göz pınarlarına kilit vurma, dudaklara yapay bir gülümsemeyi sabitleme, etrafta konuşulanları anlayamama dolayısıyla dikkati üzerinize çekecek herhangi bir tesadüfe maruz kalmama dileği, aldığınız hiç bir nefesteki oksijenin varlığını hissedememe gibi geçici ancak delici ruh haline sebeptir.
yanlış yerde, yanlış insanlarlasınızdır zira doğru yer sıkı dostun yanı yahut sadık yalnızlığınız olmalıdır. her duygu insanı insan yapandır dibine kadar yaşanmalıdır.
içinizdeki üzüntüyü saklamak için gerekli olanlar;
olabildiğince sabır,
bir tutam yalan gülümseme,
biraz kabullenme duygusudur.
bunlardan sonra vücudunu saran bir titreme krizidir. sabır eder kendini ağlamamak için sıkarsın, gözlerinden akacak yaşları engelleyip yalan gülücükler atarsın, kafanı dik tutmaya çalışırsin gözyaşların süzülmesin, olayı kabullenmeye çalışırsın etrafı dağıtmak, sebep olanlara bağırmak yerine sadece dişlerini sıkmakla yetinirsin.
bunları atlatabilmek için gerekli olanlar;
sıcak bir adet anne kucağı,
huzur dolu bir çevre,
sağlam bir beyindir.
çok takdir edilesi bir durum değildir. zira ilerki yıllarda depresyon ve türevleri şeklinde bünye üzerinde onarılması güç sonuçlara neden olabilir. bu durumlarda söv kardeşim deşarj ol şöyle. sağlığından kıymetli değil!
kan kusup kızılcık şerbeti içmektir. bulunduğunuz ortam ağlamaya müsait değildir. çünkü ağlamak bir güçsüzlük göstergesidir. etrafta kuyunuzu kazmaya çalışan onlarca insan varken, zaaflarınızı belli etmeniz bir aptallık olur. bir nevi kalkandır bu davranış biçiminiz.
bunun başka bir nedeni de sevdiğiniz insanları dertlerinizle üzmek istememenizdir. çünkü kendiniz için üzülüyorsunuzdur zaten. bir de onlar üzülürse siz ağlıyorsunuz diye ikiye katlanır üzüntünüz. oysa onların sevinçlerine tutunup atlatmak vardır bir şeyleri. ya da kafayı bir an önce başka şeylerle meşgul etmek gerekir. gözlerinizden anlarlar, saklayamazsınız o ayrı.
dünyanın en zor işlerinden biridir. içinizde sürekli bir ağlama hissi vardır ama ağlayamazsınız etraftakiler hüznünüzü anlamasın diye! işte o zaman boğazınıza birşeyler düğümlenir sanki, yutkanamazsınız bile. gözleriniz hep nemlidir; hani dokunsan ağlarım hesabı. yine de tüm kuvvetinizi toplayıp saklamaya çalışırsınız bu halet- i ruhiyenizi. etrafa yalancı tebessümler sergilersiniz. en acı olanı da budur zaten. yalandan gülmek! bi zaman sonra dayanamaz banyoya koşarsınız; açarsınız suyu başlarsınız için için ağlamaya. kimse duymasın diye son noktaya kadar açarsınız musluğu. sonra elinizi yüzünüzü yıkarsınız, biraz rahatlamışınızdır. kurulanırsınız, kimse anlamsın diye bir müddet daha beklersinizi banyoda. gözlerinizdeki kırmızılık geçince çıkarsınız. ve takrar başlarsınız o sözde mutlu rolünü oynamaya!