ne işçisi bilader amele onlar amele.
ayda 3 kuruşa çalışmaları bile fazla.
bayram falan da haram.
nasıl ekmek yiyecez 1 gün herkes kutlasa.
bi siktirsin gitsin bu ameleler yahu.
hakmış hukukmuş.
goygoyluk yapmayalım lütfen.
işbu entry'nin buraya kadar olan bölümü sapına kadar metafor içerir (yarın goygoyculuk yapmayacak faşist yazarların sevinmemesi adına belirtme ihtiyacı duydum). sevgili işçi-emekçi dostlarımın değil, faşistlerin eksi oy butonunu aşındırması dileklerimle
1 mayıs'ın işçinin ve emekçinin bayramı olduğu konusunda pek bir bilgisi olmayan yahut kavramların anlamlarını ciddi derecede idrak sorunu olan bünyelerin hezeyanı olabilecek bir tanımlama, önermedir.zaten elden alınmış hakları bu memlekette kim geri isteyebilir ki?, biraz beyin fonksiyonlarımız çalışırken düşünmemiz gerekir veya hiç işlemeyen arkadaşların bir konuyu yarım yorumlamak yerine, hiç yorumlamamalarını tavsiye ediyorum.
gerçekten işçi haklarını düşünüyorsa helal olsun dedirtecek olanlardr. ayrıca illa işçi olmasına gerek yoktur, işçi çocuğu olabilir, yakını hatta komşusu olabilir. ancak provokatör ajanlarına dikkat edilmesi gerekir zira zamanında kötü örneklerini yaşamış bu ülke...
(bkz: 1 mayıs 1977)
sağcıların yıllardan beri süregelen apış arası kokulu, alay cümlelerinden biri daha...
o insandır ki, olaya geniş perspektiften bakar. sadece işçi değil, ezilen tüm sosyal tabakaların sermaye sahiplerine karşı aldıkları bir gündür bu.
bunu en son diyen turgut özal adlı, sikiş sokuş yapma uğruna gebermiş yüzyılımızın tontonuydu. işte zihniyet, işte tıynet!
işçinin hakkını savunan insandır. e tabi bu ülkede işçi işçilerin haklarını savunur, kürt kürtlerin hakkını, eşcinsel eşcinsellerin hakkını savunur... orhan pamuk ermenilere yapılan haksızlığı dillendirir "ermeni" olur, solcu eşcinsellerin hakkını savunur "ibne" olur... yani kimse bir başkasının, kardeşinin, vatandaşının hakkını savunamaz değil mi? ama aynı mantık nedense filistinlileri savunmaya geldiğinde geçerli olmuyor! filistinli değiliz ama onlara yapılan zulme karşı çıkıyoruz, çünkü insanız, canımız yanıyor. ama filistinli değiliz, o zaman savunmayalım onların hakkını değil mi?! bomboş bedenlersiniz, hiçbir şey değilsiniz bu dünyada biliyor musunuz? acıyorum...
Sınıf bilinci oluşmamış lümpenlerce 80 darbesi sonrası orta sınıf içerisinde kendilerine verilen maaş ve sosyal demokrasi sanal gerçeği ile kapitalist sistem içerisinde yeni-sömürge bir ülkenin ortalama refah düzeyinde makul bir yer edinmiş ebeveynleri tarafından manen ve maddiyen kirletilmiş bir apolitiğin ya da gerçekten ait olduğu burjuva sınıfının bir fabrikatör çocuğu olarak kendisinden beklenen aşağılık hitap biçimleriyle sermaye karşısında emek mücadelesini küçümseyen kaba eti kalkık bir kodamandan daha fazla işçi ve emekçi olan insandır.
Emek cephesinin karşısında burjuvazinin beynini yıkadığı kavramlarla yaşadığı tarihsel ve sınıfsal dezenformasyon ve ajitasyon örnekleri ile sosyalist devrim(bilimsel sosyalizm-reel sosyalizm)'in 19 yüzyılda üreticisi ve akvitisti işçi sınıfını gelişen ve değişen artı-ürün , artı-değer odaklı üretim ilişkileri içerisinde ve proleterya için Karl Marx tarafından yıllar önce oluşturulan mavi-yakalı proleter ve beyaz yakalı proleter alt-sınıflandırmasından habersiz emek cephesini sadece madenci , sanayi işçisi ya da köylüden ibaret sayan bir cehaletin taşıyıcısı karşısında sanırım lümpen olmaktan çok daha fazla anlam ifade eden bir emekçi ya da geleceği hakkında tarihsel materyalizmin ve içinde oluştuğu küresel değişimler karşısında daha çok farkındalık sahibi olan muhtemel emekçi insanlardır.
Aslında lümpen - burjuvazinin içine düştüğü trajediyi de bünyesinde bulunduran bir tespite konu olan insandır . 1 Mayıs 1998 , izmir Gündoğdu Meydanı emekçi ve işçilerin konvoyuna karışmış 50 kadar Galatasaray taraftarı " re re ra re ra ra gassaray gassaray cimbombomé " marşlarıyla olan bitenden habersiz yollarına devam etmekteydiler. * Bundan ala goygoy görmedim , göreceğimi de zannetmiyorum , kaldı ki bu goygoyun hangi sınıfa ait olduğu da aşikardır.
cem karaca'dan goy goy yapanlar için geliyor; " işçisin sen işçi kal"
" yahudi değildik nazileri kınadık
afrikalı değildik aç çocuklara ağladık
anne değildik ama her genç yavru öldüğünde içimiz yandı
asker değildik kadındık çünkü askere gidemezdik şehit verilince bizim evimize de ateş düştü askerlik nasıl değerli bir makam biliriz her türk asker doğar çünkü.
işçi değiliz ama işçinin halini de anlarız. patron olmadık çünkü.
birilerini anlamak için onlar gibi olmaya gerek olmaz. insan olmak yeterlidir.
bu vatan mevlana'nın vatanı ne olursan ol gel işçi olmana gerek yok adam ol yeter"
aslında yolda sokakta eli-yüzü yağ-pas içinde bir işçi görse ıyyyyy iğrenç deyip geçecek ütopya insanıdır. işçilerle şartlarını eşitliyoruz desen ortamı terkedecek insandır.
bir yerlerine bir şeyler dokanan abilerimiz ablalarımız gibi gelip sözlükte baslık açmaktansa 1 mayıs' ta işçinin emekçinin yanında olup; kavgaysa yanyana, zaferse hep birlikte diyebilecek insandır kendisi.
ayrıca;
(bkz: giren çıkan mı var)
komünist olma ihtimali hayli yüksek olan kişidir. zaten gösteri, eylem, protesto dediğiniz zaman gözleri parlar bunların. iş güç de olmayınca bütün gün goygoy yaparlar.
işçinin bayramında işçilerin yanında olmak isteyen ve onu destekleyen insandır. ister işçi olsun, ister öğrenci olsun, isterse boş gezenin boş kalfası olsun. 1 mayıs'ı kutlayacak olan herkesin bilgi birikimini, sosyalizm konusundaki düşüncelerinin yeterliliğini bir insan nasıl ölçebilir orasını anlamamaktayım. bunu iddia eden insanın tek gayesi sosyalizme inanmış insanlara hakaret etmektir. birilerinin jopla dövülmesinden haz alan ve bunu hoş karşılayan bir zihniyetle içinde siyaset geçen hiçbir konunun tartışılmaması gerektiğini öğrenmiş bulunmaktayız ayrıca. joplansa da, dışlansa da, donanımsız saçma sapan insanların dilinde espri konusu olsa da; baş koyduğu davayı savunan o insanlar her zaman daha şerefliydi tarih boyunca ve her zaman öyle kalacaktır. diyorsanız ki yok joplayanlar daha şerefli; bunu burada tartışmak istemiyorum.