yeminle içim eriyor o minibüslerde olan kavgalarda. bi gün 'haydi şoför haydi şoför haydiiiiiii' diye başlıyacağım ama bi yumruk da ben yerim diye korkuyorum...
kafanizin en güzel oldugu anlarda aramak, actiginda "sana deliler gibi aşığım" deyip kapatmak. ama yapilmaz, susulur.
biliyordur nasilsa.
bilmiyorsa da, bir değeri yoktur zaten.
içinden gelip de yapabilenler( tabii ki tava yapıştırmak, babaanne kesmek, saç çekmek, ana avrat küfretmek değil, daha zararsız olanları kasdediyorum ) içinden gelip te bir türlü yapamayanlar tarafından dışlanır , yaptıkları son haddeye kadar eleştirilir. kuşatılmışlık, cesaretsizlik, ve kıskançlık bu kişilere güç verir.toplumun ekseriyeti de bu bastırılmış kişilikleri destekler ... gülüp geçmek, boşvermek, ve de eğlenmek yerine cık cık deyip birkaç laf sokuşturup moral bozup kendilerini ve çevrelerini rahatsız edip kendi sığ, gri, kasvetli dünyalarına geri dönerler de yine de mutsuzluklarına sıkıcı yaşam tarzlarına bakıp bakıp şaşırırlar.
sana çok kırıcı sözler söylemiş olan ve seni çok sinirlendiren büyük bir hayal kırıklığına uğratan sevgiliyi arıyıp sayıp sövüp ana avrat düz kayıp sonra da siktir git diyip telefonu yüzüne kapatmak ama aradaki sevgi ve kaybetme korkusu yüzünden bunu yapamamak..(şu an için)
genellikle sınavda çişinin gelmesi ve oraya salma isteği.
uzun yolculuk esnasında çay/kahve kek dağıtılırken öndekinin kekini zorla alıp bakınca da kahve/çayını alıp yudumlamak. kekten bir ısırık çaydan bi yudum yeter.
4 kez kaldığın, 5. sefer de yaz okulunda aldığın dersin ilk vizesinden 10 aldıktan sonra dersi veren hocanın yanına varıp anasının, hoca olmasına vesile olan hocaların, okula gelmesine vesile olan dolmuşçunun, soruları hazırlamasına vesile olan google kurucularının, kaldığı odanın duvarlarını yapan sıvacının halini hatrını sormak...