bir gün işyerinde lavaboya gittim geldim sandalyemin dibinde yatan minik bir şey var. serçe ölüsü sandım yavaşça yaklaşıp baktım minicik bir fareyi sandalyemi kaydırırken ezmişim. bildiğin daha kanı akıyor arkadaş geldi kağıtla attı. bir gün de arkadaşın odasındayım benim müdür arkadaşı çağırdı, bana sen gelme dedi. arkadaşa fırça atacak o yüzden bana gelme dedi sandım. meğerse fare varmış. bütün kapıları kapatıp fare avına başladılar. en son koridorda biri tekme attı fare yuvarlanarak gitti.
orta sonda sınıfta görmüştüm fareyi. en ön sırada oturuyorum. ders geometri. hoca masasında oturuyo. biz de tahtadaki şekilleri deftere geçiyoruz. bi an kafamı kadırıp tahtaya baktığım. ne görsem tahtanın hemen altında bir fare. o an bir reflekse elimdeki pergeli bıçak gibi fırlattım ve oracıkta olduğu yere mıhladım fareyi.
iş yerinin mescidinde başıma gelen talihsiz olay. önce karaltı gibi geldi, kapının altından dışarıda yürüyen insanların ayaklarıdır dedim, selam verince göz göze geldik.