işçi burada memurdu köylüydü emeği ile geçinen herkesi kapsıyor. evet bu insanların hakları için eylem yapan, mitinge katılan, panel, konferans organize etmeye çalışan sağcı öğrencilerden bahsediyoruz. ülkücüsünden liberaline, islamcısından muhafazakarına türk sağcısının, sağ ideolojinin doğası gereği böyle bir derdi hiç olmamıştır olmayacaktır da. sokakta eylem yapan işçi ve ona destek veren öğrenci anarşist, bölücü, terörist falandır, devletine,devletinin polisine baş kaldıran münafığın tekidir. sağcı öğrenci ise bulaşmaz böyle dış mihrakların oyunlarına. o anca emeğin hakları için emekçilerin yanında saf tutan solcu öğrencilerle daşşak geçtiğini sanır, evet geçemez öyle sanmaktadır sadece.
türk solu hakkında nokta tespitleri olan ahmet turan alkan'dan...
--spoiler--
Toplantının adı, "işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı emek, barış ve demokrasi mitingi". Dün Ankara'nın Sıhhiye Meydanı'nda yapılan toplantı, kendilerine "Anarşist" adını münasip gören bir topluluğun sopalı, taşlı, şişeli saldırıları yüzünden "yine" anlamını kaybederek, muhafazakâr-sağcı vatandaşların, "solcular zaten anarşisttir canım" nitelemesiyle damgalandı ve anlamını kaybetti.
Ne tesadüftür ki, cumartesi günü Ankara'da Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 15. dönem çalışmaları başlatılan "Yazar Okulu"nun ilk dersindeki konuşmamda aynı meselenin altını çizmiş ve ana hatlarıyla şunları söylemiştim: "60'lı yılların ikinci yarısından itibaren sol hareket, propaganda aracı olarak şiddeti benimsemesiyle Türkiye'de "sağcı" cenaha ağabeylik edebilmek fırsatını kaçırdı. Sağcılar bu yüzden, her insanın tabiatında mevcut bulunan 'isyan ahlâkı'nı geliştirip üslûba çekme imkânını kaybettiler. Sağ'ın isyan ve itiraz refleksi kadükleşti ve solun mânâsız baskısı yüzünden devletten yana, statüko taraftarı bir çizgiye doğru geriledi. Sol, şiddetten beslenerek büyüdü ama neticede kendi kuyusunu kazdı; kendi içindeki sosyal demokratların barışçı ve evrimci sabrını görünmez hale getirerek sol fikriyata büyük kötülükte bulundu. Bununla da yetinmeyip Türkçe'nin arılaştırılması (!), milli kültür birikimi'nin (geleneğin) reddi, darbeci cuntaların antidemokratik ve tepeden inmeci tavrını desteklemek gibi tavır alışlarla Türk toplumunun sola karşı mesafeli durmasına sebep oldular. Oysaki silahı ve şiddeti samimiyetle reddeden sol gelenek Türkiye'de demokratik kültürün çok daha erken yıllarda erginleşmesine hizmet edebilirdi. Sağ'ı, "sol ne derse onun tersinin iki misli" tepkiciliğine iten ilk unsur, Türk solunun kendine milli bir üslûp, yerli bir şahsiyet inşâ edememesi oldu"
--spoiler--
"60'lı yılların ikinci yarısından itibaren sol hareket, propaganda aracı olarak şiddeti benimsemesiyle Türkiye'de "sağcı" cenaha ağabeylik edebilmek fırsatını kaçırdı."
demiş alkan efendi. baştan sona yalan bir cümle bu. birincisi sol, şiddeti benimsemedi. soğuk savaş konseptine uygun bir şekilde cıa, nato ve onların yerli işbirlikçisi ülkücü hareket tarafından şiddete mecbur bırakıldı. ikincisi, türk sağının sol bize ağabeylik etsin gibi bir derdi olmadı çünkü amerikan uşaklığı ile çok meşguldü. o yüzden saçmalıyor cemaatin enteli alkan efendi.
sağcıların sağcı olmasının sebebini de solun günahı yapmışsınız ya, helal olsun.