isim olarak bakıldığında gayet ciddi bir parti.
sosyalist falan değilim. ciddi bir isim işçi partisi.
fakat ülkemizdeki bu partiye bir bakarsanız doğum günü partisi gibi.
zaman geçirmek için oylesine parti kurmuşlar gibi.
doğu bey de son derece faşist.
hiç bir yerde hiç bir yeri zorlamayacak partimsi terör örgütü. türkiye'de pkk ve dhkp-c'den sonra en büyük terör örgütü olan tgb'yi kurmuştur. tgb zaten dhkp-c'ye adam yetiştirmek için kurulmuştur.
yapılacak bu adımla; hem partinin işleyişi ve topluma sirayeti daha verimli olur hem de partinin demokratikleşmesi hızlanır.
öbür türlü, perinçek ölene kadar bizim gariban ulusalcılar aşiret mantığından farksız bir partizanlık yapıp bunun adına da bilimsel sosyalizm derler.
işçi partisine önerimdir: köylere gidin, muhafazakarlarla konuşun, kürtleri kürtçe selamlayın.
atatürk harif inkılabını okullara bizzat kendi götürdü, siz hala büyük şehirlerdeki kemalist burjuvaziyi halkın tamamı sanıp gaza geliyorsunuz.
teori her şey değildir sayın ipli kardeşlerim. teori olmuşu açıklayıp olacağı yordayabilir. lakin hayat dinamiktir. tarih dinamiktir. statik teori ile hayatı hep geriden takip edersiniz.
Bir zamanlar yoldaşı ibrahim Kaypakkaya olan, kürt halklarının savunucularından Doğu Perinçeğin, ''pıır'' dönerek Atatürkçülüğe,milliyetçiliğe geçişini anlatan siyah beyaz film gibi biraz bir partidir.
şu an türkiyenin bölünmez bütünlüğü için çok ciddi bir mücadele veren tek partidir. genel başkanı doğu perinçektir. hakkında sürekli söylenen bebek katili bölücü terör örgütü lideri apoyla ele ele yok şöyle yok böyle diye fotoğrafları var diye haksız karalama kampanyaları yapılmaktadır. fakat birincisi bu konuşmaları gazeteci olarak yapmıştır ki güneri cıvaoğlu, fatih altaylı, hasan cemal, mehmet ali birand, cengiz çandar ve diğerleri de apo ile görüşmüşlerdir. ikinci olarak perinçek'in çok kararsız olduğu söylenmektedir doğal olarak da parti için aynı şey söyleniyor. partinin 44 yıllık devrimci birikimi azcık da olsa araştırıldığında sonuna kadar kararlı bir çizgide atatürk devrimlerini korumaya ve tamamlamaya yönelik politikaları, türkiyenin bütünlüğünü koruma politikaları çok açık bir şekilde görülecektir. üçüncü olarak şu sürekli söylenen postal yalayıcılığı hikayesi. buna en güzel yanıt şu soruyla verilir: her askeri müdahalede neden işçi partisi hedef alınmaktadır. gerek 12 mart gerek 12 eylül hatta 28 şubat sürecinde bile partiye yönelik şiddetli bir saldırı vardır. peki bu parti neler yapmıştır da bu derece saldırıları göğüslemektedir? cevap çok basittir. ülkemizde abd, ab emperyalizmine karşı büyük savaşlar vermiştir. isviçre hükümeti sözde ermeni soykarımını tanıdığında buna karşı isviçrede ülkesini tek başına savunmuştur. isviçre mahkemeleri tarafından defalarca yargılanmıştır. aihme kadar giden büyük süreçlerle ülkesini temsil etmiş fakat bu davalar sürecinde devam etmemesi için ergenekon yalanıyla tertip hazırlanarak engellenmeye çalışılmıştır. 2007de kimse doğu anadoluda bir şey yapamazken oradaki yerli halkla beraber çok ciddi mitingler yapmışlardır. ve anadolu halkıyla beraber emperyalistlere karşı türk bayrağını göstermişler. 1990ların başlarında yapılan büyük madenci yürüyüşlerinin örgütleyicisi yine işçi partisi olmuştur. bunlar bu öncü partinin yaptığı bir çok şeyden sadece birkaç tanesidir. bugün türkiyeye dayatılan abd sömürgeciliğine karşı en büyük tepkiyi başkaldırıyı her türlü baskıya, tertibe karşı yine işçi partisi yapmaktadır. sağdan soldan duyma kontrgerillanın uydurduğu saçmalıklara körü körüne inanmak yerine parti tüzüğü ve milli hükümet programını okumak akıllardaki sorunları tamamiyle çözecektir.
yıl olmuş 2013 hala komünizm, lenin, stalin, molotof, terör çizgisinde takılmayı becerebilen parti. bdp bile sol çizgisini aştı bunlar hala neyin kafasında.
mhp'ye, chp'ye amerikancı deyip sonra da güçbirliği teklif eden parti. yahu harbi harbi kılıçdaroğluyla güç birliği mi düşünüyorsunuz, yoksa şaka mı bu? devlet bahçeli ile ortak çatı altında birleşmek bilimsel sosyalistlik mi oluyor?
işçi partisinin antiemperyalist tarafını beğenirim. lakin kemalizmi abartıp, milliyetçiliğe kaymaları tasvip edilecek gibi değil. sınıfsal bir siyaset çizmeden, akp'yi devirme endeksli bir anlayış ve bunun gereği olarak milliyetçi kesimlerle iş birliği kimseye bir fayda sağlamaz. milli olsun da çamurdan olsun zihniyeti, faşizme götürür.
sosyalist bir parti olduklarını iddia ediyor ve önüne bir de bilimsel koyuyorlar. bence bu biraz zorunluluktan dolayı oluyor. zira perinçek, doğu mitingleri döneminde sarı kırmızı yeşil fular takıp, eliyle zafer işareti yapıyordu. sosyalist parti vardı sanırım o zamanlar. şimdi gelinen noktada, kürt sadece bizim istediğimiz gibi kürtse kabulümüzdür mantığındalar. e be perinçek, zaten bu mantık getirmedi mi bu hale güzelim ülkeyi? orducu sosyalistiz dediniz, darbeci faşist olarak gördüler sizi. ama bu işler böyle perinçek, veli küçük'ün ismini işçi partisi ile anılır yaptınız çünkü. bi nevi siz istediniz.
bu parti biraz kararsız bir parti, daha doğrusu doğu perinçek kararsız bir adam ya da devre göre hareket eden biri. bilimsel sosyalizmi tarihsel materyalizmi savunduğunu söylüyor ama bunu elde tutacak verileri yok ne işçi partisi'nn ne de doğu perinçek'in.
türkiye işçi partisi ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. genelde bu isimdeki partiler sosyalist olsa da türkiye'deki işçi partisi özellikle son on beş yıldır çok net bir şekilde nsyonalist bir partidir.
ortaya attıktaları -doğru veya yanlış demiyorum- iddalar üzerinden siyaset yapma alışkanlığı, merkez sağın bir kısmınında içine alınmasıyla, iyice boka sardı. emine erdoğanın kasetinin bülent arınçta bulunduğuna dair ortaya atılan iddadan sonra -bu iddianın gerçek olup olmadığı belli olmadığı halde- bu kasetler üzerinden yorum yapılmakta ve bu aydınlık gazetesi/dergisi nezdinde doğru seyler söylense bile aydınlık derigisi/gazetesine şüpheyle bakılmasına sebep olmakta [1]
yine işçi partililerde görülen bir başka sendrom dağları biz yarattık sendromudur. gezi parkı olaylarında da çok net görüldüğü üzere işçi partisi olayları kendi yayın organları olan ulusal kanal üzeriden aktarırken taraflı bir yayın yapmış, sanki bütün mücadele işçi partisi/tgb sayesinde verilmiş gibi bir hava yaratılmaya çalışılmıştır. bu programların birisinde izlediğim bir şeyse işçi partisinin gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu, ve onların dağları biz yarattık tribine kendilerininde inandığı yönünde bir düşünce oluşturmuştur. buna sebep olan yayında konuk "türk-kürt kardeşlerimiz ancak ve ancak türk bağrağı altında birleşebilmektedir gördüğünüz üzere bu da işçi partimizin söylemlerinin doğruluğunu ispatlamaktadır". ulan amk yüzümüzü gözümüzü kulaklarımızı kapatıp yaşarsak bizden bi bok olmaz. işçi partisi bir an önce etrafında neler olup bittiğini anlamalı eski siyasetin gezi parkıyla beraber kapandığını anlamalıdır.
nasıl yasal olarak faaliyet gösterebiliyor, hayretler içerisindeyim..
reyhanlı'da suriyeli sığınmacı kadın ve çoluk çocukları taciz edebilecek kadar alçalmış insanlar..
ikdidara göre ideoloji belirleyen partidir.
günümüzde milliyetçi takılıyorlar. kemalistliği kimseye bırakmıyorlar. 90'ların başlarında Kürtlere özerklik isteyen bir parti idi.
böyle insanlar yüzünden kemalistim dedikten sonra 3-5 dakika açıklama yapmak zorunda kalıyorum.
çok oynak bir partidir. geçen bostancı sahilde tc yi kaldirtmayacagiz diye bağırıp çağıran bi abla vardı. yahu bi siktirin gidin. dediğin laf ne kadar doğru da olsa sen soylemeyeceksin bunu. apo dan ayrılmıyordunuz amk, ne değişti de birden vatansever oldunuz diyesim geldi, diyemedim.
