şabanın bir filmi vardır hani;
zengin ve sinir hastası bir adam tarafından dayak yemeği, karşılık vermek kaydı ile kabul eder.
işte bu filmi film diye seyredenler, şaban ın dayak yemesinden zevk alanlar, ne anlatmaya çalıştığını anlamayanlar, kurar bu cümleyi.
bu memlekette dayak pahasına, açlık pahasına, insanlık dışı yaşam koşulları pahasına, hatta ölüm pahasına(paralı askerlik) çok iş vardır, onlara göre.
ama bu işleri yapmayı göze alabilecek babayiğit yoktur.
aslında, onların babayiğit dedikleri, katıksız köle, düşünmeyen, yaşamayan, karın tokluğuna yaşayıp ölmesi gereken, gerektiğinde öldürmesi, gerektiğinde pimini çekip ölmesi gereken bir garip mahlukattır.
kendini insan olarak niteleyen milyonların bu mahlukatla özdeşleşmek istememeleri garip gelir bu zevata.
adamlar günlük 15 liraya 12 saat durmadan deli gibi çalışıyorlar ve bu işi bile zor buluyorlar. iş kapısı açtınızda millet beğenmedi mi? her yer özelleşiyor işçiler işden çıkarılıyor.
bazı insanların için gerçekten doğru bir söylem. özellikle de eşim çalışsın ben yiyeyim diyen tayfa için. nasıl bir gurur, nasıl bir insanlık anlamlandıramadığım durumlardır. sonra da iş yok diye ağlar bu tayfaya mensup elemanlar.
not: üniversite mezunları ile alakası yoktur bu serzenişimin.
ne kadar doğru bi laf. ben de bakıyorum camlara arabamda giderken, eleman aranıyor, çıkar aranıyor, komi aranıyor, sonra orda bir dilenci görüyorum, ağlıyorum, hüzünleniyorum. caddebostana indiğimde şarap için para isteyen adama git üzüm ye daha iyi diyip para veriyorum, iş bak kendine diyprum. ne kadar çok açık var halbuki. üniversite mezunları boşuna ağlanıyor, iş çok, kadrolar boş, gidin çalışın ya.
çalışabilir durumdaki nüfusun yaklaşık yüzde 20'sinin işsiz olduğu bir ülkede resmen abesle iştigal olan açıklama. ama rte yapıyor, normaldir. ne bilsin o iktisat ne, maliye ne.
başbakan'a tavsiyem, açsın kariyer.net'i baksın. üniversiteden mezun bir adamı migros haricinde kaç yer alıyor doğrudüzgün, alanında çalıştıracak şekilde. makine mühendisinden muhasebeci yapmaksa amacın onu bilemem.
yanlış demeç, beğenmedim. iş var, iş isteyen var, üretim düşük. bunlar gerçekler.
şimdi bu ülkede iş var iş isteyen de var. o halde neden insanlar işsizlikten yakınıyorlar diye biraz kafa yormak lazım.
birincisi , bir dünya insan insan haklarının ihlal edildiği ortamlarda çalışıyorlar. evet iş var ama adam seni öldüresiye çalıştırıyor, sigortanı yatırmıyor, başına bir iş geldiğinde sahip çıkanın yok, çalışma süreleri çok yüksek.
ikincisi , işverenler yüksek maliyetlerden yakınıyorlar. yani burada devlet işvereni işveren işçiyi sonra hepsi ekonomiyi ve kalkınmamızı sikiyor çok pardon.
adam gibi bir eğitim, sağlık, ekonomi programı mı koydular ortaya da bu halk iş beğenmez oldu.
piyasada iş çok lakin firmalar krizi bahane edip düşük maaşa işçi çalıştırma derdindeler ayrıyetten bir çok iş alanında adam çok ama kalifiye adam sayısı az.üniversiteye giden her genç mezun olunca yüksek maaşla iyi yerlerde çalışacağını zannediyor ki öle bişey yok biraz zorluğunu çekmek gerekiyor piyasayı tanımak için.
ayrıca her üniversite mezunları iş bulacak diye bir şart yok demiş. peki o zaman neden her yere boktan boktan üniversite dolduruyor, kaliteyi düşürüyorsunuz ve o çocukları da boşu boşuna yıllarca okutuyorsunuz.