https://galeri.uludagsozluk.com/r/1527702/+
bir çeşit marangoz aletidir.Sabitlemeye yarar sonra zımpara falan yapabilirsiniz.Bir de başınız çok ağrıyorsa işkence ile başınıza baskı uygulamayı deneyebilirsiniz.
sadece ve sadece kamu görevlisi tarafından gerçekleştirebilecek bir özgü fiildir; kimi zaman sanığı sorgulama, kimi zamansa cezalandırma aracı olarak kullanılmıştır.
normalde bir kişinin bir kişiye bedensel acı verecek eylemlerde ve onur kırıcı muamelede bulunması; işkence değil ayrı bir suç tipi olan eziyete vücut verir.
dünya genelinde savaş hallerinde insanların esir kamplarına toplanması ve zulüm görmesi de, genel olarak işkence değil eziyet suçudur.
tck ise işkenceyi "insanlığa karşı" değil "kişiye karşı" suçlar arasında düzenlemiştir.
işkence –hukuk ve hûk-
mütefekkir salih mirzabeyoğlu’nun 1991 yılında yayınlanan eseri. 1991 yılında ilk gözaltına alınışı ve tutuklanışı, şubede fetöcü polislerin işkencesine maruz kalması ve tüm bu süreci anlattığı eseri…
“tenimizi ezebilirsiniz… ama… ruhumuzu asla… onu ne işkence zapteder, ne kelepçe, ne pranga… gülümser durur inancımız hürriyet buudunda sonsuzca…
bizi edebilirsiniz evimizden, tenimizden… ama… dinimizden?..
çok şükür… pişmanlık uğramadı semtimizden…
ya siz?.. ezeli pis hayvancıklar… neye yaradı işkenceniz?..
dünyanız kara, ahiretiniz zift… sizi bekliyor cehenneminiz!..”
işkence, işkence...
dava adamını bilemekten başka ne işe yarar?.. intikam duygusunu
beslemekten?..
dava, ona katılanların kanları ve canlarıyla denendiği zaman, gerçek
hayatiyetini de gösterir!..
dava, dava adamından, her şart altında manâsını su yüzünde tutup
boğulmamasını ister...
acı duygusuna karşı müthiş bir kanıksamışlık ve bunun neticesi
umursamazlık içindeyim...
dramatize etme hissinden alabildiğince uzak bir lisanla kuru kuru
rapor etmem gerekirse: odun-cop karşımı bir cisimle dövüldüm ardından haya sıkma faslı,
ihtimal sular kesik olduğu için tas tas dökülen soğuk suyla yıkandım, dört kere ceryan
verme...
böylece işkence seansı tamamlanmıştı!..
bana kendisini kurtarmak için arkadaşlarını satan ve iftira eden piç adam soyunun ayarında yaklaşmaları ne korkunç...
bu hıyarların hiçbir zaman anlayamayacakları bir hisle, içinde bulunduğum düşkünlük şartlarında davamın ve manâmın haysiyet ve vakarını korumaları için ruhaniyetlerine sığındığım büyüklerimden, allah'ın izniyle himmet istiyorum...
yarabbi, ne büyük işkence!..
bir an önce ne yapacaklarsa yapsınlar da, ruh aynama yansıyan ruhsuzluklarıyla yüreğimi çatlatan şu sersem sürüsünden azâde olsam!..
...beni o halde merdivenlerden indirip havasız bir yere götürdü.
bu arada allah'a, peygamberimize ve zevcelerine küfretti ve "haydi seni ölümden kurtarsınlar!" dedi.
ben de, "beni çoktan kurtarmışlar; bize intikal ettirdikleri vahdet inancı sayesinde sizin gibi olmaktan ve ruhen ölmekten kurtarmışlar ve bir allah'a kavuşmam kalmış!" dedim.
“eğer işkence gören varsa isbat etsin!”
isbatlılar bir yana, biz de şöyle diyelim onlara:
— “isbat edilemez işkence nasıl yapılırmış, gel ben sana göstereyim!”
burada bir namussuzluk çıkıyor ortaya: adam balkona oturduktan sonra, aşağıdaki insanları bir obje, bir eşya gibi görüyor…
onun için aşağıdaki insanların bir kedi-köpek ölüsünden farkı yok!.. adeta roma’daki gladyatörlerin arenadaki boğuşmalarını kuruldukları koltuklardan seyreden adamlar gibi!..