işte bu bizim hikayemiz

entry8 galeri0 video2
    1.
  1. rahmetli ferdi özbeğen abimizin çok hisli söylediği müthiş eser.
    0 ...
  2. 2.
  3. ümit besen'in harika yorumladığı bir şarkı.

    0 ...
  4. 3.
  5. 35 derece sıcakta insanı ürperten tüyleri diken diken yapan şaheser.
    0 ...
  6. 4.
  7. hande kuday yazısı. sadece yazarı ilgilendirecek denli subjektif hikaye zamanla evrilmiş, sadece okuyucuyu ilgilendirecek bir bireysellik içerip tadı damakta bırakmıştır.
    kişiye özel bir yazıdır, maksadı paparazzilik değildir.

    --spoiler--
    Yaşımdan yaşamayan çocukların yaşlarını çıkarıyorum, çıkan her sayı beni iki katı kadar utandırıyor.
    --spoiler--

    ''Küçükken en büyük dertlerimden biri bisiklete binemememdi. Başka dertlerim de vardı ama bence sepetine koyduğum gazeteleri mahalle sakinlerinin kapılarına fırlatarak para kazanacağım bir kırmızı bisiklet tüm sorunlarımın cevabıydı. Bisikleti aldırmıştım aldırmasına, ama binme işini öğrenmem o kadar da kolay olmadı. Zaten sonra bisiklete binebilsem bile gazete dağıtım sektörüne uygun bir coğrafyada yaşamadığımız gerçeğiyle yüzleştim. Paspasına fırlattığım gazeteyi gülümseyerek alan ve kahvesini yudumlayarak içeri giren Mr. Brown yerine, Yerleri yeni yıkadım, gidin yan apartmanın önünde oynayın diyen Ayşe Teyze'ydi benim gerçekliğim.

    Aslında televizyonda gördüğüm ve içine düştüğüm çocukluğun farklılıklarıyla yüzleşmeyi yıllara yaymıştım. Ama şansızlık bu ya, evimizde bir Alf besleyemeyecek olmam ve asla arkasında havuz bulunan bir limuzin sahibi olamayacağımı kabullenmem aynı yıla denk geldi. Bir de üzerine parmaklarımı birbirine değdirerek zamanı durduramadığımı fark edince, küçük yaşımda büyük yüklerle olgunlaştım. Perihan Abla, Süper Baba gibi daha yerel tatlarla gerçekçi hedefler koymayı denesem de, her seferinde başka bir gerçeklik duvarına tosladım.

    Galiba televizyon ve hayal dünyamı birbiriyle harmanlayıp ortaya çıkarttığım kurguyla, saklambaç molasında yediğim salçalı ekmek hiçbir zaman birbiriyle örtüşmeyecekti.
    O zaman çocuk olmanın tüm zorluğunu ayakları yere basmayan hayal gücüme yükleyip, bir an önce büyümeye karar verdim.

    Çok içten dilemişim, biraz fazla hızlı büyüdüm. Öyle ki o aradaki yılların nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile. Geçen hafta 31. yaşıma girdim. Artık videolardan önce çıkan sinir bozucu anketlerde 31-50 kutucuğunu işaretleyeceğim. Sokaktaki çocuklar Teyze topu atsana! dese, kızmaya hakkım olmadığı bir yerlerdeyim. Biri benim için otuzlu yaşlarında derse Bilgi ama burslu refleksiyle atlayacağım Ama en başındalar hazırladım, gerekirse kullanırım.

    Her yeni yaşımda üzerimde mıh gibi taşıdığım Eyvah yaşlanıyorum! paniği bu yıl yerini başka bir duyguya bıraktı. 30'lu yaşlarım için planladığım karalar bağlama seanslarım hep havada kaldı. Artık yaşlandığım için mızmızlanmaya ve şımarmaya utanıyorum. Sanırım artık yaşlanmaya bile utanıyorum. Yaşımdan yaşamayan çocukların yaşlarını çıkarıyorum, çıkan her sayı beni iki katı kadar utandırıyor.

    His dünyamda genel bir darbe oldu. ''Aman bu da dert mi?'' ölçütü yönetime el koydu.

    31 yaşımda içim geçtiğinden mi, yoksa 30. yaşım çok içli geçtiğinden mi bilmem; normalde günlerce yasını tutacağım şeyleri Üzerine uyursam geçer eylemsizliğiyle atlatıyorum. Kişisel olarak rahatlıkla steril ve mutlu diye adlandırabileceğim hayatımın toplumsal yansıması çok şey görmüş geçirmiş ve yaşadıklarının ağırlığıyla her şeyi boş verip köşesine çekilmiş bir savaş esiri kıvamında.

    Hiçbir şey yaşamadan çok şey gördüm. Hiç yorulmadan bitap düşmüş, esir düşmeden tutsak olmuş gibiyim. Sadece empati yaparak bu kadar yorulduysam, bir de tüm bu acıları bizzat yaşasaydım neler hissederdim diye empati yaparak bu kısır döngü içerisinde tükenip gideceğim.

    Çocukken parmaklarımı birbirine değdirerek zamanı durduramayışıma az bile üzülmüşüm. Burnumu oynatarak her şeyi yoluna sokamayışıma yeterince ah vah etmemişim. Sihirli bir değnek olmadan, doğaüstü güçlere ermeden bu ülke ile başa çıkmak çok zor.

    Süper kahramanların bile şansı çok düşük. Superman Türkiye'de olsa üstünü değiştirmek için girdiği telefon kulübesine gaz bombası atarlar, Batman'in ise malvarlığına TMSF el koyar. Mutantlar makbul mutant olmazlarsa ölümlerden ölüm beğenir. Örümcek Adam TOKi evlerine mi tırmanacak? Wonder Woman'a kapanın yazan el broşürü mü dağıtacaklar?

    Onu bırak, Tom ve Jerry'nin huzuru bile artık muhtarın keyfine bağlı. Şirine minibüste tacize uğrasa eteği yüzünden suçlu çıkar, Heidi'nin gezdiği kırlar imara açılır, Ninja Kaplumbağalar işsiz kaldıkları için kanalizasyonda akşam 22.00'den sonra kaçak içki satmaya başlar.

    Biz de bu fani halimizle Gargamellerin, çizgi roman kötülerinin, orkların hiç kaybetmediği bir gerçeklikte kendimizi kaybetmeden yaşamaya ve yaşlanmaya çalışıyoruz. işin kötüsü, başarıyoruz da.

    işte bu bizim hikâyemiz.

    Her şeye alışmak, her koşula ayak uydurmak bizim lanetimiz.

    Ben nelere alışmadım ki, 30'lara da alışırım.''
    0 ...
  8. 5.
  9. yıllar geçse bile sıkılmadan dinlenilebilecek şarkıdır.
    0 ...
  10. 6.
  11. verdiği söze inanmadığım lale'nin hatırlayamadığım anısına, hatırlayamadığım silüeti, sadece siklemediğim tavırlarını ve siklemediğim değerlerini hatırlatır.
    0 ...
  12. 7.
  13. Ümit besen'in ağzına sağlık şarkısı.

    Playlist'e eklemelik.
    0 ...
  14. 8.
  15. --spoiler--
    kenetlenmiş ayrılamaaaaaz / kalbimizde ellerimiz...
    --spoiler--

    seviyorum ulan.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük