iş güvenliği eğitimi diye bir başlık açayım dedim. aramaya inanmak diye ayar yememek adına bunun altına iliştirevereyim.
şirket tarafından yasal yükümlükleri üzerinden atmak için verilen yıllık rutin koftiden eğitimdir.
sabah 9 akşam 5 verilen bu eğitim de, geçen seneden tek farkı, katılan kişi sayısıdır. eğitimi alan ve veren bünyelerde bir yıl yaşlanmıştır.
ya çalıştığım yeri karıştırıyorum. ya da gerçekten alınan bu eğitim doslar alışverişte görsün niteliğini geçmiyor. zira aracımın lastiğime bakarak saçlarımı tarayabiliryorum. değiştilmesini istediğim lastiklerim sürekli, şirketimin finans müdürüne takılıyor.iş güvenliği müdürüm de bu sorunu görmezlikten gelmek zorunda, ama eğitime katılmazsam da aynı iş güvenliği müdürüm benim amirlerime mail yoluyla bunu bildirir *.
üç senedir aldığım bu eğitimde daha tek slayt değişmedi. slaytları geçtim de teyzem hep aynı cümleleri kullanıyor.
''baretsiz çalışma''
şimdi ki slayt teklike-risk hakkında...
aslında şu anda ki tek risk, bayan tehlike bunları anlatırken benim bu satırları, iş güvenliği müdürüne çaktırmadan masada ki peçeteye yazma gayretim.
bir iş güvenliği danışman şirketinden bu eğitimi almak, çalıştığınız şirkete hatırı sayılır bir masraf oluşturmakta. yalnız bu eğitimde anlatılanların hepsini yerine getirmek şirketinize daha da fazla masraf getirmesi anlamına gelir ki, o da hiç bir şirketin işine gelmez sanırım. üç yıldır bu eğitimi aldığımı söylemiştim ya, üç yıldır burada çalıştığım anlamına gelir bu. bu üç yıl için de ölümlü bir iş kazası gördüm iş yerinde, o da trafik kazası. umarım bundan sonra görmem. teoride çok iyiyiz de pratikt de tamamen duygusalız! sanırım türkiye de iş kazası ölümlerinin bu kadar çok olmasının nedeni de bu.
türkiye de her altı dakika da bir iş kazası, her altı saatte ölümlü bir iş kazası yaşanıyormuş. bu istatistiklere göre, avrupa da birinci dünya da üçüncü sıradaymışız. bayan tehlikenin yalancısıyım bende.
inşaatlarda bir sürü iş yapılmaktadır ama güvenlik asla yoktur. kurumsal (!) birtakım firmalarda işçilere genellikle standart dışı yada son kullanım tarihi çoktan geçmiş olan baretlerin verilmesinden başka hiçbir önlem alınmamaktadır. yüksek binalarda kullandıkları iş iskeleleri kesinlikle güvenli değildir . işçiler kalasların üzerinde adeta cambazlık yaparak çalışmak zorundadırlar. genellikle taşeronlara bağlı ve mevsimlik olarak çalıştırıldıkları için aynı zamanda sosyal güvenlikten yoksun yani sigortasızdırlar.yaşadıkları yerleri resmen bok götürmektedir. yemekhaneler, tuvaletler işçi koğuşları v.b gibi yerler son derece ilkel şartlardadır. hiç bir önlem alınmadan kansorojenliği kanıtlanmış her türlü kimyasal madde ile çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. zaman zaman göstermelik iş güvenliği denetimleri yapılır. şantiyelerde sağa sola uyarı levhaları asılır sembolik cezalar kesilir hepsi okadar. sonra herkes bildiğini okur.
yine ve yeniden sadece bir rant kapısı olarak kalmıştır. bir sürü iş güvenliği kursu açıldı,bir sürü gençten sınavlar için sertifika için para toplandı sonuç ortada, her sene iş güvenliği felaketi.
Türkiye de 2014 yılında olmayan şeydir. Adamlar çatının oluklarını tamir ediyor. Ama düşmeyelim diye iple birbirlerine bağlamışlar. Allah akıl fikir versin.
süpersonik bir sistemleri var. şöyle ki, iş güvenliği uzmanı denetimlerini yaptı ve önlemler konusunda şirketi uyardı. şirket gerekli malzemeleri almadı, uzman yazılı olarak yine uyarısını yaptı. şirket yine önlemleri almadı, uzman bu sefer durumu bakanlığa bildirdi. yoksa herhangi bir sorunda dötünden kan alacaklar. vicdani boyutuna, insanlık kısmına falan hiç girmiyorum. şikayet sonrası zora düşen şirketin yaptığı ilk şey iş güvenliği uzmanını işten çıkarmak. şimdi bu adam sorumluluğunu yerine getirse işinden olacak, getirmese ne kadar vahim şeyler olduğunu maalesef her gün görüyoruz zaten. dolayısıyla şirkete bağlı olmaları işlerinin gereklerini yerine getirebilmeleri konusunda en büyük handikaplardan biri. oysa ki bakanlığa bağlı olsalar şirketler de savsakladıkları işin faturasını iş güvenliği uzmanlarına kesemezler. *
iş yerinde, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçmek amacıyla yapılan sistemli bilimsel çalışmalar bütünüdür.
3 senedir bu işi yapıyorum ( yapmaya çalışıyorum ) bu ülkede iş güvenliği diye bir şey olamaz.
Bu tür uygulamalar hep tepeden insanlara geldiği için bu sistem bu ülkede oturmaz.
Ne demek istediğime gelince;
Baret nedir herkes bilir. Yüksekten malzeme düşmesi durumunda başa gelecek olan zararı minimuma indirir.
Adama diyorum ki arkadaşım baretin nerde? Niye takmıyorsun? adam bana diyor ki 'saçım dökülüyor' .
Bu en basit en sade örnek. Üstelik o işçinin başına malzeme düşse ve yaralansa söyleyeceği ilk şey ' iş güvenliği bize baret vermedi' .. Bunlar hep yaşanmış şeyler.
Asıl konuya geleceğim.
Malumunuz bizim sektörde A, B ve C sınıfı diye kademeler var.
C sınıfı uzmanın B sınıfı olabilmesi için 3 sene sürekli olarak bu işi yapması ve yılda iki kez düzenlenen sınavdan başarılı olması gerekmekte.
B sınıfından A sınıfına yükselmek için ise 4 sene çalışmak ve sınava girmek gerekiyor.
Ama bizim ülkede 2 sene önce , bazı insanlara piyango şeklinde vuran prim gün sayısı ile sınıf yükseltme işi nedeniyle 1 aydır iş güvenliği uzmanı olan kişi 3000 prim gün sayısı olduğu için sınava girip bir anda A sınıfı uzman oldu.
Yani ben 3 senedir bu işi yaparken ve hala c sınıfı uzman iken, istanbul'da bir çok ünlü avm, otel fabrika inşaatlarında çalışmışken bazı insanlar hiç iş güvenliği tecrübesi ve deneyimi olmamasına rağmen A sınıfı ve B sınıfı uzmanlık alıp piyasaya çıktılar.
Belki çoğunuza göre çok abarttım ama işte bu prim gün sayısı ile A sınıfı uzman olmuş ve istanbul da çok büyük çapta bir proje de uzmanlık yapan A sınıfı igu'nun (iş güvenliği uzmanı) bana soruları şunlar oldu;
1: ferhatbeautiful bey kaçak akım rölesi diye birşey söyledi elektrikçi bu şart mı?
2: dış cephe iskelesinde çalışan personel paraşüt tipi emniyet kemeri kullanmak zorunda mı?
Zorunda değil anacım zorunda değil. Sen 7 bin lira maaş alırken, biz ise piyasadan yetişelim isim yapalım diye koştururken sana hiç bir şey zorunda değil.
Ayrıca yine bu ülke de cuma vaazı sırasında ' iş güvenliğine fazla önem, Allah'a inancı sarsıyor' denmedi mi?
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1497923/+
Ayaklar ezilmesin diye koruyucu giymek iş sağlığı güvenliği prosedürlerine uyulduğunu gösterir. Tıpkı benim yaptığım gibi ehe. Depoda fosforlu yeleksiz ve koruyucu ayakkabısız gezmek yasak, ayrıca yayaların yürümesi için şeritler var. Bulunduğum yerde oldukça önem veriliyor. Almanlar bu konuda hassaslar. Bu arada koruyucular çok kalın, 38 numara giyiyorum 45 değil. *
zoraki semineri aldırılan konudur kendisi. bir düğün salonuna doluşturulan 200 kişilik gruba kabiliyetsiz görevlilerce üstünkörü anlatılııp sonrasında test verilip insanı gülünç duruma düşüren bir seminer aldık. bilgilendik mi hayır. yapılması gerekenler belli önlem alınıyor mu hayır. boş iş.
Ortadaki disko topunu andıran avizeyi eklemeyi unutmuşum.
Avrupa birliği uyum yasaları için şart koşulup çıkarılan yasayla zorunlu hale getirilen önlem şeysi.
Çıkan yasalar kimsenin sikinde değil hala hiçbir büyük firma iş güvenliği yasalarına uyumlu şekilde davranmıyor. Firmayı şirketi geçtim devlet dairesinde iş güvenliği eğitimi alırken, çalışma masası ve koltuğu uygun değilse çalışma şartları çalışana göre düzenlenmemişse odada bulunan kabloları kanalsız bi şekilde ortalıkta bok gibi duruyosa çalışanın işi bırakıp çalışma şartlarının oluşması için talep etmw şansı var ama bu talebi karşılayacak bi devlet yok. Anca yeme derdinde çünkü koltuk delisi orospu çocukları. Çalışanıma değer vereyim yok, devlet dairesi bile yasalara uygun davranmıyor. Sonra özel firmalar ve şirketlerden uyum bekliyor. Sen örnek olmazsan kim uysun amk yasasına?
