is yerinin kapanması kadar feci değildir. "ayrılmak" eylemi sonuçta kişinin kendi tercihidir * hele iş yerinizin kötü gidişatı sizin gözlerinizin önünde oluşuyorsa, elinizden hiç bir şey gelmiyorsa, ben nerede iş bulurum, ne iş yaparım stresi geceleri uykularınızı kaçırır.
gurur meselesi yapıp daha fazla sabredemeyip devam eden kötü düzende bir parça olmamak için yapılan davranıştır. ne kadar yakın çevrenden bile destek göremesen de düşüncelerinin arkasında durmanın verdiği gurur vardır.
öncesi ve sonrasını iyi şekilde karşılaştırdıktan sonra yapılması gereken eylemdir. çok paralı,rahat,eğlenceli,fazla mesai ve 16 maaş gibi ne yapsak ta daha fazla para versekli,iş ortamı güzel olan bir iş yok! hiçbir zaman bunlardan 2 tanesinden fazlası bir işte bulunmaz.2 tanesi olan bi iş bulduktan sonra ayrılınabilir tabi. herkes patrona veya müdüre kafa atmak istediği için işten ayrılmayı düşünür, duygusal bir karar vermeyin, üzülürsünüz.
belirli bir amaç için ayrılıyorsan, iyi bir eylemdir. mesela ben yüksek lisans devam ediyor diye ayrıldım ki buzdağının görülen bir kısmıydı bu, işyerinin sistemi dolayısıyla ayrıldım diyebilirim görülmeyen neden olarak.zira büyük ve adı bilinen saygın bir firma olmasına rağmen, işleyiş açısından fazla gelenekçiydi, 5 yılımı gayet azimle ve düzgün çalışarak bu firmada geçirdim, insanlık açısından, iletişim ve hiyerarşi açısından da gayet iyi idi, hümanist bir firma ve insanlar diyebilirim ama kariyer imkanı kısıtlıydı. her neyse ayrılalı daha 1 ay olmadı ama nedense şimdi birden panikleme başlaadım. yaş 29, e amacım olan araştırma görevliliğine atanamazsam yine iş başvurularımı yapacağım, eski firmayla kıyaslamayacakmıyım, yeniden insanların ağız kokusunu çek, mülakatlara gir pufff. 1 ay olmadan soru işaretlerine gark oldum sözlük bana moral bahşedin lütfen :S
herkesin tatması gerektiğini düşündüğüm duygu. acayip haz veriyor.
dün yarım saat geç kaltığım işe bugün de 5 dk geç kalınca yine laf yedim patronun koca götlü karısından.
-trafik vardı kocagöt inanın yalan söylemiyorum kusura bakmayın.
+yarın da trafik olursa trafikden geri dön !
-isterseniz şuan da dönebilirim problem değil.
+tamam hadi geç yerine çabuk.
(yerime geçerken takım liderinin ters ters baktığını gördüm ama benim çükümde değildi)
verdiği iş bulunmaz hint kumaşı gibi davranıyordu bana ama hertürlü vasıfsız elemanın altından kalkacağı sikten bir işti ve sadece kar uğruna dönen bir firmaydı özel sektördü işte amk ne beklenirdi ki para kazanma hırsı gözlerini bürümüştü verecekleri maaş 1000 Tl idi yol parası yok yemek yok..
müşteri hizmetleri idi hergün binlerce insana binlerce yalan söyleniyordu dayanamıyordum kalkıp tokatlayasım geliyordu acımadan kız erkek demeden tokatlamak istiyordum böyle zamanlarda tuvalate gidip yüzüme su çarpıyordum biraz iyi geliyordu.
yerime oturduktan 5 dk sonra 2-3 tane arama yaptım vodofone.net satmak için saat daha 10:20 idi amk herkes uyuyordu 3 kereden fazla çaldırmıyordum telefonları açan adamdan küfür yemeyelim diye zekice davranıyordum çok zekiydim amk 10 gündür bu taktiği uyguluyordum. biraz süre geçtikten sonra bu dört göz piç oğlan piç takım lideri geldi yanıma.
-kaç satış yaptın bu güne kadar türkcekarakter?
+ x tane yaptım dörtgöz
-bu kadar az yaparsan ay sonu yaptığın kadar maaş alırsın net maaşını alamazsın haberin olsun.
beynimden vurulmuşa döndüm zaten 10 saat çalışıyordum hergün bir de emeğimin karşılığını alamayacaktım yani öyle mi ?
düşünürken uzaklaştı yanımdan hiçbir şey diyemedim.
çıkardım kulaklığı koydum önüme elimi alnıma koydum boynum hafif eğik bu yaşadığım durum için en doğru duruş şekli buydu çünkü.
5 dk sonra kalktım.kocagötün yanına gittim.
-kocagöt ben emeğimin karşılığını alarak ayrılmak istiyorum.
+emeğinin karşılığını almak tabiki en doğal hakkın ama işe gireli daha 10 gün olmuş ve 1 hafta zaten eğitim dönemi alamazsın çünkü.....................................................
yine error vermiştim çünküden sonra dediği hiçbir şeyi anlamadım suratına bakıyordum dudakları sürekli hareket halindeydi ufak bir yara izi vardı hatta dudağının alt kısmında konuşması bitti sonra yüzüne bakmaya devam ettim 15 saniye kadar sürdü sanırım. dudakları hiç hareket etmiyordu artık şaşkın bir ifadeye büründü yüzü.
kalktım hiç birşey demeden döndüm sırtımı hızlı adımlarla yürümeye başladım en sevdiğim romanın en sevdiğim kahramanı gibiydim o an.
bugün yaptığım eylemdir.
bel fıtığı sebebiyle dün işten çarşamba gününe kadar izin aldım fakat bugün çıkan çalışanlar olduğu için yarın gelip çalışıyorsun denildi. gelemem belim ortada deyince ya yarın gelirsin yada çıkarsın dediler. aslında bu tavizi ben onlara verdim bir gün önce seni çıkaralım belin sakat çalışma denilmişti fakat benim paraya ihtiyacım vardı. yok ben çalışırım paraya ihtiyacım var bir kaç gün izin verin yeter dedim. beni kaybetmek istemiyorlardı köpek gibi çalıştığımı biliyorlar. o yüzden 4 günlük izin verdiler. bugün o cümleyi kullanma cesaretini dün ben onlara vermiştim. gururumu ayaklar altına alacak değilim eğer biri bana kapıyı şakasına bile gösteriyorsa çıkar giderim.
sonuç olarak işsizim.
tanıdık birinin referansı ile girdiyseniz ağzınıza geleni söyleyip çıkamayacağınız acı bi gerçektir. işinizi kendiniz bulun ki haksızlığa uğrayınca herşeyi yapabilesiniz.
geçen hafta ciddi ciddi düşündüğüm eylem neyse ki tatilde kafasını toparlıyor insan. hiç bir zaman iş yerinize vefa duygusu beslemeyin gelen teklifleri değerlendin yada en azından görüşmeye gidin. canınız burnunuza geldiğinde kendinize sövmemiş olursunuz en azından.
özellikle benim gibi senelerce o şirkette çalışmanın hayalini kurmuş birisi için...
çalıştığım şirkete girmeden önce 2 sene boyunca dışarıdan çalıştım şirket için. Sonrasında okulum bitti. daha 1 hafta geçmeden gel bakalım seninle bir görüşelim dediler. beklediğimin üzerinde de bir maaş verdiler. ilk başlarda çok mutluydum. sonra deli bir müdüre sahip olduğumuzu öğrendim. adam bütün gününü beni aşağılayarak falan geçirmeye başladı. bunu başlarda çok sorun ettim. sonra düşündüm de aslında önemsemediğin zaman çok da sorun olmuyor. diğer herkes de aynen bu şekilde yapıyor. bu tamam. ancak sonra düşündüm de bizim şirkette ne kadar çok patron var... herkes kendini patron olarak görüyor. şimdi benim yaşım küçük diye yaptığım işi küçümseyen mi dersin, çocuk muamelesi yapan mı dersin... neler neler... bunu da siktir edelim hadi. peki baba çalışma saati olmamasını nasıl yapalım? artık gerçekten dayanacak gücüm kalmadı. gece 2'lere kadar çalışıp aynı parayı almak çok koyuyor. artık bilgisayar başında zaman geçirmekten algılamamda sorun oluşmaya başladığını hissediyorum. insanlar bir şeyler konuşuyor. Ben mal gibi bakıyorum.
steam'den yeni oyunlar falan indirmiştim. yaz indirimlerinden. hiç birini oynayamıyorum. izin günlerinde bile acaba yarın işi toparlayabilecek miyiz? diye düşünüyorum. işten çıksam ne mi yaparım... 1 ay falan bir şey yapmam herhalde... yaşım da küçük zaten bir beklenti de yok. sonra başka bi işler bakarım galiba... senelerdir uğraştığım ingilizceyi falan öğrenirim belki... ama işte bu kadar sene girmek için uğraştığın işi bir anda bırakmak da o kadar kolay değil sanki... bilemiyorum. benimle aynı durumda olanlar falan belki yazmak ister. fikir alışverişi falan yaparız. neyse ben çalışayım!
Bu işlevi gerçekleştirmeden önce akılda belli başlı düşünceler vardır
1-Yeni bir işi ne Zaman bulabileceğim
2-yeni bulduğum iş buradan güzel olacak mı?
Not: yoğun şekilde işten ayrılmayı düşünüyorum çalışma ortamından ve patronumdan memnun değilim ama kafamda deli sorular.
Benim yaptığım eylem. Kardeş çağrı merkezi de çekilmez be. insan kaynakları yönetiminde iyiydim ben. Ya da reklamcılık. insan bildiği işi yapmalı bence.