genel olarak birisi çocukluğunu, gençliğini derslerle geçirmiştir kpss için saç baş yolmuştur, diğeri gençliğini hep bilardolarda kahvelerde keyifle geçirmiştir. birisi erken eğlenmeyi seçmiş diğeri sonra eğlenmeyi seçmiştir. olması gereken farklardır, ben lisede ünivde dersler yüzünden saç baş yolacam diğeri okumayacak zevki sefa yapacak sonra eşit şartlarda yaşayacaz. sikerler öyle adaleti. farklar olması gerektiği gibidir. tabi ki imkansızlıklar yüzünden okuyamayanlara bir şey demiyorum onlara saygım var.
varoşların prensi parçasında, nihat doğan'ın babasını tanımlamak için kullandığı kavramların arasındaki farklardır.
nihata göre bir fark olmamasının yanı sıra bir çeşit kraliyet mertebesidir kanımca.
(bkz: varoşların prensi)
edit: nihat doğan sözlükteymiş lan! basmış eksiyi*
kamu işçisi ile kamu memurunu kıyaslamanız lazım ki kamuda 770 tlye kadrolu işçi çalıştıramazsınız. sosyal imkanlar olarak işçi memuru ziker afedersiniz. bak dsi ye bakın karayollarına nasıl tesisleri var. nasıl maaşları var. haklarıdır bişey diyemeyiz tabi.
lakin taşeron diye bir kavram var kamuda. onlar işte asgari ücretli çalışan memur-işci gibiler. kıyaslamaları yaparken dikkat edin.
işçi 770 liraya isyan ederek çok daha ağır işler yapma zahmetinde kalır. Memur 2 bin lirayı beğenmez kaloriferli dairelerde yan gelir yatar. Memur açım diye eylem yapıyorsa, işçinin halini düşünmek baş ağrılarına sebep olur.
