ofis helasına bir de pisuvar yaptırdım. erkeklere kolaylık diye. pisuvarın markası " ece " ymiş, ne bileyim. müdür hanımın adı da ece. erkek çalışanlar durup durup " patron ne iyi ettin de bunu yaptırdın, günde en az beş defa ece' nin ağzına veriyoruz " dediler. bu espri ece hanımın kulağına gitmiş. tutturdu o pisuvar kalkacak diye.
gündüzden izinler alınıp teklifler yapılmış. patronlar okey vermiş. gereken masraf bedeli muhasebeden bizzat tahsil edilip gerekli ekipman ve malzeme alınıp büyük bir titizlikle dolaba saklanmış. buraya kadar herşey süper. mesai 19:30 da bitiyor..
çalışan kişi sayısı yaklaşık 45-50 civarı. akşamki işyerindeki çilingir sofrasına davetli sayısı 30-35 arası. hülasa, gece 4:30'a kadar yenilip içildi, güzel güzel eğlenildi. eğlence bitti, etraf toplanıldı.
dağılma zamanı..
yeterli araç var, yeterli ayık soför yok. otoparkta 15 civarı insan bekliyor. diğer 20'ye yakın kişi binanın muhtelif yerlerinde uykuya dalmış vaziyette. 7 kat, tek tek tüm odalar dolaşılıp zombi arayışına giriyoruz. klozetin üstünde uyuya kalanmı dersin, mutfata buzdolabının kapağını açıp serine içi geçeni mi..
rezillik kasıktan dize kadar.
sabah gün doğduğunda, halâ 3 kişi kayıptı.. ağzıyla içen sadece 7-8 kişiymişiz. onu anladık.
bir kaç gün önce başıma gelendir, sayfayı yeniledikçe sözlükte rastgele bir başlık açılıyor, bendede sürekli yenileme takıntısı var, yeniliyorum ama bakmıyorum ne başlık açıldı ne yazıyor diye, yine böyle takılıyorum yeniledim tam komşunun kızı geldi iki dakika interneti kullanabilirmiyim dedi, masadan kalktım gel dedim bir baktım başımdan aşağı kaynar sular döküldü, ''31 çekmenin faydaları yazıyor''.
Yıllar önce, tıfıl ve zayıf olduğum dönemler iş arkadaşımın odasına girip masasının alt tarafına saklandım. bekle allah bekle gelmiyor, sonra odanın kapısı açıldı biri girdi gibi oldu ama gelmedi masaya, biraz daha bekledim elim ayağım uyuştu, sonra diğer odadaki mustafa isimli arkadaşı aradım elemanı alıp odaya getirmesi için, rehberdeki başka mustafayı aramışım yıllardır görüşmediğim, adam numaramı falan silmiş, ben sessizce elemanı al odaya getir çabuk diyorum o ne diyosun birader diyor baktım anlaşamıyoruz kapattım, meğersem eleman odaya girmiş önceki kapı açılışında ama masaya değil misafir koltuklarının oraya çökmüş ortadaki masadaki dosyayı inceliyor. sesleri duyunca hayvan gibi korkmuş ne oluyor diye, o hafif hafif doğrulup elini masaya koyup altına bakmaya çabalarken ben zınk diye çıkınca ikimizde ananı s.kiyim nidalarıyla ruhumuzu teslim ediyorduk, hala bunu yazarken bile gülüyorum, bomba olaydı.
-sekreter bizim odada evraklara ilgili muhasebe müdürü ile konuşurken, patron odaya girer bir hışım, belliki sekreteri aramış, celallenmiş bir hırsla.
- "ben demedim mi sana o evraklar dün ellerinde olacaktı, hala gitmemiş! ne biçim iş yapıyorsunuz! gerizekalı gerizekalı".
demesinden sonra acayip bozulan sekreter bizim yanımızda.
- "cem bey dün gece yatakta öyle demiyordunuz" !!
demezmi. işin garibi bu sözlerden sonra işten kovulanlar oldu, onlarda ben ve bu sözü duyan muhasebe müdürü.
(bkz: Adeletini sevdiğimin dünyası.)
iş arkadaşınızın ayakkabılarını çıkarıp, paletten farksız 45 numara toynaklarını burnunuza kadar sokup, "çoraplarım kokuyor mu? bu aksam hatunun ana babasına yemeğe gideceğim de kokuyorsa yeni alayım migrostan ehe ehe" diye sorması, gizlice duyan patronun içerden "evet ta buraya kadar geldi kokusu" demesi.
iş yerimdeki stajyer çocuğu bir gün polisler alır götürür. sorguya çekerler, ilişkiye girdiği bir kızdan dolayı. olayın aslı da şöyledir... kızı başka 1 arkadaşı bir yere çağırır. olur biter. videoya alırlar. tekrar tekrar çağırıp, karşı çıktığında tehdit ederler. kız savcılığa gider. kızın tüm arkadaşları sorgulanır. video olayının olduğu yer ise bir devlet bankasının arşividir. adam arşivde çekmiş görüntüleri. *
şu sıralar çalıştığım bara liseden beraber mezun olduğumuz, yaşıtım olan arkadaşım geldi. patronun lafı;
- hazırla bu abine bi şeyler içsin.
ben ve arkadaşım dumur durumda patrona baktık. adamda hacı sakalı var benimse sadece çenemde çıkıyor arkadaş.
yağmurlu bir günde yükleme asansöründe ıslak bir kedi bulmak.
sonra onu şirket olarak sahiplenmek.
yedirip içirip bakıp semirtmek.
ardından mart ayının gelmesi.
ve nasıl olduysa bizim kızın içeri erkek kedi sokması.
gerisi malum.
zaten bi kaç hafta sonra ikisi birden kaçıp gittiler. *