özellikle yılbaşında karşı karşıya kalınan çerez. yeni yıla önlerindeki masa duran bu çerez türüyle birlikte girer herkes. ilerleyen zamanlarda gözü karartıp fıstıkları da yenilir ama leblebi hep orada kalır öylece. aslında onlar dekor gibidir, dekoru yiyiyomuş gibi bir his yaratır insanda onları yerken, bu kadar mı düştük diye düşünülür. çok acıklıdır. zaten içicekte bitmeye yaklaşmıştır... (bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk)
balkan harbi'ni konu alan bir savaş manzumesi. harbi diyorum bak: işe yarar tüm unsurları yenilmiş karışık çerez kuvvetlerinin tek dayanak noktası bir avuç beyaz leblebi ve tuzlu fıstık kabuğuy.. tıpaaaww (şarapnel parçası geçiyor sol yanından, aman dikkat).
neyse, günümüze dönecek olursak: bir buçuk kilo karışık çerez yeme süresi kadar bir zaman diliminde anca okunabilecek uzunlukta (çok uzun yani) bir yazı yazmak ister deli yüreğim. antep fıstığının kabukları arasına uzanıverip, paragraflar arasında kaybolmak; arada konudan sapıp daldan dala atlamak ve dahi olmadık göndermelerle aklınızı almak ister. ama çok fena uykum var.
olayı kısaca özetleyecek olursak: kuruyemişe çok büyük zaafı olan genç eve gelir ve mutfak tezgâhının üstünde, yaklaşık yarım saat önce çok acayip unsurlar (bademdir fındıktır, ceviz içidir) barındırıyor olduğu anlaşılan fakat şu anda sadece beyaz leblebi-sarı bıyık cahit-kaju mudur ne gâvur icadıdır o, üçlüsüne yataklık eden tabakla karşılaşır. flaşbek gir: peder büyük bir iştahla çerez tabağında ayrımcılık yapıyordur. flaşbek bit.
ve genç, kazık yemiş gibi hisseden her delikanlı gibi vurur sazın tellerine:
birkaç beyaz leblebi
birkaç kaju zıkkımı
elimizde bunlar var,
mutlu olmaya yetmez ki
...
bu kadar. şimdi anlatınca pek şeyolmuyor ama, yaşayan bilir.
bir de, çok zorlayınca başlığı 'işe yarar tüm unsurları yenilmiş kafası karışık çerkez' şeklinde de okuyabiliriz. alt metin bu. evet.