camasır makinasının içinden kafasını çıkaran büyük üstad teknisyen amcamız'ın , yan karakterdeki , 1,68 boylarında , 40 lı yaşlarda , kolunda çantası bulunan ev hanımı rolündeki teyzemizin gözüne makinanın rezistanslarını sokarken, bla bla bla kullanmazsa rezistansların bozulcagını anlatan bla bla bla reklamları.
allah'ım nasıl bir şeydir bu! yahu, bir veled bu kadar mı itici olur? bir çocuk bu kadar itici olmayı nasıl başarır, başarabilir ki?* peki, bu kadar itici replikler nasıl yazılır?
reklam yazarlarını, casting sorumlularını, bir de bu veledin anne-babasını ayrı ayrı tebrik etmek lazım. büyük başarı.
'beslerken tammm, yerken hammm' evet aynen böyle de yazmışlar.reklamlar o ürünü tüketicek kişi için,tamam,ürün bebekler için bunu da anladık ama gidip marketten alacak olanda o değilki.ne gerek var böle gereksiz şirinleşme çabalarına.
calgon reklamlarının hepsi! bir araştırmaya göre 'makinanız artık ölmüş, calgon kullanmassanız işte boyle olur' deyip salak kadının evinden makineyi götüren eblek adam yıllardır calgon satışlarında patlamaya neden olmuş.
ayşe özgünlü danone reklamları.
kıvamı nasıl,rengi nasıl,neden bozulmuyo gibi sorulara maruz kalan tesisteki steril amcanın her cevabından sonra , ayşe özgün'ün şaşırarak ' aa aynı evdeki gibi' demesi insanda bulantı hissi uyandırıyor.tamam anladık,mesaj alındı çok doğalsınız*.
Nostaljik bir reklam ama; kabızlığın yenisi eskisi olmaz, genç reklamcılara ders olsun:
Magnum'un duygusal çeşitlemeleri, görüntülerle desteklemeye çalıştığı (!) reklamda; hatun kişinin saçlarından Magnum çikolatası damlaması "kıl" bir durum değil midir? Estetik olduğu mu düşünülmüştür? Saçlardan çikolata damlaması mide bulandırmaz mı? Cidden iğrenç değil mi?
boys anılar'ın oynadığı namlı et ve süt ürünleri reklamı vardı bide klip tadında.küçük çocuklar,ağaçtan sarkan sucuklar,mini etekli kızlar ve 'ah çekecek inleyecek namlı namlı diyecek..'diye şarkı söyleyen boys anılar.iğrenç mi,komik mi yoksa reklamın iyisi kötüsü olmaz mı karar veremedim.
az buçuk düşünülerek yapılsa bu kadar iğrenç olmayacak dediğimiz eski bir reklamımızla sizlerleyiz:
Türkün başrolde olduğu diğer milletlerle soslandırılan fıkralardan esinlenerek yapılan, cep telefonuyla kredi verilen reklamda; Japon arkadaşımız;Siz cep telefonuyla krediyi buldunuz, biz onu ev kredisine çevirdik.; dedikten sonra verilen hizmeti tanıtırken (uygularken) niçin nüfus cüzdanını çıkartır ve vatandaşlık numarasını cep telefonuna girer? Madem bu Japon kardeşimiz Türk vatandaşıdır niçin hala siz-biz yapmaktadır? Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı'na sahip Japon kardeşimizde artık bizden biri değil midir? Üstelik vatandaşın cebindeki kredi kartı tartışılırken, cep telefonuyla ev kredisi vermek hangi sivri zekalının eseridir? Ev kredisi almak bu kadar basit bir iş olarak mı görülmektedir?;Hanım şu telefonu ver de bir ev alalım; diyecek müşterilerin varlığına inanılmakta mıdır? Bu kadar ciddi bir işi, vatandaşa kolaylık olarak yutturmaya çalışan zihniyete yazık günah değil midir?**
Beyazlık derecesini beğendiğimiz bir tekstil ürününün, her yıkamadan sonra daha beyaz olması kullanıcı tarafından sevindirici bir olay mıdır? "Beyazlığın sonu yok" iddiasında bulunan Rinso, kullanıcının beğendiği tekstil ürününün ilk halini (beğenilen halini) daha da beyazlatarak değiştirmesi ne derece mantıklı? Kaş yapayım derken göz çıkmaz mı? **
girişimciye destek kredisi gibi bişeyin reklamları dolaşıyor şimdi.konu aynı işletmeciler farklı ve yaptıklarını anlattıkça devleşiyorlar.madem bankasın,madem insanlarda güven duygusu yaratmak istiyorsun neden sürekli büyüyen bir adam ve ona zıplayarak soru sormaya çalışan bi muhabir oynuyor reklamlarında.
nedense çoğu temzilik ürünü reklamları yıllardır temzilenmiyormuş izlenimi veren banyolarda çekilmekte ve kadın keşfettiği bu yeni ürünle banyosunu hemen temizlemekte.ama bence izleyicide * ne kadar müthiş bi ürün yerine,bu kadın banyo bu hale gelene kadar nerdeydi düşüncesini uyandırıyor.