aileden aldığı ahlak ile iş hayatındaki bir takım mevkiye gelmiş kişilerin yaptıklarının hiç bağdaşmadığını görüp tahammül etmen gereken zamanlar buna bir örnektir.
öyle bir iyi aile çocuğudur ki şirketi kendi çıkarları için çocuk oyuncağı gibi kullanırken hiç doymaz yer de yer. bu sırada da emrindeki personeli köle gibi kullanıp onların çalışmalarının sonuçlarını kendisi yapmış gibi göstererek üstlerine karşı artı puanları toplar orspunun evladı da bir teşekkürü bile çok görür.
kısaca üstün çalışanına allah belanızı versin diye düşündürdüğü andır.
hakkaten, allah belasını versin bu doymaz harislerin de soyu sopu kurusun. hayatı çekilmez kılıyorlar, dünyayı kirletiyorlar amk.
eğer memur iseniz etrafınızda jurassic parktan kaçmış yaşı 60 dayanmış, bilgisayarın monitörünün bile ne işe yaradığını bilmeyen insanlarla aynı ortamda olduğunuzu görebileceksiniz. işin garibi belkide bu tipten kişiler üstünüz olabilir. (allahtan birimim buna müsade edebilecek durumda değil.)
işten soğuma sebepleri de işte bunlara yakın sebeplerden ufku dar insanlara iş tarif etmenizden dolayıdır.
sırf daha deneyimli diye senin 10 dabirin kadar işten anlamayan idiot birinden daha az mağaşla onun altında çalışıp aslında bütün işi sen yapman ve bütün övgüyü onun toplaması.Lanet olsunnn!
çoğu kişi iş hayatında zor olanın beyinsel veya fiziksel olarak yorulmak olduğunu sanır.
lakin zor olan salaklık, gerizekalılık, bencillik ve kompleksli insanlara tahammül etmektir.
soğuma sebeplerinin çoğu bunlar kaynaklıdır.
bu işveren için de, çalıan için de geçerlidir.
insanlardır.
kısa sürede çıkarlara göre ters dönen düşünceler...
dansözden daha kıvraktır.
zeka değil ahlaksızlık ve buna eşlik eden karaktersizliktir.
işini görünceye kadar canım gülüm tek bir hatada ateş püsküren babadan zengin tikican gerizekalı yönetici ve patronlardır.
verdikleri üç kuruştur. üç kuruşu çok görürler size. sizin onlar gibi milyarlar kazandığınızı düşünüp almasan ne olur ki derler.
peşin para gördüklerinde sizden önce kendi parasını alan bencil patronlar...
empatiden yoksunluktur kimi zaman iş hayatından soğuma nedeniniz.
ikiyüzlü...
yavşak...
yapmacık...
içimden yankılanan kalk gidelim buralardan sesi.
sorumlulukların ağırlığıyla, muhasebenin hesap kesme kapısı arasında geçen soğuma.
patron yatacak yerin yok senin. *
yanındaki yalakanın da.
bu liberal ekonomik sistemde, önüne gelen patroncuk olursa olacağı bu tabi. bahse konu denyolara şahsen ben bir sıfat yakıştıramıyorum zira patron kelimesinden nefret ederim. serzenişleri anlamamak elde değil ama herşeyin rutine dönmesi de sıkıcı olmasında etkendir.*
--spoiler--
Küçük Karınca her sabah erkenden işine gelir ve neşe içinde çalışmaya başlardı. Çok çalışır, çok üretir ve bunları keyif içinde yapardı.Patronu Aslan, Karınca’nın başında yöneticisi olmadan kendiliğinden bu kadar hevesle çalışmasına çok şaşırırdı. Bir gün karı ve verimliliği arttırmak için aklına parlak bir fikir geldi. Eğer Karınca, başında bir yönetici bile olmadan bu kadar üretken olabiliyorsa, bir de başarılı bir yöneticisi olsa neler yapardı.
Bunun üzerine, müthiş bir yöneticilik kariyeri olan ve yazdığı raporlarla ünlü Hamamböceği’ni işe aldı. Hamamböceği işe öncelikle bir saat alarak başladı. Böylece Karınca’nın çalıştığı saatleri tam olarak ölçebilecekti. iş saatlerinde gevşekliğe müsaade etmeyecekti. Elbette raporlarını düzenleyecek bir sekretere de ihtiyacı olacaktı. Bu nedenle hem telefon trafiğini yönetmek ve hem de arşiv işleri için Örümcek’i işe aldı.
Aslan, gelişmelerden çok memnundu. Hamamböceği’nin hazırladığı raporlar gerçekten harikaydı. Hatta ondan üretim hızını ölçen ve karlılığı analiz eden renkli grafikler de hazırlamasını istedi. Böylece bu raporları ortaklarına sunum yaparken kullanabilecekti.
Hamamböceği, bu raporları üretebilmek için yeni bir bilgisayara ve donanıma ihtiyaç duydu. Artık artan ekipmanlar için de artık bir bilgi işlem departmanı oluşturmanın zamanı gelmişti. Bu işleri idare etmek için Sinek’i işe aldı.
Bir zamanlar mutlu, üretken ve rahat olan Karınca bu yeni toplantı düzeninden ve evrak işlerinden yılmıştı. Zamanın büyük bir kısmını sorulan soruları cevaplamak ve evrak işleri yapmakla geçiyordu.
Aslan, Karınca’nın bölümünün giderek büyümesinden memnundu. Bölümü daha da büyütmek üzere bir üstyöneticiye ihtiyaç olduğunu düşündü. Ve bölüm başkanı olarak başarıları ile ünlü Ağustosböceği’ni işe aldı.
Kendi rahatına ve keyfine düşkün Ağustosböceği’nin ilk icraatı ofisi rahat edebileceği yeni mobilyalarla döşemek oldu. Tabi ki kendisinin yeni bir bilgisayara, bütçe kontrol ve stratejik verimlilik planı hazırlanması için kişisel bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Bunun üzerine eski işyerindeki yardımcısını işe aldı.
Karınca’nın çalıştığı yer giderek kimsenin gülmediği, neşesiz ve mutsuz bir mekana dönüşmüştü. Ağustosböceği, patronu Aslan’ı ortamın ruh halini değiştirecek bir çalışma yapılması gerektiğine ikna etti. Bunu üzerine, Karınca’nın bölümünde olup bitenleri gözden geçiren Aslan, üretimin ve karlılığın dramatik bir şekilde düştüğünü farketti. Hemen, son derece itibarlı ve iyi tanınmış bir Danışman olan Baykuş’u sorunu çözmesi için işe aldı.
Baykuş, Karınca’nın departmanında 3 ay geçirdi. Bu hummalı çalışmanın ardından ciltlerce süren muhteşem bir rapor yazdı. Raporun sonucu şuydu: “Departmanda aşırı istihdam vardı”.
Aslan, raporu inceledikten sonra dramatik bir karar verdi. Ve, elbette, ilk olarak negatif tavırlarıyla dikkat çeken, mutsuz ve çalışma isteğini kaybetmiş olan Karınca’yı işten çıkardı.
--spoiler--
beğenmiyorum. günün 8 saatini verdiğin, koca yılın sadece 14 günü izin alabildiğin hiçbir işi beğenmiyorum. para verip o parayı harcayacak vakit vermeyen işleri beğenmiyorum. kendini bir patrona, müdüre bir insana kanıtlamayı gerektiren hiçbir işi beğenmiyorum. yaparken memnun olmadığın, kendinden bir şey katamadığın, kendini gerçekleştiremediğin hiçbir işi beğenmiyorum. standart bir hayat yaşamak uğruna ömrünün büyük bir kısmını sevmediğin şeyleri yaparak geçirerek hayatını ziyan eden hiçbir işi beğenmiyorum.
hiçbir işi beğenmeyen amir, üç kuruş maaş verip büyük bir zevkle çalışmamızı bekleyen 'biz bir aileyiz' diyen patron. o ailenin üvey çocuğu olan biz maaşlı garibanlar.