Bu sözlükteki herkes. Kimse biz bu sınıfa dahil değiliz yeea siksiği yapmasın.
istediğin işle uğraş istediğin kadar paran olsun yine de proletersin.
Burjuva yüzyıllardır korunaklı ve izole.
Hiç boşuna kasmayın canım.
Burjuva bazı işçilere işveren ismi verir ki sistem daha şekilli yürüsün.
Ki sözüm meclisten dışarı, burjuvanın işveren sıfatı vererek oyaladığı bu kuçu kuçular kendilerinden daha fazla ezilmek zorunda bırakılmışlara da köpek deme küstahlığında dahi bulunur.
Çok garip hakkaten.
ithal kültürler, ürünler ve düşünsel dalgalar arasında parça parça olmuş, birliği bütünlüğü ezilmiş sınıftır. Krizlere sürüklenmişlerdir ve krizlerden kurtulmanın yolunu da bir zamanların almanyası gibi (malesef) otoriter bir partinin iki dudağının arasından çıkacak karara bağlamıştır.
Yazıktır.
Cahil bırakılmıştır. Bunu herkes kabullenemez nedense ama evet, cahil bırakıldılar.
Cahil bırakılmalarının meyvelerini de, evrensel ahlaksızlığı sindirerek alıyorlar. Bilirsiniz işte çocuk tecavüzü, yolsuzluk falan.
Bu sınıfa güvenip yola çıkılmaz. Üniversite yıllarında işçiler sanki sizi sikine takacakmış gibi sol örgütlere katılmak saçmadır. Sizi anlamayacaklar. Elinizdeki üç kuruş sermaye ile de bu sınıfı bilinçlendiremezsiniz.
Milliyetcilik gibi sikimsonik akimlardan etkilenmemesi gereken; turku, rusu, ermenisi, cinlisi, arabi hep birlikte burjuvaya karsi birlestigi zaman dunyayi somurgecilerden kurtaracak olan sinif. Isci olup ta komunizmden nefret edenler ya irkcidir ya da mazosist.
anamalcı sanayi toplumlarında, üretim araçlarından yoksun bulunan, geçimini kol ve kafa gücünü anamalcıya kiralayarak sağlayan insanların oluşturduğu sınıf.
Birlik olamadığı için kapitalizmi besleyen, kapitalizmi beslediği için sürünen görünümüyle kafesteki çarkında akşama dek dönen ve tüm yorgunluğuna rağmen bir adım ileri gidemeyen köle kesimidir.
ütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
ve aç çocukların dargın yüzlerine benzeyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli hafif,
sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
insanlar, ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
Halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlarım, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
ve benim memleketlilerim;
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu.
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
insanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
insanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka herşey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
Nazım Hikmet Ran
türk işçisi mümindir.
komünizmanın ne olduğunu yakından bilmese de allah'ı inkâr esası üzerine kurulu olduğunu uzaktan görür; ve allah'ın hakkını vermeyen bir sistemin, vermekten bahsettiği kul hakkına inanmaz.