zamansız bir gidişi anlatan kazım koyuncu şarkısı. gitme, burada benimle kal demek için çok geç. öyle bir gitti ki arkasına bile bakmadı. halbuki o bile habersizdi gidişinden. bir gün bir melek geldi ve 'artık hazırsın, tanrı seni çağırıyor' dedi sadece. hiçbir şey demeden öylece gitti. ertesi gün soğuk bedeni kaldı sadece yatağının üzerinde. sarılıp hayvan gibi ağladığın, hayata lanet ettiğin soğuk ve senin sevginle dolu bembeyaz bir beden...
hayallerim gelip geçti içimden, gelip geçerken sen. gelip geçerken vapurlar, boğazın ta ötelerinden. bak vapur nasıl da geldi birazdan gideceğini bile bile. bak bir adem daha geldi dünyaya, yüzünü dönmüşken kabire...
işte gidiyor bak vapur, işte gidiyor adem, işte gidiyorsun.... sen de...
sen gidince lal olan dilim, sükutu farz, sevda sözlerini haram kılıyor gönlüme.... işte gidiyoruz, işte gidiyorsun, işte gidiyorum; ölüm denen meçhule....
Yerimden, yurdumdan, ailemden, sevdiğimden*, arkadaşlarımdan, çevremden uzaklaşma arefesinde olduğum şu günlerde beni benden alan en önemli şarkıdır efedim.. Bi de dramelodinin bu ezgiye uyarlaması (bkz: sol yanımda caddeler) vardır..
sen giderken bu çaldı kazım, ağlattı bizi. ben giderken de bu çalsın istiyorum. belki yine ağlatır. ama beni güldürecek kazım; seninle ortak bir durumumuz olacağı için.
--spoiler--
Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türküyü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...
Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.
--spoiler--
sözleriyle beni ahmet kaya üstünde düşünmeye sevkeden şiir.