evet.türkiye'de yaşıyorsanız ve çişiniz geldiyse 1 lirayı gözden çıkarmak zorundasınız.
çıktıktan sonra herkesin ıslak ellerinin değdiği bir kaç peçete ve yarısından fazlası su olan kolanya da alabilirsiniz.
bir arkadaşımla muziplik olsun diye tuvalette bekleyen görevliye: "biz küçük yapacağız, o da mı aynı" diye ciddi ciddi sormuşluğumuz, akabinde de aynı resmiyetle "heved aynı" yanıtını aldığımız ufak su ihracı.
kendini çişinle kazıklanıyormuş gibi hissetmektir. zira, yıllar önce bozcaada'da ailecek tatildeydik. kuzenle çişimiz geldi, bir wc ye girdik, etrafı çiçeklerle süslemişler, koltuklar koymuşlar*. çıkınca bizden bugünün çiş parasının üç katı para istemişlerdi. elimizdeki para yetmedi, gidip bizimkilerden istedik. ne yaptılar dersiniz o kadar para verilir mi diye bize kızdılar. ne yapaydım çişimi geri mi alaydım delikten.
yolculuğa çıktıysan ve tuvaletin geldiyse buna seni pişman eden ücret.
ne garip bir ülke olduğumuzu , her şeyi ticarete dönüştürmeyi çok iyi bildiğimizin bir başka yolu.
hele girdiğinde bir kere bile boş kalmaması seni daha da mutlu edecek bir olay zinciridir.
çıktıktan sonraki o kolonya ve peçete tamamen türk insanının bonkörlüğünü gösterecek bir şeydir.
harikulade bir harekettir. herşeyden önce işemek için 150 lira vermekten iyidir. nasıl mı? milenyumun ilk yılları. yeni araba sahibi olunmuş. cadde de piyasa yapma zamanları. en samimi arkadaşın dumber ile, burada dumb ben oluyorum, geziniyoruz. tesadüf ikimizinde aynı anda işemesi gerekti. işemek için para vermenin ne kadar gereksiz olduğunu düşünerek arabayı şaşkınbakkal marks&spencer adlı mağazanın önüne çekmiştik. rahat rahat işiyerek dükkandan çıkarken ne kadar tasarruflu olduğumuzu en az 2 milyon liranın(o zamanlar paralar bol sıfırlıydı) cebimizde kaldığını deniz gökçe tadında konuşuyorduk. herşey iyi güzeldi ama mağaza çıkışında araba başında polisi görene kadar. hatalı park yüzünden polis o zamanın parası 150 milyon( tam emin değilim) ceza yazmış bizi bekliyordu. ne kadar yalvarsakta işe yaramamış ve sidik torbamız ve cüzdanımız boşalmış şekilde devam etmiştik.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
şehirlerarası otobüs yolculuklarında arkadaki veya yanındaki kızla kesişmelerin neticesinde dinlenme tesisinde durulur ve vermek evlat acısı gibi koyacak olan bir türk lirasını sırf kıza giden yollar kapanmasın diye mecburiyetten vermek ne feci bir durumdur kardeşim.
(kızla aynı tuvalete girmiyoruz tabii ki. lakin derdim o değil, kız olmasa gider ormanlık bir alana veya duvar dibine işerim. onunla kesişirken ''dur bi ormana işiyim geliyim'' de denmiyor haliyle)