Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma. şeklinde kelime anlamı vardır. diğer anlamlar için http://tdkterim.gov.tr/bts/
sabah mesainin başladığı andan itibaren "akşam olsa da eve gitsek" diye beklenmeye başlanan emek harcama ortamıdır. Karşılığında; hafta sonu eğlenmek için harcanacak olan paranın, canı sıkılınarak kazanılmasıdır.
Para kazanmak için ruhu bastırmak gerekiyor.
Hem şu iş görüşmelerinde 20 dakika kadar bir odada yalnız başına bırakıp kurbanı daha fazla gerip daha çok laf almak yöntemi doğru değil. iletişim bilimleri* okuyan birisi içinse taktiği bildiği için gergin ama kendinden emin konuşmalarıyla avantaja dönüştürülen durumdur. Evet kendimden söz ediyorum, alınmayın.
iş yerindeki dostlarımın cümleleriyle ve kollarıyla beni sarması "işte burası" dedirtti bana.
Hepimizin ünlü olabilme ihtimallerini düşündüğü zamanlar oldu.
Bende ünlü bir yazar ya da ressam olacağımı hayal ederdim.
O iş yattı ama başka mecrada karşılaştığım lambadaki cini hallendirmişimdir.
kölelik. Sabahları uyanmamızın tek sebebi budur.
Aşağılık patronlarımızdan acı çekmemizin, döktüğümüz kan, ter ve gözyaşının...
Bağımlılığımız aynı; hepimiz onaylanmış keşleriz. Hepimiz sırtımızın sıvazlanmasını, küçük hediyeler almayı severiz. Takım elbiseli sıçanlar... tüm hayatları boyunca birilerinin bir şeyleri onaylaması için yalvaran...
çocukluktan karar verdim mesleğime.
o süredir hala aynı işi yapıyorum.
mutlu muyum? evet.
fakat durum şuna çıkıyor.
(bkz: yorgunluk) eşittir para olan durumdur.
yaklaşık olarak 2 bıçık senedir içinde bulunduğum ingilizcesi job olan, gitmeyeni siktikleri günlük aktivite.
burada takıldığım nokta şu. neden insanlar işinin gereklerini yerine getirmiyor ? ve bu bahsettiğim alt kademede çalışanlar değil. hani beyaz baretli dingiller var ya onlar.
üstten bir istek gelir ve yapılması 1 saati almaz ama onu yapmamak için direnilir.
altı üstü işi nokta veya kot vermek olan dingil vermemek için uğraşır. ulan 2 dakikanı alacak. yarın belki acil işimiz çıkacak ki oluyor böyle şeyler. ver onu da rahatla. ama yok illa boş oturacaksın. yumurta göte dayanacak. ondan sonra yapacaksın.
türkiye'de çalışmak ciddi anlamda nefret edilesi bir şey. adamlar kara düzen gidiyorlar. koskoca inşaat yapıyorsun ama yarak gibi takılıyorsun. aksamalar olur mu ? illa ki olacak. ama o gün yapabileceğin işi başka güne bıraktın mı programdan git gide ulaşacaksın.
ilk iş yerimde aynı durumdan şikayet ederdim. hatta şef söz vermişti. bundan sonra böyle ani işler çıkmayacak önceden haberdar edilecek diye. günlük planınızı bozmayacak diye.
bir sonraki işimde daha da berbat bir düzen vardı. işler o zaman dengesiz ilerliyordu ki bitirme tarihimizi neredeyse 4 ay aştık ve üstüne bir sürü sıkıntı daha çıkardılar. hayır kardeşim bu insanlar sana bağlı yaşayamazlar ki. herkesin bir programı var. işi neredeyse tam teslim ettikten sonra başka bir firma ki ilk başta çok profesyonel ve kurumsal zannettiğim bir firmada işe başladım.
lan burası da aynı. iş yapacağız malzeme yok. iş yapacağız izin yok. iş yapacağız eleman yok. yok elemanı bu tarafa kaydıralım. şu elemanı şuraya çekelim. eğer benden iyi bir performans bekliyorsan benim ekipmanım, adamım ve malzemelerim tam olacak.
yani demem o ki sözlük yazarları bu ülkede ben çalışamam. allah izin verirse burayı teslim edip yurt dışına gideceğim. ama yurt dışında türk firmasına değil işini doğru yapan düzgün çalışan bir firmaya.
beni alırlar mı ? almazlar. ama uğraşacağım. insan yaptığı işten zevk alacak.
he diyelim yurt dışında bu tarz bir firma bulamadık. yine türk firmasına denk geldik. o zaman en azından burada aldığımız maaşın 3 katını alacağız. belki o bizi biraz mutlu eder. ama paradan ziyade işin güzel olması düzgün gitmesi tercihimdir.
neyse bugünlük yazı kotamı doldurdum. hesapladım daha 35 sene daha çalışacağım. bu sinir, stres ve moral bozukluğu ile zor gözüküyor.