bu ülkede çenesini iyi kullanıp kendini iyi pazarlayan adamlar ilerliyor. kimse sizin çalışmalarınızı değerlendirip takdir etmez, terfi vermez, maaşınıza zam yapmaz. bu ortamda iyi bir politikacı, pazarlamacı, tüccar gibi kendinizi pazarlamak en doğru şeydir.
ağzınız laf yapmıyorsa rahat ettiğiniz bir yer bulmaya çalışın.
hele yalan söylemeyi de beceremiyorsanız bu ülke size bir cehennemdir, ya kurumsal bir firmaya kapağı atın, ya memur olun yada ardınıza bakmadan gidin bu cehennemden...
hayatta işinden başka bir başarısı olmayan, sadece meslekleriyle var olan insanların, sırf kendileri gibi olmayı kabul etmiyor diye, insanları nasıl aşağıladıklarını öğrenmem oldu en mühim kazancım. manipülasyonun ne demek olduğunu gördüm, hırsların insanı ne duruma düşürdüğünü izledim ve aslında düştükleri durumu anlayamayacak kadar küçük beyinleriyle büyük başarı elde ettiklerini sanmalarını farkettim. her geçen gün de yeni yeni şeyler öğreniyorum.
Patronunun dedikodusunu yapma.
-yöneticinin de bir yöneticisi olduğunu unutma.
-aynı pozisyondaki insanlarla kendini kıyaslama, en iyisi olmaya çalış.
-fark yarat.
-bahane değil çözüm üret.
-insan psikolojisine hakim ol,şirretliğin ve efendiliğin dozunda olsun.
-özgüvenin yüksek olsun ama bu sınırlarının üstünde olmasın.
-pes etme.
-bir duruşun olsun.
acıma, çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
duygularını işe karıştırma, çünkü sen insan değilsin.
dik dur, çünkü fırsat kollayanlara o fırsatı verme.
asla egilme, çünkü dik durmazsan ezilirsin.
gülümse, çünkü bir gulumsemeyle her istediğini elde edebilirsin.
kimse senin kankan değil. öncelikle bunu öğrenmek lazım.
nedense bu konuda türk halkı diğer ülkelerdeki düzeni bir türlü tutturamadı.
anında arkadaş olmaya çalışıyor, bütün özel sırlarımızı paylaşıyor, gıybet yapıyor, yanımızdakini nefer olarak ilan ediyoruz. iki gün sonra bir olay olduğunda rüzgar tersine dönüyor, her şey alt üst oluyor.
ondan sonra gelsin ayak kaydırmacalar, fiskoslar.
elin yabancısı ne yapıyor, o da insanlarla samimiyet kuruyor, gidiyor dışarıda birasını içiyor, sohbet ediyor, vakit geçiriyor ama özelini kendisine saklıyor.
duygusal bir millet olabiliriz, ama birazcık da profesyonellik lazım sanki.
geçerli sistemin insanı ne öldürmek nede sorgulamasına izin vermek üzerine kurulmuş olduğu gerçeği.
çalışarak geçen bir ömür, gündüz mesai akşam eve çok yorgun da değil ama yeni şeyler için enerjisi bitik dön.
televizyon izle uyu sabah tekrar işe git.
tatilini planla 1 hafta tatil yapabilmek için daha fazla çalış, 6 ay öncesinden planlanmış tatiline git planladığın tatili yap yeni bir şey olduğunda şaşır ve bundan şikayet et, spontane şeyler yaşama çünkü onlar yeni ve seni "sen olmayan" kendini keşfetmene yol açabilir.
birde bu günlük 8 saat çalışma standardını "insan hakları" olarak kabul et ki iyi ve güzel bir şey olarak gözüksün, 12 saat çalışmadığına şükret falan bu kadar saçma bir şey nasıl bir sistem haline gelebilmiş nasıl kabullenilebilmiş baya sosyoloji çalışılmış.
cebine 3-5 kuruş para girmiş maaşı ortalamanın hafif üstünde olan insanların bunları çok normal ve olması gereken bir şeyler olarak görmesi bile ne kadar çirkin bir düzende olduğumuzu ispatlıyor.
Kimseye güvenmemeyi öğretti bana.
Canımı veririm dediğim dostlarımın gerçek yüzlerini öğretti. Herşeyimi veririm dediğim kız arkadaşıma aslın da 1 kibrit çöpünden fazla değer vermemem gerektiğini öğretti.
Patronların tek derdinin kendi mevkisini korumak olduğunu öğretti. iş hayatın da sadece o başı kapalı diye muhattap olunmayan temizlik işçilerine güvenmeyi öğretti.
Soğuk havalarda bile kapıda bekleyen o güvenlik görevlisi ile dost olmanın daha iyi olduğunu öğretti. Çaycı ablaya doğum günü hediyesi alıp onun doğum gününü kutlamanın beni daha mutlu ettiğini öğretti. Ve son olarak işten ayrıldıktan sonra beni hala arayıp halimi hatrrımı soran kişinin tuvalet temizleyen herkesin göz ucu ile baktığı kardeşim gibi sevdiğim kadirin herkesten daha vefalı olduğunu öğretti.
Yeniysen hemen pusuya yat, iş arkadaşlarınla ilişkilerini ince ele sık doku. Kimse sana kariyer sunmayacak. Sen kariyerini ya dürüstlüğün ve çalışkanlığınla ya da yavşaklıklarınla kazanacaksın. Patronun yavşaksa ve sen dürüst olmayı seçtiysen hemen oracıktan uzaklaş. Çünkü yavşak bir patronun yanında sana dürüstlük hiçbir şey kazandırmayacak. iyi bir patronun yanında dürüst olmayı seçtiysen ve sabırlıysan da o zaman kariyer seni yavaş yavaş arzuladığın yere taşıyacak.
helal, haram hikayeymiş. meğer millet yiyiciliğin ne kadar da kurdu olmuş! söz konusu para olunca en temiz insan bile en fazla iki- üç saat vicdan azabı çekiyormuş.