordu(mac kanal 6\'da yayinlaniyor, babam da beni kumanda niyetine kullaniyordu.) ama gel gelelim ki hafta sonu derbide yine adamlar akil almaz bir sekilde kazanmisti. tabi bunda stumpf\'un, yeboah ayisi ile bogusurken yorgun dusmesinin de etkisi buyuk e tabi korkmaz kardesler ve falco\'da bir hayli yorgundu.neyse bu kadar mac anisi yeter baska entrylerde sigma ve eintracht maclarina deginiriz yine ..donelim okocha\'ya. dedigim gibi 92 senesinde o daha genc semih ve hatta genc sabri\'den daha da genc iken, ben ise ilkokula giden ve ir mantigi ile calismayan fakat babasinin komutlari ile kalkip televizonun uzerindeki tuslara basarak kumanda gorevi goren bir bebe iken tanismistim ama gerek gencliginden olsun gerek o zamanlar butun ulkecek cok acidigimiz afrika kitasindan geleli 1-2 sene olmus olmasindan olsun pek de kaliteli bir futbol sergilememisti keza o maclarda dikkat ceken tek topcu yeboah olabilirdi ama o da stumph tarafindan kilitlendigi icin pek bir seye yaramadi..neyse efendim yillar yillari kovaladi bu yagiz delikanli 1996 senesinde fenerbahce\'ye transfer oldu ki ayni sezon besiktas\'a transfer olan amokachi daha ilk maclarda muhtesem oyunu ile beni mest etmis fakat okocha ise bekledigim performansi gosterememisti (ilk macindaki frikik golunu saymazsak) ta ki 8 eylul 1996 macina kadar . fenerin basinda laz usagi lazaroni, cimbomun basinda ise henuz imparator olamamis prens terim vardi. bu macta kayda deger birsey varsa o da okocha\'nin guzel frikik goludur yoksa 4 yemisiz falan onemli degil..sonrasinda her galatasaray macinda bir gol atti ve boylelikle enteresan bir istatistik elde etmis oldu sonrasinda psg\'ye gitti orada parladi her hafta iste okocha\'nin mukemmel golu basligi altinda bir suru haber izledik spor bultenlerinde o da kesmedi ada havasi alayim su nijerya aksanimdan kurtulayim deyu bolton\'a gitti. oranin da krali oldu buyuk topcu en son katar\'a gitmisti orada izleyemedim ..kisacasi efsane bir futbolcu idi kendisi..
transferinin gerçekleşmesinden sonra zamanın hit programlarından televole tarafından hiç üşenilmeden pazar yerlerinde alışveriş eden bayanların satıcıyla olan diyaloglarına mikrofon uzatılıp;
- o kaça ?
- bu kaça ?
- şu kaça ?
gibi esprilere maruz bırakılan eski fenerbahceli futbolcu.
9 subat 1997 fenerbahce galatasaray macinda boliç'in kaleci mehmet duymazer'den dönen vuruşunu top yere düşmeden nefis bir vole ile tamamlamıştır. bu gol türkiye liginde izlediğim en güzel gollerden biriydi.
bolton'dayken sol çaprazdan sağ ayağının dışıyla aston villa kalesinin tavanına astığı o hayvani frikik golünden sonra ekrana 5 dakika anlamsız bakmama sebep olmuş topçudur kendisi.
hani bazı futbolculara futbolcu demek hakarettirya. işte öyle bir futbolcuydu zamanında. o bir bilim adamı, sanatçı gibi bir şeydi sanki. türkiye'yi tanıştırdığı kırmızı pabuçlu ayakkabısıyla, ayağına aldığı her topu, futbolcu gibi değilde, bir bilim adamı gibi ölçüp biçer, öyle ulaştırırdı hedefine. bir adamı hızıyla, fiziğiyle geçmez, sanatçı gibi bin bir türlü malzemesiyle mat ederdi. bir rüya gibi geldi geçti fenerbahçe'nin üstünden. fenerbahçe'de oynamak istemediğini açık açık belirtmesine ve antrenmalara mazeretsiz olarak katılmamasına rağmen, fenerbahçe'li taraftarlar için hep güzel bir rüya olarak kalmaya devam edecektir.
kendisini yıllarca hayranlıkla izlediğim ve artık ona vefa borcumu ödemenin zamanı geldiğini düşünerek bu satırları yazdığım,muhteşem ötesi şimdi emekli bir futbolcudur.onun kadar yetenekli olarak sadece maradonayı gösterebileceğim,"futbol bir şov oyunudur,bende bir şovmenim" diyen,süper tekniğe sahip eski bir fenerbahçeli futbolcudur,son olarak ona şu sözlerle sesleniyorum, bu kalp seni unuturmu...
1996'da bundesliga'dan düşen eintracht frankfurt'tan fenerbahçe'ye gelmiş ve oynadığı 2 sezonda takımının en iyisi olmuş nijeryalı ortalan oyuncusu. en son, geçen sezon tarihinde ilk kez premier league'e çıkmayı başaran hull city'de oynamıştır.
oynadığı her galatasaray maçında gol atarak bizlerin kalbinde ayrı bir yer edinen çalım sihirbazı. şimdiki futbolcular karşısına iki tane oyuncu gelince hemen pas atacak arkadaşını ararken; jay jay üç tane man utdli oyuncuyu karşısına alıp orta açardı..
kendisi ayrıca bir döneme damga vuran efsanevi "what time iz it zey zey" sorusunun ortaya çıkmasına da sebep olmuştur. şöyle ki; 15 şubat 1998 galatasaray - fenerbahçe maçı ndan önce dönemin galatasaray başkanı faruk süren'in "20.45'te lideriz" açıklamaları jay jay'in 87. dakika da attığı golle kendisine kapak olmuş; bunun üzerine başkan ali şen'de dönemin televole muhabirlerini toplayıp kameralar önünde "what time iz it zey zey" sorusunu sorarak süren'e sağlam bir ayar vermiştir.
Edi büdü: Son cümlem bazılarına çok yara vermiş galiba aferin size.
dünya tarihinde top ayağına en çok yakışan ve yıllar önce attığı muhteşem gol nedeniyle oliver kahn'ın kaleciliği bırakması gerektiğini düşündüren eski fenerbahçeli sihirbaz futbolcu.