işimden memnun olduğum halde, bakalım piyasamız nedir, fiyatımızı öğrenelim diye gittiğim bir iş görüşmesinde yaşanan diyalogtur.
odaya girmemle, karşımdakinin de benimle aynı kafadan bir adam olduğunu anlamam zor olmadı. o da benim gibi olduğu için haliyle, ayna teorisi haklı çıktı. ikimiz de beş dakika sonra geyiğe başladık. bir yandan da didişiyoruz tabi haliyle. arada ufak laf sokmalar filan. gene de geyiğe devam.
geyik ama, ciddiyiz gene öyle kafa göz yarmıyoruz...yarmıyorduk...yarmıyordum.
ta ki hobiler kısmında yer alan go, video games, biographies vs vs kısmını görene kadar.
- bu kadar yoğun çalışırken oyuna zaman ayırabilmeniz ilginç doğrusu
+ o oyunlar olmasa o kadar yoğun çalışamam ki
- ben de severim, ne oynuyosunuz bu aralar?
+ modern warfare
- hadi ya? iyi misin bari? (bak bak küçümser tavra bak)
+ akşama oynayalım da vereyim eline
zaten yalan olan mülakatın, tamamen yalan olması beklenirken akşam buluşuldu. arkadaşın hesabı görüldü, biralar içildi, pazartesi iş teklifi de alındı.
sonuç: gidilir mi o şirkete, zaten benden var orda!
+cv'niz çok güzel.
-yani işe alındım mı?
+tabii neden olmasın.
-görevim nedir?
+şu önünüzde duran düğmeye her saat başı basacaksınız.
-sadece bu mu?
+evet. başka bir şey yok. haa unutmadan yabancı dil vardı değil mi?
-hayır.
+kusura bakmayın o zaman sizi işe alamayız.
- ne kadar işsiz kaldınız askerlikten sonra
+ 14 ay
- o süreçte ne yaptınız?
+ dermatoloğa gittim.
- ???
+ napayım stres işte, modern zamanların bir numaralı hastalığı
- iyiymiş... yani geçmiş olsun.
+ saolun.