kızların sürekli erkekler üzerinde planladıkları, uyguladıkları, bundan hunharca zewk aldıkları sado-mazo saplantılar bütünü. ayrıca işken bayülgenin sunduğu program...
hostel filminde gayet güzel sergilenen teknikler bütünü. oksijen kaynağıyla göz çıkarmak, kulağa hayli orjinal geliyor mesela, gaddarlığın sonu yok gibi.
bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine,algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine,aşağılanmasına yol açan davranış türü. bu davranış türünü gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında ytck:3yıldan 12 yıla hapis cezası ile hükmedileceğini belirtmiştir.
ağırlıklı olarak 1950'den günümüze kadar türkiye'de sistematik şekilde icra edilmiştir. 1980'de 1.5 milyon insan sistematik işkencenin mağduru olmuştur. son 10 yılda ise 100'ün üstünde tutuklu kadına güvenlik güçleri tarafından tecavüz edilmiştir.
göz korkutma, intikam, cezalandırma veya bilgi toplama duygularından beslenerek bilinçli şekilde fiziksel yada ruhsal açıdan ağır acı çektirmekte kullanılan her türden insan haklarını ihlal eden eylemlerdir.
Bazi ilkel toplumlarda genc bireylerin topluma adapte olabilmeleri icin yapilan bir sinav niteligindedir. Bugun de bazi afrika kabilelerinde varligini surdurmektedir. Genc birey ac birakilir, kirbaclanir, yagmur altinda bekletilir, vucudunda yaralar acilir vs. Bu sinavi basari ile gecen genc kabile icinde artik bir statuye sahip olmus bireydir.
'' gözlerim baglandı sorguya cıkartılacaktım. üst katta bir odaya cıkarttılar. merdivenlerden cıkarken basımı sürekli duvara vuruyorlar. bir yandan da 'duymuyormusun sana kafanı eg dedik' diyerek kahkaha atıyorlardı. kolumdan tutan biri 'simdi ameliyatta bakalım kac leş vereceksin?' dedi. bana birkac kişinin ölümünü yükleyeceklerini düsündüm...
götürdükleri odada beni yere yıktılar. ayakkabılarımı cıkarttılar. sırt üstü yatırarak , ayaklarımı baglayıp , bir kalın degnekle ayaklarımı havaya kaldırdılar. hızla vurmaya basladılar. ...
ayak tabanlarım degnekler inip kalktıkca kendimi zor tutuyordum. dayanılacak gibi degildi, bir ara vurmayı bıraktılar . o an 'oklava yap!' diye bir ses duydum. bu kez ayak tabanlarımda ellerindeki degneyi hamur yogurur gibi yuvarlamaya basladılar. sanki bütün vücuduma ayaktabanlarımdan oklar sokuluyormus gibi hissettim. müthiş bir acı hissettim ve bagırmaya basladım...
ayagım patlamıstı kan sızıyordu. ayak tarafımdan duydugum ses ayagımın cok kanadıgını gösteriyordu...
beni ayaga kaldırmaya calıstılar. kalkamıyordum... gözüm kapalı götürülüp hücreye atıldım...
hücereye atıldıgımdan beri nisanlımı merak ediyordum... ikinci gün bir polis gelerek nisanlımı serbest bırakacaklarını söyledi. hemen ekledi 'ama sen konusursan ve bütün bildiklerini anlatırsan. yoksa gözlerinin önünde onu * ! bu adamlardan hersey beklenir.' . sanki kendisi farklıydı.'' ****
sigmund freud'a göre bastırılmış cinsel dürtü sahibi bir kimsenin bir şekilde yetki sahibi olduğunda ister kendi nam ve hesabına isterse derin devlet namına bir diğer kimseye belli bir sözü söyletmek amacı ile fiziki veya psikolojik baskı uygulaması haline verilen isim. bu süreç içersinde işkenceci ile kurbanı arasında duygusal arka planda bir bağ oluşur. bu bağ gereğince işkence edilen bilsede bilmesede sürekli olarak kendisine işkence edenin hoşuna gidecek şeyleri söylemeye çalışır.