işkence

    5.
  1. mobilyaların birleştirildikleri yerleri sağlamlaştırmak için kullanılan bir marangoz aleti.
    4 ...
  2. 11.
  3. insanlık onurunun yeneceği iğrençlik...

    (bkz: psikolojik işkence)
    (bkz: ibrahim kaypakkaya)
    (bkz: filistin askısı)
    3 ...
  4. 12.
  5. ağırlıklı olarak 1950'den günümüze kadar türkiye'de sistematik şekilde icra edilmiştir. 1980'de 1.5 milyon insan sistematik işkencenin mağduru olmuştur. son 10 yılda ise 100'ün üstünde tutuklu kadına güvenlik güçleri tarafından tecavüz edilmiştir.
    3 ...
  6. 12.
  7. ne zaman elektrik verilse
    bedenimin tek bir hücresine
    aydınlanıyor yurdumun
    lambasız bütün evleri

    ..sunay akın..
    4 ...
  8. 79.
  9. yaşamayı zorlaştıran bir sebep,
    özellikle insan kendi kendine yaptığında..

    sahi ,
    uykusuzca savrulup uyuduğun ve yeniden uyandığın güne..

    korku dolu düşüncelerine,
    şarkılardan çok ağlamalarına..

    kendi kendine yaptığın eziyete söylenen bir kelime ,
    bağlanıp düşlerinden korkan kalplere..
    3 ...
  10. 28.
  11. bir erkek için, bir kadınla alış verişe gitmektir. daha zalimini görmedim.
    2 ...
  12. 14.
  13. bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine,algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine,aşağılanmasına yol açan davranış türü. bu davranış türünü gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında ytck:3yıldan 12 yıla hapis cezası ile hükmedileceğini belirtmiştir.
    2 ...
  14. 44.
  15. işkence yapanlar bilsinler ki, uzak olmayan yarınlarda işkence yapanlar mutlaka yanlışını anlayıp pişman olacaklardır.
    3 ...
  16. 4.
  17. Çeşitli nedenler ve yöntemlerle insanın veya hayvanın acı çekmesini sağlama hareketleridir.

    (bkz: ismail yk)
    (bkz: teletubbies)
    2 ...
  18. 16.
  19. '' gözlerim baglandı sorguya cıkartılacaktım. üst katta bir odaya cıkarttılar. merdivenlerden cıkarken basımı sürekli duvara vuruyorlar. bir yandan da 'duymuyormusun sana kafanı eg dedik' diyerek kahkaha atıyorlardı. kolumdan tutan biri 'simdi ameliyatta bakalım kac leş vereceksin?' dedi. bana birkac kişinin ölümünü yükleyeceklerini düsündüm...
    götürdükleri odada beni yere yıktılar. ayakkabılarımı cıkarttılar. sırt üstü yatırarak , ayaklarımı baglayıp , bir kalın degnekle ayaklarımı havaya kaldırdılar. hızla vurmaya basladılar. ...
    ayak tabanlarım degnekler inip kalktıkca kendimi zor tutuyordum. dayanılacak gibi degildi, bir ara vurmayı bıraktılar . o an 'oklava yap!' diye bir ses duydum. bu kez ayak tabanlarımda ellerindeki degneyi hamur yogurur gibi yuvarlamaya basladılar. sanki bütün vücuduma ayaktabanlarımdan oklar sokuluyormus gibi hissettim. müthiş bir acı hissettim ve bagırmaya basladım...
    ayagım patlamıstı kan sızıyordu. ayak tarafımdan duydugum ses ayagımın cok kanadıgını gösteriyordu...
    beni ayaga kaldırmaya calıstılar. kalkamıyordum... gözüm kapalı götürülüp hücreye atıldım...
    hücereye atıldıgımdan beri nisanlımı merak ediyordum... ikinci gün bir polis gelerek nisanlımı serbest bırakacaklarını söyledi. hemen ekledi 'ama sen konusursan ve bütün bildiklerini anlatırsan. yoksa gözlerinin önünde onu * ! bu adamlardan hersey beklenir.' . sanki kendisi farklıydı.'' * * * *
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük