türkiye'de asla ve asla yok olmayacak uygulamadır çünkü halkın zaten çoğunluğu bu uygulamaya karşı değildir.
işkence zaten kendi halinde evine, işine giden adama yapılmaz. yapılanlar ekseriyetle ya teröristtir, ya terör örgütü elemanıdır, ya sempatizanıdır, ya rejim karşıtıdır, ya muhaliftir vs. o yüzden işkenceye karşı olduğunuzu dediğiniz anda karşınıza mutlaka "ama o da şöyle şöyle yapıyor/yaptı/yapacak" diyen yığınla insan çıkacaktır.
misal şu an bile abdullah öcalan'a işkence metodları sıralanıyor, olası işkence yapıcılarının elleri öpülüyor, aslında insanların işkenceyi hiç de yadırgamadıklarını görebiliyoruz.
burada işkenceye karşı olmak demek işkence yapılan kişinin eylemlerini haklı bulmak demek değildir. ama kafası sadece düz mantığa basan insansılara göre öyledir, eğer biri işkenceye hayır diyorsa o işkence mağdurunun her türlü eylemini benimsiyor demektir. bu düşünce de hiç bi zaman işkenceyi yok etmez, tersine toplum nezdinde meşrulaştırır.
erkin işkence etme özgürlüğü olduğu sürece elbette bazı yaş dallar da yanacaktır arada orası kesin. misal sadece dergi -hem de yasal olanlarından- dağıtmaktan içeri alınan adama da işkence yapılacaktır ama zaten işkenceye tümden karşı olmadığınız sürece bunun yaşanmasının önüne geçemezsiniz. yani, sadece bi yerlere bomba koyduğu kanıtlanmış adama işkence yapılsın diye bi kanun çıkaramazsınız, şüphe bile işkence yapılması için yeterlidir.
o yüzden açıkça söyleyin, işkenceye karşı değiliz diye olsun bitsin. kaldı ki artık bunu söylemelerini de beklemiyor değilim. o kadar aşağılık laflar etmeye başladılar ki bunu da derlerse hiç de şaşırmayacağım.
ama sonra faşist dediğimiz zaman alınma rollerine girmeyin yahu. komik oluyor o zaman.
işkence aslında bir uygarlık göstergesidir. sadece barbarlar düşmanlarını işkenceden geçirmeden bodoslamadan öldürürler.
mesela tarihin en eski ve en değerli uygarlıklarından olan çinliler bu payeyi biraz da işkence kavramına getirdikleri yeni açılımlarla, yöntemlerle hak etmişlerdir.
tabii ki bir uygarlığın teşekkülünde işkencenin tek başına bir kıymeti harbiyesi yoktur. ama işkence o uygarlık yekununun merhalelerinden biridir.
günümüzde dünyada hala kullanılıyor mu bilemiyorum ama yapılıyor olması kuvvetle muhtemeldir. bir çok farklı çeşidi vardır malesef. bunlardan bir kaç örneği ise;
birgün rus, ingiliz, amerikan ve turk özel ajanları kendileri sınamak adına ormanda buluşurlar. sonra her grup kendisinin daha iyi olduğunu kanıtlamak için bir yarışma yapılmasını ister. bir fil belirlerler ve onu en kısa zamanda bulundukları yere getiren en başarılı ekip olacak diye anlaşırlar.
ruslar gider, 40 dk. fili getirir.
ingilizler gider, 20 dk. getirir.
amerikalılar gider, 30 dk. getirir.
türkler gider... aradan 6 saat geçer... türklerin ellerinde bir zürafa, kafası gözü patlamış halde hayvan tekrarlamaya başlar:
-'vallahi ben filim, vallahi ben filim!!!'
türk ceza kanunu'nda da ifadesini bulmuş olan suç tipidir. buna göre, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştirecek kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
not: işkence suçu sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir; kamu görevlisi olmayan biri yukarıdaki fiilleri işlerse, bu suçun adı işkence değil eziyet olur.
uzun yıllar ülkemiz karakollarında uygulanmıştır şüphelileri ya da zanlıları konuşturmak adına baş vurulan yöntemdir, bunları en yaygın olanı filistin askısı, elektirikli şok, kerpetenle tırnak çekmek, copla cinsel organa vurulmak bir çok çeşidi mevcuttur.
avrupa ve insan hakları yıllarca bu olayla baş etmeye çalıştılar bir insanlık suçuydu ülkemizin kare lekesiydi ve bir gün işkence kalktı sorgular kayıt altında yapılmaya başlandı adalet yerini buldu.
peki bütün bunlar nasıl mı oldu ? efendim dinleme başladı işkence kalktı...